ZAİT -son-
Bahtiyar beyaz gelinliğini, Sait kömür karası damatlığını giymiş, Tayfun’un arabasından yaptıkları gelin arabasına binip, semtin en güzel düğün salonuna doğru yola çıkmışlardı. Daha yolun başına geldikleri an da, salondan gelen müzik sesleri kulaklarına gelmeye başlamıştı. İşte demişti Sait, en sevdiğim parça bu diye içinden, "Türkan ile Kadir’in bir filmde ki dans müziği."
-Neden gülümsüyorsun Sait?
-Nasıl da gülümsemem kız, insan sevdiğinle evlenirken gülümsemez mi ki?
Oysa ki Kadir aklına gelmişti. Nasıl da saçları kır kır olmuştu filmde he yaa. Yazık olacaktı adama valla Türkanı almasaydı. Sen hem kabadayılığı döşeğe bırak, hem kızdan ol. Var mı böyle bir nane. Yoktu Allahıma, bi de şey vardı Kadirin düğününe az kişi gelmişti. Ul.n şimdi bi de kaymakam öldü diye düğüne de az kişi gelirse ayvayı yedik.
-Bana mı dedin Sait?
-Yok Kadir’e dedim.
-O kim? İyi de arabada bizden başka kimse yok ki...
-Yaa bi diyeceğim vardı Kadir’e de, planını yapıyodum.
Be kızım, sen de her şeyi ne duyarsın ki? Yani sen de Sait, iyi ki Türkan’a demedin. Al başına belayı sonra, bu kadar masraf boşa gidecekti. İnandır inandırabilirsen bakalım. Yok Bahtiyar, az önce ben bir filmin içindeydim falan diye.
Kadın milletini inandırmak zordur arkadaş, tedbirli olacak, iyi bir yalanla gezeceksin.
-Geldik Bahtiyar, hadi bakalım ikimizin de havası bol olsun. Aman ayağın burkulmasın onca insanın içinde ha, ne derler sonra. Sait’e bak Sait’e, koskoca İstanbul’da bir topuklu ayakkabıyla yürümeyi bile bilmeyen hatun almış.
-Amaan Saiitt, derlerse desinler, milletten bize ne. Hem sen böyle küçük insanların, büyük dillerine bakacak adam mısın ki? Benim umurum da bile olmaz öyle insanların sözleri.
-Vay be kız, aynı anamsın ha, o da senin gibiydi de, onu bi gelinikle görmedim. Babam görmüştür tabi, belki babam da görmemiştir onca yoksullukta gelinlik ne gezer ki. Hadi girelim artık, sen şu uzun kurdeleyi meydana çıkar ha, çıkar ki millet üstüne altınları taksın. Biz millete o kadar altını boşuna mı taktıydık zamanında.
Gir koluma şöyle bakalım. Eteklerin yerlere sürünmesin, aferiiin tamamdıır. Hadi bakalııım, bir, iki, üç.Bu ne yaa. Ul.n, koca salonda çalgıcılardan başka kimse yok.
-Hee, bi de babam. Neden ki Sait? Günü mü şaşırdılar acaba?
-Yok be Bahtiyar, kendi ellerimle verdim davetiyeleri Allah cezamı versin ki? Dur telefon edeyim. ... abi nerdesiniz?
-Şiitt, mevluttayız oğlum, sen nerdesin ki? Kaymakam beyin mevludu var ya bu gece.
-Abi benim düğünüm var ya.
-A be oğlum başka gece bulamadın mı evlenecek?
-Asıl kaymakam beye sorun onu, ölecek gün mü bulamamış.
-Tayfun nerdesiniz kardeşim?
-Kaymakamın evinde.
-Senin gibi kardeşin .........
-Necati ......?
-Çay yok abi, kaymakam beyin evindeyiz.
-Ul.n senin çaylarını başına geçirmezsem Necati.
**
-Gel kız Bahtiyar, çık sahneye. Kadir Abiyle Türkân Abla sahnede baş başa böyle oynardı.
