- 751 Okunma
- 10 Yorum
- 2 Beğeni
Sigaranın Tecavüzü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Merhaba,
Sen şuan Kızkulesi’nin o muazzam manzarasından soğuk diye kalkarak evin yolunu tuttun. Bense bir sigara yaktım ve bildiğim en iyi şeyi yapıyorum; ‘Yazıyorum’.
Hayatında daha önce mektup aldın mı bilmiyorum ama bunu aksi bir durum olmadıkça saklayacağını umuyorum.
Gerçi sen ki, ‘Kendi şiirlerini kendi ellerinle defalarca yakmış’ bir adamsın. Kötü bir anına gelirse bu mektup, Allah yardımcısı olsun, bu mektubunda canına okuyabilirsin. Ama önce muhakkak oku.
(Bu arada umarım sağ salim eve varmışsındır. )
Neyse geçelim bu mektuba giriş kısmını.
Sence insanlar neden ‘Yalnızlığın’ derler ‘yalnızlığım’ diyecekleri yerde? Bu araştırmalı, bu irdelenmeli ve çözümlenmeli… Şahsi fikrim bir şekilde sebep olduğumuz yalnızlığımızı kabullenemiyoruz.
Zaten başımıza ne geliyorsa kabullenemiyor olmamızdan gelmiyor mu?
Bir anne evladının öldüğünü kabullenseydi, geride kalanlar yarım bir anneye aç olmazlardı.
Bir baba evlatlarının ve eşinin azla yetinmesi gerektiğini kabullenseydi hala bir çok çocuk babasının hafta bir görünen yüzüne hasret kalmazdı.
Bir yalnız, yalnızlığının sahibinin, onu yalnızlığa mahkum ettiğini kabul etseydi ‘acı olmazdı’.
Her gece edilip sabah bozulan yeminler, her sigaranın ardından yenisi ateşlenen dumanlar, ağlayan sessizlikler, konuşması beklenen duvarlar, gözyaşlarıyla söndürülen mumlar olmazdı. Şairler de böylelikle doğmazdı!
Hiçbir askılığa içinde şiirler olan paltolar asılmazdı.
‘Ve kim bilir kaybetmezdik hiç, kabullenseydik eğer.’
Ah ah… Anlatacak ne çok şeyi var hayatın oysa ki biz duymazdan gelirken.
Bir de aklımdayken söyleyeyim, -‘’Kaybedecek bir şeyin kalmamışsa tutunamazsın.’
Sana ‘seni şuan ne mutlu ederdi’ diye sormuştum.
‘Seninle içmek ve dertleşmek’ demiştin.
İşte dertleşiyoruz ve umarım sen demli bir yalnızlıktan toplanmış yeşil çayların kararan güneşsizliğinde beni okuyorsundur.
Bir de aklımdayken söyleyeyim, -‘’Yaşın kadar güzelsin’’
Kaybedenler Kulübü ‘Hayatımın filmi’ demişsin. Keza Oscar Wilde’ın ‘Herkes öldürür sevdiğini’ şiiri de hayatımın şiiri. Otuz yaşında olmak böyle bir şey mi? Öyleyse şayet sen kendine neler yapmışsın böyle?
Ben dibe vurduğumda dedim ki kendi kendime ‘Ayağa kalk lan’ Sen yıkılamazsın. Düşmeyeceksin.
Ölemeyeceğim için ölü bir bedenle en fazla yaşayarak başa çıkacağımı anladığımda, bir daha düşmeyeceğime düşsem de bunu kimseye söylemeyeceğime yemin ettim.
Şimdi benim için senden kendine yemin eder misin?
‘’Düştüğün ilk gün ölmek için’’!
Bir de aklımdayken söyleyeyim, -‘’Hayattan alacaklıyız, ısrar ediyorum.’’
Çok yükseklerden uçtuğumuzdan sert düştük ve benim, o kadar yükseğe çıkmama rağmen hiçbir zaman hiçbir gökyüzünde uçurtmam olmadı. Bu çok acı. Bununla başa çıkmak çok zor. Bir insanın gökyüzüne çıkabilmesi için en azından hayatında bir defa uçurtması olması gerekmez miydi?
