Uyarım Önce Kendimedir!
Değerli okurlarım ve dostlarım!
İnsanları kırmak, üzmek hatta gücendirmek çok kolay! Güç olansa gönül almak, dost kazanmak ve yapıcı olmaktır.
İnsan ilişkilerinde adıyla hitap etmek, selamlaşmak ve hatır sormak çok önemlidir. Sayalım ki saygı bekleyebilelim. Değerimiz verdiğimiz değer kadardır. Gerektiğinde teşekkür etmek, özür dilemek ve rica etmek inceliktir.
Kim olursak olalım, yaşımız ve başımız ne olursa olsun insana saygı, anlayış ve hoşgörü göstermeliyiz. Ektiğimizi biçeceğimizi de hep aklımızda tutalım!
En güç koşullarda bile iyimserliğimizi ve özgeciliğimizi yitirmemeliyiz. Zamanın getirdikleri ve götürdükleri karşısında yılgınlık duymamalıyız. Yaşama coşkumuzu azaltmamalıyız. Ruh ve beden sağlığımızı mutlak korumalıyız.
Üç kuruş kazanıyorsak bunun birini boğazımıza harcarken birini ivedi durumlar için elimizde tutmalı ve birini ise ilerisini düşünerek arttırmalıyız; kısaca tutumlu olmamız gerekir.
İnsanı yıpratmak, yıkmak hatta yaşamdan koparmak için zamanımızda maddi ve manevi her tür olumsuzluk vardır. Hal böyle iken genç kuşakların çok iyi, düzgün ve sağlıklı biçimde eğitilmesi kaçınılmazdır.
Çizmeye çalıştığım bir karamsarlık tablosu asla olmayıp yaşanmakta olan bazı acı hakikatlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamaktır.
Ulusal, tinsel ve etik değerler bazında insanımızı donanımlı kılmak, çağdaş uygarlık düzeyinin de üstüne çıkarmaya çalışmak ve ille hak ettiği barış, huzur ve güven ortamında geleceğe hazırlamak zorundayız.
Dil, din, ırk, renk, kültür, etnik köken başta olmak üzere hiçbir noktada ayrımcılığa ve hizipleşmeye yeltenmeyelim. Aksi halde insanlık çok şey yitirir.
Her şeyden önce insana insanca değer vermeli, hak ettiği saygıyı esirgememeli ve her yaratılan gibi kutsallığına mutlak inanmalıyız. ‘Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.’ diyen Yunus’u rahmetle anmak isterim.
Ara sıra empati (=duygudaşlık) yapalım ki karşımızdakini daha iyi anlayabilelim. Bencillik ve kıskançlık gibi insanı alçaltan kısır döngülere asla tutsak olmayalım.
Her tür inanca, duyguya, düşünceye ve doktrine saygı duyalım. ‘Kalem kılıçtan keskindir.’ söylemini çok iyi özümseyelim. Çok okuyalım, araştıralım ve öğrenelim. Öğrenmenin sonsuz bir süreç olduğunu hiç unutmayalım.
Olumsuz değil olumlu, karamsar değil iyimser, yıkıcı değil yapıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici, uzaklaştırıcı değil yakınlaştırıcı ve zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olalım.
Hiçbir konuda aşırıya kaçmayalım, haddimizi aşmayalım, alın teri ve göz nuruna kısaca emeğe her zaman saygı duyalım. Birlik beraberlik bağlamında dayanışalım ve ulusal kimliğimizi yitirmeksizin özgün değerlerimizi koruyalım.
Zamanımızı ve enerjimizi boşa harcamaktan hep kaçınalım. ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.’ diyen Atatürk’ü çok iyi anlamaya çalışalım.
Komplekslerden ve saplantılardan uzak duralım. Yazıma ilgi duyduğunuz için yürekten teşekkür ederim.
Emanetimiz yüce Yaradan’adır.
Hoş ve esen kalınız.
09.09.2014
YORUMLAR
Eğitimci
Güzel bir yazı.
Dikkate değer uyarılar.
İnsanı, ister istemez kendini sorgulamaya itiyor cümleler.
Ufaktan ufaktan hesaplaşmaya başlıyorsunuz dününüz, bugününüz ile.
Bazen,
eleştirinin dozunu kaçırıyorum.
karşımdaki saçma sapan bir şeyler yazıyor,
benim de tepem atıveriyor, sinirim parmak uçlarımdan klavyeye dökülüveriyor hemencecik.
Bazen,
erken dönüyorum yanlıştan, siliveriyorum sevimsiz cümleleri.
Bazen de,
inadım tutuyor, bırakıyorum olanca sevimsizliği ile.
Bu güzel çalışmayı okuyunca şimdi,
anlıyorum ki,
biraz daha dikkatli olmalı,
insanların fikirlerine saygı duymalı,
eleştiriyi de usulünce yapmalıyım.
Sağ ol arkadaş.
Valla çok dersler çıkardım kendime.