İNTİHAR MEKTUBU
Sevgili Ben, uzun süredir iyi değilim biliyorum... Bu mektubuda bundan sebep yazma gereği duydum..!
Bugün bir köprünün ortasında durdum.. Önümde gidenler... Ardımda kalanlar... Ne yana gitsem.. Vakti değiştiremem...
Hayatlara anlam katan herkes özeldir derler... Ben anlamımıda, özelliğimizde çoktan yitirdim...
Madem ki bu dünya yok olacak bir gün... Fazladan vakit harcamak için durmak niye olsun... İçimde ölen beni niye bu dünya tutsun...
Madem ki her insan bir maske takar.. Her insan hem kurban, hem canavar..
Sevgili Ben..! Sence ben hangisindeyim..?
Fazlasıyla anlamsız hayatlar sürüyoruz bu dünyada... Ben ise
Ha bir eksik, ha bir fazla...
Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer, herşey bizim
elimizde sevgide, aşkta, başarıda.. Ama ancak kendi ruhumuzla
Buluştuğumuzda... Sevgili Ben..! Benim ruhum hala kayıpta...
Öyle yavan, öyle ıssız ki içim... Bir benim.. Bir bendim.. Bir kendim... Nereye sürüklendiğini bilmeyen, yaprak gibiyim...
Çocukken bu kadar gam dolmuyorsun.. İki kırık oyuncak için ağlıyorsun... Kırıkları yapıştırınca susup gülüyorsun... Şimdi.. Kalp kırıklarını yapıştırmak için hala kuvvetli bir yapışkan yok...
Sevgi Ben..! Yüzümden sevinçler terketti beni... Tebessüm hırsızım kim bilmiyorum... Ait olduğum yerde değilim.. Hatta ben nereye aitim... Sorsan sessizleşirim...
Üşümemek için kendime sarındım çok zamandır.. Ve attım zannettim üzerimden yapışkan vedaları... Oysa vedaları silmek zormuş.. Her yağmur damlasında, her dinlediğin aşk şarkısında, her gördüğün sevgililerin elleri arasında, her denize karşı yudumladığın bir bardak çayda... Tekrar üstüne yapışırlarmış, biliyorum..
Sevgili Ben..! Kafanı şişirdim kusura bakma... Neyse mektubuma artık son vermeliyim... Oysa ki daha çok ve çok şey yazmak isterdim... Yaşanmamış hikayemi mesela... Yaşanmamış hikayeler en güzelleridir... Sonu hep mutlu bitenlerdir...
Sadece çiçekler susayınca boyunlarını bükerlermiş.. Ben de boynumu büküp şimdi sana veda ediyorum...
Yüreğimde Ne kadar kaldıysa... Tüm sevgimle... Eyvallah...!
13/09/2014
YORUMLAR
degaje8...
Yazını okurken, Olric ile Efendisi aklıma geldi birden.
Ve "Tutunamayan(lar) ikilinin neden bu kadar çok tutulduğunu düşündüm. Belki intihar mektubu yazmıyordu biri diğerine, belki diğeri yapma demiyordu ama şundan emindim ki dertlerini iyi dinliyorlar, iyi de çözüyorlardı.
Kısacası herkesin iyi bir iç sesi vardır mektup yazmasa bile düşünerek konuşur. Doğru yola, ya kötü yola beraber yolculuk yaptığı...
degaje8
Davidoff
Buradaki intihar, nedense bende dertleşme gibi bir izlenim uyandırdı.
Karşılıklı, "Sevgili ben ve ben" ikilisi gibi bir dialog var.
Yani, beni ancak ben anlarım. İşte orada Olric aklıma geldi, ölüm değil.
Gayet güzel bir anlatımdı, tebrik ederim.
degaje8
Alkışlıyorum bu yorumu : teşekkürler LÜTFİYE ÇANACIK! Kendimi buldum bu yorumda...
Sevmiyorum bu tür intihar mektuplarını.
Mutsuz insan görmeye dayanamıyorum bu hayatta..
