- 619 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yeşim taşı..
Lisede hazırlık sınıfı okuyan talihsizlerden biri de benim. Hazırlık.. Neye hazırlanıyorsak? Birinci sınıf bile değil, düşünsenize tam bir öğrenci bile değil.
Neyse, haftalık 24 ders saatine yayılmış yabancı dil eğitimi, kendi içerisinde okuma, yazma, konuşma ve dil bilgisi olarak dört parçaya ayrılıyordu. Okuma dersi için ödev olarak aldığım kitaplardan biri, nedense hala aklımda.
Sahaftan aldığım 100 civarı sayfası bulunan bu eski kitap, eski Çin’de yeşim taşının önemini ve günlük hayattaki yerini anlatıyordu. Neden bu kitabı seçtim, açıkçası ben de bilmiyorum. Ama konusu oldukça ilginç geldi.
Yeşim taşı, toz haline getirildikten sonra yemeklere azar azar koyulduğunda ölümcül sonuçlar doğurabiliyormuş. Pek çok veliaht prens ya da prenses, bu şekilde öldürülmüş. Belirgin bir tadı da olmadığı için, zehir etkisi algılanmıyor, yemekleri tadanlar da bir fark bulamıyorlarmış. Ancak ölümden sonra, vücutta yüksek miktarda yeşim kalıntısı bulunabiliyormuş. Bunu da nasıl tespit ettiklerini bilmiyorum tabi o dönemin teknolojisiyle ama kitabın yalancısıyım.
Yani yeşim taşı, yavaş yavaş, azar azar öldüren çok önemli bir zehir diyordu kitap. İşin daha da ilginç kısmı, yeşim taşı zehirlenmelerinden korunma yöntemleri. Olası bir zehirlenme durumuna karşı kendilerini yine yeşim taşı ile hazırlanan ilaçlar ve yeşim kâselerde sunulan yemekler ile koruyorlarmış.
Aslında daha pek çok kullanım alanı var. Kadın süs eşyalarında yeşim taşı bir çeşit soyluluk ifadesidir örneğin. Altından sonra en çok kullanılan malzeme. Söylediğim gibi yemek kâsesinden, heykellere, biblolara, takılara, erkekler için şapka süslerine kadar pek çok eşya, yeşim taşı ile yapılabiliyor.
Evin herhangi bir yerinde yeşim taşı bulundurmanın da uğur getirdiği söyleniyor. Hatta kız istemelerde bile (Bizdeki gibi değil olay ama, yakın bir durum söz konusu) kızın ailesine mutlaka yeşim taşından yapılma bir hediye götürülüyor. Bazı dönemlerde, evlilik törenlerinde de yeşim taşından yapılan yüzükler takıp, yeşim kaselerde birbirlerine içecek ikram ediyorlarmış.
Ne kadar tuhaf değil mi? Bir taş düşünün, hem şifa, hem zehir.
Aradan yıllar geçti, daha yeni yeni anlıyorum bazı şeyleri. Yeşim taşı, aslında tek başına bir taş değil, aynı zamanda bazı insanları da işaret eden bir simge.
Tıpkı yeşim taşı gibi, hem yavaş yavaş zehirleyen, hem de çaresi kendinde gizli insanlar var bu dünyada. Onunla yaşamak yavaş yavaş öldürüyor, onsuzluk da öyle. Kurtulmaya çalışıyorsun, yavaş yavaş nefesinin kesildiğini, parmaklarının morardığını fark edip vazgeçiyorsun. Onunlayken de damarlarında dolaşan yeşim seni yavaş yavaş bitiriyor.
Bir kere bulaştın mı, kurtulması zor kısacası. Yine de her şeyi ile yaşamaya değer..
SAĞLIK/2013
YORUMLAR
Yeşim...
Ne enteresan bir taş ki bununla ilgili yıllar önce ben de bir şey duymuştum. Bu isim çok hoşuma gittiği için kızıma koymak istemiştim. Durrr diye bağırdı bir teyze. Sen ne yapıyorsun, zehirleyecen mi çocuğu daha bebekken.
Şaşırdım kaldım.
Suratında bir çıbanlar çıkar ki, git ömrü billah uğraş dur sonra.
Allah allah. Taş ve çıban.
Ne ilgisi varsa, onun ısrarı ile koymadım tabi. Fakat yeşim ismi neden bilmem hep aklımın bir köşesinde.
Sevgiyle.