- 642 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HAYAT MÜCADELESİ
Babamın hayat direnişi 30 Ağustos 2014 saat 06.30 itibariyle sona erdi.
Bir varmış bir yokmuş gibi felçten dolayı Ekim 2006 yılında kıvrılan eli ayağı artık kıvrıl mı yordu. Uzun uzadıya sessiz soluksuz uzayı verdi.
Yani bize bakmıyor, bizimle konuşmuyor, her zaman ki hoş geldin, geldin mi? Kızım diye söylemiyor.
Uzun uzadıya öylece yatağın da yatıyordu. Uzaklardan gelecek olan kardeşlerini, oğullarını, kızlarını ve torunlarını ikindi namazına kadar bekledi.
Bütün hazırlıklardan, çığrışmalar, Dualardan sonra son banyosunu evinin önünde duran cenaze arabasının içinde yaptırıldı. Sekiz on metrelik beyaz kefene konup, vasiyeti üzerine önceden kendisinin olan, hasta iken satılan Mavi Ford traktörünün kasasın da kara toprağa doğru yola koyuldu.
Belki beni nereye götürüyorsunuz, beni götürmeyin beni bırakmayın diyordu ama biz onu duyamıyorduk. İkindi namazına müteakip Seydikemer’e bağlı Karatoplar mezarlığına götürülerek onların deyişiyle. Geciktirmeden Yerine yerleştirdiler. Babam toprakta yatamaz çok üşür. Üşüyünce hemen hasta olur ki. Bütün sevenleri, hocalar, oğulları, kardeşleri, eşi, kızları torunları babamı orada bırakıp eve geri geldik. Artık babam orada yalnızdı. Geceyi orada yalınız geçirecekti. Hani bizler onu çok severdik onu kıyamazdık ne oldu da her şey bir anda değişti babamı yalnız toprağın altına koyduk. Tabii ki Allah’ın takdiri böyle. Ertesi gün öğleye doğru biz çocukları yanına vardık ama bize dargın mı ne bizimle yine konuşmadı baba biz geldik diye seslendik dualar okuduk yine de cevap vermiyordu. Boylu boyuna toprak yığını babamın şeklini almış babamı yuttuğuna
sevinircesine uzanıyordu. Öylece babamı tekrar yalnız bırakıp eve geldik.
Yanında ne malı mülkü nede sevdikleri yoktu artık. Babacığım Allah rahmet eylesin, mezarında rahat uyu.
YORUMLAR
Bu sayfanın yazarı ile,
uzaktan-yakından bir tanışıklığımız yoktur.
Emin değilim ama,
büyük bir ihtimalle, daha önce yazılarını da okumuşluğum, yorumlamışlığım olmamıştır..
Bu gün kaleme aldığı yazı da,
öyle ahım şahım bir edebi eser mahiyetinde değil sözün doğrusu.
Ancak,
sevgiyi anlatmak, sevgiyi tarif etmek, sevginin resmini çizmek için,
sanatkar olmaya da gerek yoktur.
Eğer,
parmaklarınız uçlarından klavyenize dökülenleri,
aklınızdan değil de, gönlünüzden derliyorsanız,
işte bu türlü bir güzellik ortaya çıkar.
Gerçekten çok hüzünlü ve çok güzel bir yazıydı.
Eminim ki, bu satırları okusaydı yazarın rahmetli babası,
evladı ile gurur duyardı.
Allah, rahmet etsin, mekanı cennet olsun diyorum.
kalanlara da sabır versin yüce Yaratan.
Bir tutam hayat tarafından 9/13/2014 12:11:25 PM zamanında düzenlenmiştir.