Bu kadar kolay acıları yazmayı başarabiliyorsunuz madem, neden yazmıyorsunuz gelecekle ilgili umutları, mutlulukları, neden çevrenizdeki insanları mutlu etmeye çalışmıyorsunuz madem, boşa yaşamayın hayatı, o kadar çok insan var ki çevremizde, biz mutlu olamadıysak, tıpkı sizin dediğiniz gibi bunlar bizim seçimimiz, ozaman çevrendeki insanları mutlu etmeye çalış, onların mutluluğundan haz al, sevgi çemberi oluştur, böyle daha mutlu ve yaşanılır olur dünya. Bende düşündüm bir an intihar etmeyi, ama çevremde bana ihtiyacı olan insanları düşündüm, ben gidersem onlar ne yapar, bende onların mutluluğu için mücadele edip çalışacağım diye kendime söz verdim, bana değer veren insanlar ile beni sevdiğini sevmediğini büyük bir cesaretlilikle söyleyebilen insanlarla birlikte olacağım bundan böyle.. Önce kendini sev, sonra diğerlerini sevmeyi öğreneceksin, sonra acıtmayacak seni sevmediklerini söyleyenler. Durmayacaksın köprünün ortasında, denizi izleyerek zevk alacaksın hayattan, bırakmayacaksın bu dünyayı, zaten zamanı gelince gideceksin, ama dolu dolu yaşa hayatını.. mutsuzluklar olmasaydı hayatımızda ne zevk alırdık bu hayattan. Pes etme devam et hayatına. Yaşanmamış hikayeni anlat bu sayfalarda mutlaka çıkacak tıpkı benim gibi insanlar ve sana elini uzatacaklar. Bende sana kocaman diyorum ki, ben seni çok seviyorum, kal bu hayatta..
Boynunu bükme, çocuk esirgeme kurumlarında o kadar sevgiye ve ilgiye aç çocuk var ki, huzurevlerinde ilgiye ve şevkate aç o kadar insan var ki, onlarla buluş, bak onlar sana her gün söyleyecekler seni çok sevdiklerini, ben onlarla duruyorum ayakta..
Sayın degaje8 yoruma cevabınız benide rahatlattı :)
Yazınız çok güzel beğendim, hesaplaşmalarımız hiç bitmemeli zaten, tebrikler efendim...
degaje8
ezo1973
Lütfiye Çanacık
Sevmiyorum bu tür intihar mektuplarını.
Mutsuz insan görmeye dayanamıyorum bu hayatta..
Bu kadar kolay acıları yazmayı başarabiliyorsunuz madem, neden yazmıyorsunuz gelecekle ilgili umutları, mutlulukları, neden çevrenizdeki insanları mutlu etmeye çalışmıyorsunuz madem, boşa yaşamayın hayatı, o kadar çok insan var ki çevremizde, biz mutlu olamadıysak, tıpkı sizin dediğiniz gibi bunlar bizim seçimimiz, ozaman çevrendeki insanları mutlu etmeye çalış, onların mutluluğundan haz al, sevgi çemberi oluştur, böyle daha mutlu ve yaşanılır olur dünya. Bende düşündüm bir an intihar etmeyi, ama çevremde bana ihtiyacı olan insanları düşündüm, ben gidersem onlar ne yapar, bende onların mutluluğu için mücadele edip çalışacağım diye kendime söz verdim, bana değer veren insanlar ile beni sevdiğini sevmediğini büyük bir cesaretlilikle söyleyebilen insanlarla birlikte olacağım bundan böyle.. Önce kendini sev, sonra diğerlerini sevmeyi öğreneceksin, sonra acıtmayacak seni sevmediklerini söyleyenler. Durmayacaksın köprünün ortasında, denizi izleyerek zevk alacaksın hayattan, bırakmayacaksın bu dünyayı, zaten zamanı gelince gideceksin, ama dolu dolu yaşa hayatını.. mutsuzluklar olmasaydı hayatımızda ne zevk alırdık bu hayattan. Pes etme devam et hayatına. Yaşanmamış hikayeni anlat bu sayfalarda mutlaka çıkacak tıpkı benim gibi insanlar ve sana elini uzatacaklar. Bende sana kocaman diyorum ki, ben seni çok seviyorum, kal bu hayatta..
Boynunu bükme, çocuk esirgeme kurumlarında o kadar sevgiye ve ilgiye aç çocuk var ki, huzurevlerinde ilgiye ve şevkate aç o kadar insan var ki, onlarla buluş, bak onlar sana her gün söyleyecekler seni çok sevdiklerini, ben onlarla duruyorum ayakta..