-Ya altınlar Sait?
-Bunu bir oynayalım Bahtiyar, mecbur onu da oynarız. Çalın bakalım bir damat havası.
**
Düğün biter. Gelinle damat Tayfunun 300.00 euro.luk gelin arabasına binerler. İkisi de suskundurlar. Hayallerinde bütün semtin düğünlerine geleceği, gelinin ve damadın boyunlarındaki kırmızı kurdeleyi baştan aşağı altın ve para ile donatacakları vardır. Gülmeye başlar Sait.
-Ne düğündü ama değil mi? Baş başa eğlendik, dans ettik, yedik içtik. İstesek bile böyle bir düğün yapamazdık. Bir ara kemancının benim yanıma gelip "abi istediğin parça varsa çalayım." Dediği zaman, patlat bir Ferdi dedim duydun mu? Meğer Ferdi kemanla çalınmazmış kız. Ha ha haaa.
-Dursana Sait, dikkât et öndeki kamyona çarpıyorsun. Sait Sait. Dur dur diyorum sana.
**
-Hastanın durumu nasıl doktor?
-Korkmayın, kısa süre sonra ayağa kalkar. Allahtan yanındaki bayan direksiyonu kırmış. Yoksa aracın önü, kamyonun altına girebilirdi. Çok şükür kurtuldular.
**
-Tayfun, geçmiş olsuna mı geldin?
-Hayır canım. Arabamı ne zaman ödeyeceksin, onu sormaya.
-Ben o işleri bıraktım Tayfun biliyorsun. Ödeyemem.
-Ben de seni burada bırakayım ister misin? Sana en geç iki hafta müsade, ister öde, ister ödeme. Sen bilirsin.
**
Nasılsın hayat, iyi misin?
Benim adımı mı sordun, nüfusum da Sait yazıyor ama, ben babamın bana Zait diyebildiği günleri mumla arıyorum.
Davi/ 15. 09. 2014
YORUMLAR
Beğenmedim...:) Saygıyla
ANLAMAMIŞ OLABİLİRİM TABİİ, o yanım az kıttır. Anladığım kadarıyla Kadir İnanır'ın aşkı uğruna kabadayılığı bıraktığı bir filmde başına geleni Sait de yaşamış. (Kadir filmlerde kabadayılığı bırakınca genellikleöldürülüyor)Velhasılı kabadayılığı bırakırsan haysiyetin kalmaz halkta denmiş öyküde. Beğenmemem ise bu halkın bir cumhurbaşkanı var ki, kabaayıların kralı.Halk da onun haraç (bol bol oy)vereni..bu mizanseni çağrıştırdınız bana, ondan için...
kemnur tarafından 9/16/2014 4:34:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
Beğenebilmek, okuduğunu anlamak demektir kemnur.
Okuduğunu anlamayana, bel ölçüsünü sorsan ondan bile habersizdir.
Sen yazıyorsun nasılsa, bizler de keyifle okuyoruz.
Eline, yüreğine sağlık "beğenmeyip kalemi eline aldığın için."
Kemnur
Davidoff
kemnur,
Öncelikle yeni açıklaman için bir teşekkür etmeliyim.
Sonra da şu beğenmediğin ZAİT öyküsüne geçmeliyim. Biliyorum, herkes her şeyi beğenecek değildir. Kimi kalemi sağ elinle tutar, kimi sol.
Mesela solaklara daha zeki derler ki,
ben onların mesleğim boyunca çabuk öğrendiklerine hiç tanık olmadım...
Düşünürdüm hep, acaba öğreticileri de mi solak olmalıdır diye? O yüzden bir şey öğrenirken çok aceleci olmamak, karşındakini de düşünüp hakkını vermek gerek.
ZAİT, burada bir öyküydü ama gerçek hayatta değil.
Bana çok yakınımın anlattığı birisini öyküledim ben. Hem de eğer okudun mu bilmem bir gece yarısı kalkıp yazdım onun bu hikayesini.
