- 695 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ATIŞMA SEVERLERE MÜJDE!..
ATIŞMA SEVERLERE MÜJDE!..
Kıymetli okuyucularım;
Önceki yıllarda farklı şairlerle atışmalar yapmış ve bunları gazetemiz aracılığıyla sizlere de sunmuştum. Şimdi de şair arkadaşım sevgili Tayyib Atmaca’yla gerçekleştirdiğimiz yeni bir atışmayla sizlere tekrar merhaba diyorum.
Sanat okulunda okurken saz çalmayı öğrenmeye heves etmiş, harçlıklarımdan artırdığım parayla bir de saz almıştım. Ancak aldığım sazı yaz tatilinde köye getirdiğimde, rahmetli babam “oğlum seni Maraş’a okuyasın diye gönderdik. Saz çalıp, tambura oynayasın diye değil" deyince saza olan ilgim, dalından düşen yaprak misali savrularak iç dünyamdan bir daha da geri dönmemek üzere ayrılmış ve benim saza karşı duyduğum ilgi sönüp gitmişti. Siz de kabul edersiniz ki; bizim yaşadığımız toplumda saz çalıp türkü söyleyenler hep ilgiyle dinlenilmesine karşın, bununla uğraşmak vakti boşa harcamak olarak görülür, Allah’ın bahşettiği ömrün boşa harcanmasının hesap gününde sorulacağından yola çıkılarak o konuya meyilli olan çocuklar ikna edilir ve vazgeçirilirdi. Ben de, bu düşünceyle vazgeçirilen o çocuklardan biriyim. İtiraf etmeliyim ki saz çalmak içimde bir ukde olarak hep kalmıştır.
Şiir yazmaya başladığım lise yıllarında, irticalen deyişen âşıklara heves etmiş ve onlar gibi olmayı hep düşünmüşümdür. Fakat bu hayalimi gerçekleştirme imkân ve fırsatım olmadı. Ben de bu düşümü, atışmaya teşvik ettiğim kalem şairleriyle atışarak bir nebze de olsa gerçekleştirmiş oldum. Bu atışmalar “içimdeki o çocuğun bastırılamayan sesidir” desem inanın abartmış olmam.
Halk şairlerinin harman olduğu bir bölgenin insanlarıyız. Bu bölgenin insanları dertlerini, keder ve sevinçlerini yüz yıllardır şiirle dile getirmiş, şiirle ağlayıp şiirle gülmüştür. Şiir kültürünün bu denli yoğun yaşandığı bir ortamın, şiire yatkın olan her insanı şairliğe heves ettirmesi doğal bir şeydir. Onun için şiir bu coğrafyada daha gürbüz, daha yüksek seslidir. Abdurrahim ve Bahaettin Karakoç kardeşlerin yanı sıra; Hayati Vasfi Taşyürek, Ahmet Çıtak, Ali Akbaş, Âşık Yener, Mahsuni Şerif vb. gibi ulusal çapta ün yapmış birçok söz ustasının sesi kulağımızdan geçerek gönül ırmağımıza karıştı. İşte bu denli coşkun akan şiir ırmakları iç dünyamızı şekillendirmiş; bir ruh, bir hareket kazandırarak halk şiirinin geleceğine umutla bakmamızı sağlamıştır.
2006 yılında, yöremizin kalemi güçlü şairlerinden 1928 doğumlu H. Hasan Uğur ile başlattığım atışma Elbistan’ın Sesi gazetesinde bir ay süre ile yayınlandı. Bu atışmanın yayınlanması süresince farklı şairlerin “barışın gayrı” baskılarının altında kıran kırana bir atışma yapmış, kamuoyunun yoğun ilgi gösterdiği bu atışmayı, aynı yıl neşrettiğim “Boyun Büktüm Güle Doğru” isimli şiir kitabımın son kısmında yayınlamıştım.
Kamuoyunun bu yoğun ilgisi neticesinde 2007 yılında, yine Elbistan’ın Sesi gazetesinde ve daha fazla katılımcı şairin yer aldığı bir atışma daha gerçekleştirdik. Bu atışmayı da “Namluya Şiir Sürdüler” ismiyle neşrettik.
20 Ekim 2011’de başlayacağımız yeni atışma öncesinde kaleme aldığımız başlangıç yazısında “Türkiye’nin, hatta dünyanın neresinden olursa olsun, atışmak isteyen her şair katılabilir” diyerek ilan ettiğimiz atışmaya farklı il ve ilçelerin yanı sıra yurt dışından da katılım oldu. 13 şairin katıldığı ve üç ay süren atışma 20 Ocak 2012’de bitti. Bu atışmada “Söz Kuşandı Şairler Kılıçtan Keskin –atışmalar-” ismiyle edebiyat dünyamızdaki yerini aldı.
Bu günden itibaren her pazartesi günü yayımlanacak olan bu atışmaya gelince; Afşin / Topaktaş’dan olup Eskişehir de yaşayan Tayyib Atmaca ile Elbistan’da yaşayan ben, iki kalem şairi olarak eposta ile kıta kıta atıştık. Daha sonra kıtaları birleştirdiğimizde ortaya 41 atışma çıktı.
Bu atışmanın teknik yönüyle ilgili bilgi vermemiz gerekirse:
Atışmaya konu olan şiirlerin konusunu ilk dörtlüğü söyleyen şair belirlemiştir. İkinci mısra ile diğer şair atışmanın devamını sağlamıştır. Şaz şairlerinde ayak açma dediğimiz usul bu atışmada da gerçekleştirilmiştir. İlk ayak açılan şiir biter bitmez, diğer şair yeni bir konu seçerek, farklı bir ayakla atışmanın küllenen közünü üfleyip atışma ateşini canlandırıyordu. Hem Atmaca’nın hem de benim çalışıyor olmam hasebiyle daima bilgisayar başında kalma imkânımız olmuyordu. Ancak fırsat buldukça elektronik ortamdan takip edebildiğimiz için gün içerisinde tamamlayamadığımız şiirler zaman zaman geceye sarkabiliyordu. Bazen de başladığımız gün bitiremediğimiz şiirler oluyordu. Yani sizin anlayacağınız bu atışma çok titiz bir çalışma ve fedakârlığın ürünüdür. Atışmayı okuduğunuzda bana hak vereceğiniz kanaatindeyim.
Bu atışmayı siz kıymetli okuyucularımla paylaşma imkânını bana sunan Elbistan’ın sesi gazetesinin sahibi Mehmet Göçer’e ve tüm çalışanlarına şimdiden teşekkür ediyorum.
Hepinizi selam sevgi ve muhabbetle selamlıyor, şiir tadında bir ömür diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.