UZUN, İNCE YOLDA...
İnsanoğlu kuşa benzer; doğar, uçar, konar, göçer... Âşık Veysel’in terennüm ettiği gibi uzun, ince bir yoldayız ve gece gündüz seyir hâlindeyiz...
Yıllarımızı çalan acı tatlı anılar;
Geleceğe bağlayan tükenmeyen umutlar...
Geride bırakılan eserler ve hoş seda;
Hâliyle doldurulan çileler bu uğurda... ‘2007’
Bütün canlılar gibi insan da doğar, yaşar ve ölür; herkes, Yaradan’ın takdir ettiği bir ömrü yaşar, rızkı yer içer... Aslında ömrümüz pek de uzun sayılmaz ancak yürünmesi gereken yol uzun, ince ve cefalıdır. Bu nedenle enerjimizi, zamanımızı ve aklımızı çok iyi kullanmalıyız...
Dünyaya kendi rızamızla ne geliriz, ne de göçüp gideriz. Ruhumuz ve bedenimiz bize emanet olup, tek yapmamız gereken bu kutsal emaneti koruyarak yaşamak ve bize verilenler için Allah’a hep şükretmektir. “Emanete hıyanet olmaz!”, bunu hepimiz biliriz bilmesine de, acaba gereğini yerine getiriyor muyuz?
Ruh ve beden sağlığımız iç içe olup, birisindeki olumsuzluk diğerini mutlaka etkiler. Örnek: Bir stres hâlinde uykumuz kaçar, iştahımız azalır, yorgun hissederiz, ... Yine aç, susuz, uykusuz, ... kaldığımızda huzursuz olur, sinirli davranır ve olumsuz düşünürüz.
Yemek, içmek, uyumak, ... gibi fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamada; iş kurmak, almak, satmak, kullanmak, ... gibi kişisel isteklerimizi yerine getirmede; ‘evlenmek’ yoluyla yuva yani yeni bir düzen kurmak, ... tüm bunları gerçekleştirmede keyfiyet tamamen kendimize aittir.
Sorumluluk almak, inisiyatif yani öncecilik kullanmak, doğru bildiğine inanmak, yapılması gerekenleri yapmak, başarmak, amaca ulaşmak, işleri yürütmek, paylaşmak, bırakmak, ayrılmak, ... tüm bunlar isteğimize bağlıdır elbet.
Yaşantılarımıza yön vermek, renk katmak, tercih yapmak, yasal çerçevede kişi hak ve özgürlüklerimizi kullanmak, ... tüm bunlar da yine bize bağlıdır. Sonuçlarına razı olup, yaptığımız/yapacağımız her iş, uygulama, davranış biçimi doğrudan bizi bağlar kuşkusuz...
Hayat yani yaşam çeşitli, farklı ve değişken yaşantılardan oluşur. Her yaşantı ise, kendi bünyesinde bir miktar olumlu/olumsuz, acı/tatlı, iyi/kötü, başarılı/başarısız, mutlu/mutsuz, güzel/çirkin, ... her türden tezat yani zıtlıklarla dolu bir süreçtir.
Bir başka deyişle yaşamımızı sürdürürken kimi zaman ömrün kilometre taşlarında durup soluklanırız ki her mola yeni bir süreci yani yaşantıyı başlatır, tıpkı bebeklik, çocukluk, gençlik, askerlik, çalışma, evlenme, emeklilik, yaşlanma, ... gibi.
Ömrümüzün her kesitinde, her yaşantıda, her süreçte hep iyiyi, doğruyu ve güzeli amaçlamalı; kendimizi iyi eğitmeli ve sıkı yetiştirmeli; her ortamda ve her an karşımıza çıkabilecek her türden olumsuz dış etkenlere karşı kendimizi koruyabilecek direnci kazanmalıyız.
Uzun, ince yolda yürürken dikkatli, ölçülü ve uyarılı olmamız gerekir. Tiyatro perdesini kapayıncaya dek sahnedeki rolümüzü en iyi biçimde yapmaya çalışalım.
Hayatı dolu dolu yaşamak en doğal haklarımızdandır ancak varlığımızın saygı, sevgi ve hoşgörü ile belirli bir kıvamda mutlak olgunlaşması ve ille de yaşarken işe yaraması elzemdir.
Hak, hukuk, sorumluluk, yetki bizi aştığında
Buluyoruz kusuru hep zamanda ve mekanda...
Emin ve sakin yürü ömrün basamaklarında;
İyi kullan aklını, zamanını; pişman olma... ‘2007’
Uzun, ince yolda herkesin sağlıklı, mutlu ve başarılı yürümesini ta yürekten dilerim...
YORUMLAR
Hak, hukuk, sorumluluk, yetki bizi aştığında
Buluyoruz kusuru hep zamanda ve mekanda...
Emin ve sakin yürü ömrün basamaklarında;
İyi kullan aklını, zamanını; pişman olma... ‘2007’
Uzun ince yolda herkesin sağlıklı, mutlu ve başarılı yürümesini ta yürekten dilerim
******************************************
ders yüklü bir güzel yazı..sayılı günlrimiz ne kadar çabalasakta.ne mutlu arkasında eser bırakıp alkış alana...