Beğenmemene sebep şu olabilir ki onu da tahmin edebiliyorum. Ben bir bayanım ve kabadayı öyküleri yazmak benim tarzım değildi.
**
Fakat sevdim.
Hem de çok sevdim.
Bundan sonra yazacağım bütün öyküler kabadayı öyküleri olacaktır. Çok çok üzerinde biraz daha çalışırım o kadar.
Siz rahatsız olmayın diye Deftere de gönderi yapmam, üzülmeyin.
Saygıyla.
Bir an kahramanların sonsuzluğa uğurluyorsun sandım.
Ama Zait yine kurtardı paçayı. Gelin hanım sağ olsun..
Bir başka hikayede buluşmak üzere.
Sevgiler,
.
Davidoff
Bir hikayemin sonu kaldı.
Sonrası... Koltuk sevdalıları sevinsin.
Teşekkür ederim Sevgili Billur.
eveet Sait/Zait'n macerası sona erdi. hani derler ya, kah sevindik kah üzüldük, aynen de öyle. nasıl başarıyorsun bunu bilmiyorum inan ki, yani bu kadar hüzünlü şeyleri yüzleri güldürerek anlatmak büyük maharet ister. ve hani böyle öykülerini bitirenlere o kadar imreniyorum ki :)
4. ve bu son bölümden sonra ilk 3 bölümdeki sabırsızlığımıza iyi katlanmış yazar diyorum ve cidden tebrik ediyorum. biraz bekleseymişiz zaten beklentimiz de karşılanacakmış. ama napalım her zaman aynı sabırda olamıyor insan ;)
tebrikler öyküsatıcısı..
Valla helal olsun diyeceğim.
Gerçekten harika bağlanmış hikaye.
Akşam akşam iyi güldüm vesselam.
Komşular duymamıştır umarım kahkahalarımı.
Bu beyefendi adam, sonunda kafayı yedi,
eve kadın attı diyecekler maazallah.
Rezil olacağız tüm apartmana.
Şaka bir yana,
gerçekten çok hoş bir hikaye okudum.
Yakışmış kaleminize tebessüm.
Hadi hayırlısı diyelim.
eski Türk filmlerinin tadında cümlelerinin peşinden koştururken
birden hayatın gerçekleri duvarına tosladık Davi...
kopmayın hayattan, kopmayın... hayalle karın doymuyor...
diyesim geldi, hayal kırıklığı ile birlikte...
ne çok kandırmışız kendimizi mutlu sonlarla...
eyvallah canım...
Davidoff
Kandırılmaya öyle çok alıştık ki...
Güzel bir söz söyleyip de peşinden giden öncülerdeniz.
Bırak da sonunda öldüreyim.
Hayat işte; insan ne umuyor ne buluyor.
Hüzünlü bir sondu.
Tebrikler Davi, sevgimle
Davidoff
Hayat...
Teşekkür ederim Sevgili Emine, yazımın başından sonuna kadar yanımda olduğun için.
diğerlerini de okudum
geç kalmışlığım bağışlana
insanın kaderi nasıl yazılmışsa değiştirmek mümkün olmuyormuş sanırım
anlatıma ve paylaşıma teşekkürler
selam ve sevgiler her dem
Davidoff
Teşekkür ederim Sevgili Gülgün Ertival.
Aslına bakarsanız Zait ve Sait önümüzde, arkamızda, sağımızda, solumuzda televizyonda ki haber programlarımız da adam öldürüp hapis yatmak suçundan mahkûm olmakta. Biz onlara pek de yabancı sayılmayız.
Çağırsa belki içimizden biri, ya da birileri düğününe bile gider, damat havasında yalnız bırakmazdı...
Kısacası, Zaitlere alışığız. Ben sadece biraz yakasını açıp, içine girdim hepsi o kadar.
Beğeni için sağ ol.
Davidoff
Hüsran onların Dünyası, ben yapmadım.
Teşekkür ederim.