Bu arada noktalama işaretlerinin canı cehenneme.
Bir de aklımdayken söyleyeyim, -‘’Hasta olsam da dokunur musun bana hep böyle’’
Hayalimdeki erkeği sormuşsun bana. Aslında ben doğmadan öldüğüne dair rivayetler var. Zira Allah’ın hakkı üçken üç kere yanlış adama ömrümden yıllar kesip vermem bir bilet gibi, başka hiçbir şeyle açıklanamaz.
Bu mektupta umarım anlam bütünlüğü milli birlik ve beraberlik aramıyorsundur.
Bunları böylelikle hızlıca geçelim…
Hala bana ‘Sen gerçek misin?’ diye soruyorsun.
O kadar mı yalandı sana yaşattıkları…
Bilemiyorum.
Sanırım artık susmalıyım. Çok konuştum… Farkındayım…
Bir şairin bir yerlerde dediği gibi –Bu mektubu sana kendi ellerimle yazıyorum.
Ve başka bir şairin dediği gibi; ‘Seninle konuşuyorsak demek onunla hep susmuşuz demek.’’
Bu mektup ‘The Cinematic Orchestra- To Build A Home’ eşliğinde şarkının defalarca tekrar edilmesiyle yazılmış ve azami süre yirmi dakika olup üç sigara ziyan edilmiştir.
ŞİMDİ LÜTFEN KENDİNE İYİ BAKAR MISIN?
ELİF TUĞÇE BALABAN
YORUMLAR
Sanırım çoğumuz hayattan alacaklı hissediyordur kendini.
Ben de öyle... Hızla geçiştirdiğim çocukluğum... Çok çabuk büyümek zorunda kalmak mesela.
Geri dönüp bunları baştan ve sindire sindire yaşamayı isterdim doğrusu. Keşke...
Sevgiler,
Elif Tuğçe BALABAN
Şiir sinmiş elinize...
Bundan daha güzel neyle yaş alır ki insan
Sevgiler bizden
Elif Tuğçe BALABAN
Sevgiyle...
Elif Tuğçe BALABAN
Kitabım çıktı. D&R ve RA kitap evinde var şuan.
Almanı okumanı çok isterim...
Her gece edilip sabah bozulan yeminler, her sigaranın ardından yenisi ateşlenen dumanlar, ağlayan sessizlikler, konuşması beklenen duvarlar, gözyaşlarıyla söndürülen mumlar olmazdı. Şairler de böylelikle doğmazdı!
Kabullenebilmek ; başarabilseydik her şey daha kolay olurdu elbet ,insanın içindeki o,daha güzel bi yerler mutlaka vardır,hepsi böyle değildir,yarın güzel olacak,hep kötü olamaz ya! düşünceleri ,ümitvar olabilmek ,hayatta tutuyor insanı galiba, ertesi sabah uyanmak için bir sebep yaratıyor bize .
Hayatta tutuyor daha iyisini vermiyor bazen de oyalıyor, sonu getiriyor...zaman aleyhe işliyor...ne yapalım işte sabır ve şükürden başka kendimize telkin edebileceğimiz bir şey yok...daha iyi günler hepimizin olsun...
Nephes tarafından 9/15/2014 1:51:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
ressam12
mektubun başlığı olarak ''sigaranın tecavüzü'' tarzı bir seçimin içeriğe haksızlık ettiğini düşünmeden edemedim yine de.
selam ile
Elif Tuğçe BALABAN
Teşekkürler bu arada
hayattan alacaklı olduğumuzdan çok hayat bize borçlu gibi geliyor. bu şarkıyı dinledim ve hakkaten etkilendim ama bu kadar hoş bir mektubun üç dört defa çalınarak yazılmış olması çok zor geldi bana. güzel yazınız için tebrikler
Elif Tuğçe BALABAN
Demişsiniz tam olarak ne demek istediğiniz anlayamadım