- 521 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İtaat Ve İtaat Eden İlişkisi
İtaat Ve İtaat Eden İlişkisi
Kime itaat edeceğiz?
Bu soru ile başlar itaat konusu!
Cevap çok kolaydır; “Allaha itaat edeceğiz!” denir!
Genelde itaat övülür! İtaat eden de, sorun çıkarmadığı için övülür! Uslu çocuk, sorunsuz eş, çalışkan itaatkar uşak ya da işçi övülür! Öven ve övülenlerin konumları açısından bakılabilir olaya!
Sonra ne olur? Allah’a itaat isteyenler önce kendilerine itaati ister ve sonra da kendi belirledikleri kurallar ve kişilere itaat isterler! Bu durumda yine Allah’a itaat etmiş olur mu birey! Çünkü Allah’a itaat etmenin kurallarını da öze inince, kaynağa bakınca yine bir insan açıklıyor diğerlerine!
Yani Allah, kendine itaati istiyor ise bunu aracılarla mı istiyor! Ya da Allah’a itaat aracısız nasıl olabilir? Allah’a itaat kişinin kendisine itaat ile sağlanabilir mi?
Belki itaat yanılgısı bu soruda saklı; “Kime itaat edeceğiz?”
Bu soruya benim şahsi cevabım şudur: “Kendimize itaat edeceğiz! O zaman zaten Allah’a da itaat etmiş olacağız! İnsan, Allah’ın esmasına en geniş manada muhatap bir benliğe sahip! Bu benliği ile zaten Allah’ı bilecek! Benliğini bilmediğinde Allah’ı zaten bilemeyecek! Kendine itaat edemeyen Allah’a hiç itaat edemez! Söylemde kalır itaati ya da aracılara kayar!
İnsan, toplumsal bir varlık bu nedenle aralarında adalet olmalı! Bu adaletin sağlanmasında ise bazı görev taksimine ihtiyaç duyulmuş. Birbirlerine olan ihtiyaçlarından dolayı çeşitli meslekler ve sanatlar doğmuş. Herkesin bizzat kendi ihtiyacını, doğadan karşılaması eski zamanlarda bile kolay olmamış. Günümüzde ticaret, sanayi ve tarım alanlarında insanlar uzmanlaşıp karşılıklı ihtiyaçlarını arz-talep ile sunmuşlar! Bu aslen yardımlaşmadır; bu takasın yapılmasında da adalete ihtiyaç vardır!
Adalet olmaz ise ne olur? Yağmacılık ve talan olur! Hatta bu yağmacılık ve talanlar kutsal kılıflarla da olur! “Vaat edilmiş topraklar” ve “Seçilmiş, ayrıcalıklı ırk!” söylemleriyle de olur! Öyle de olmuş! Fetihler vaatler üzerinden yapılmış ve övgüler almış! Başka insanları topraklarından etmek ve oraya yerleşmek övülmüş! Bu uğurda kan dökmek bile normal karşılanmış!
İnsanların toplumsal yaşamında huzur ve adaletin sağlanması için insanların birbirine itaati gereklidir! İnsanların birbirine itaati nasıl sağlanacak veya bu itaatin şekli nasıl olacak?
İtaat sağlamanın iki ana prensibim var! Ceza ve ödül! Yani itaat edene ödül, etmeyene ceza! Bu en klasik yaklaşım elbet! Burada da nelerin ödüllendirileceği, nelerin cezalandırılacağı konusu vardır ki bu da “Ortak Akıl” ve “Ortak Karar” kapsamında değerlendirilir! İyi-kötü belirlemesi yapılmak durumunda kalınır! Evrende iyi ve kötü ayrımı aslen olmadığından bireyler kendilerine göreceli olarak belirleyecektir iyi veya kötüyü! Birey bir şeyi tercih etmiş ise iyidir, tercih etmemiş ise kötüdür! Bu durumda tüm toplumu kapsayacak genel kurallar nasıl oluşacak?
Tabi ki “Ortak akıl” ile bir “Ortak karar “alınacak!
Ortak akıl nedir?
Ortak akıl bir konuda muhatapların tamamının tüm görüşlerinin bulunduğu havuzdur! Her görüş bu havuzda bulunabilir! Havuzun kirlenmemesi için bazı görüşleri dışlamak ya da havuza almamak bu sitemi işletmemektir! Çünkü “Ortak Akıl” veri tabanıdır, iyi-kötü göreceliliğinde her fikir orada olmalıdır ki kaynak olsun! Zaten evrende olanlardan başka bir şeyi oraya eklemek mümkün olmaz! Yani Allah’ın yaratmadığı bir şey o havuzda olamaz! Yaratmış ise de havuzdan atılamaz! Ortak akıl havuzu, “Ortak karar” için bir veri tabanı olur! Bu havuzdan toplumsal çoğunluğa göre bir seçim yapılır! Frekansı çok olan ve çoğunluğun kabul ettiği esaslar havuzdan çekilir ve “Ortak karar” olarak uygulamaya sokulur! Bu şekilde sorun çıkmaz ama sorun nerede çıkar bakın! Sorun bazılarının “Ortak akıl havuzunu” kendi fikirlerine açık diğerlerine kapalı hale getirmesinden çıkar! Veri tabanı olan havuzdaki farklı düşünceleri ayıklamak istediklerinden çıkar sorun!
Bir örnek vereyim; apartman toplantısında binanın badana ve boyanması konuşulsun! Buradaki “Ortak akıl” binadaki tüm hak sahipleri veya vekilleri olacak! Herkes fikrini beyan edecek ya, birileri daha önceden gruplaşıp yüzde elli bir çoğunluk oluşturacak şekilde anlaşmış ve toplantıda direk kendi fikirlerini oylamak ve hemen toplantıyı kapamak istemektedir! Oysa “Ortak karar” için “Ortak akıl” ortaya konacaktır ve konmamıştır! Biri çıksa farklı bir şey sunsa, zaten önceden anlaşmış olanlarca “Ortak karar” a alınmayacak ama en azından “Ortak akıl” olarak dinlenmeli! İşte bu olmadığında ortak karar ortak akıldan yoksun alınmış olacaktır! Sorun buradadır aslen, yoksa zaten çoğunluğun dediği olacak! Bu bir ileriki aşamada sözü geçen grubun her istediğini yapmasına yol açacaktır! Ve “Doğru” olarak kabul edilecektir bu eğilim! Oysa yanlıştır! Hak sahibi olan herkesin fikrinin “Ortak Akılda” yeri olmalı! “Ortak karar” ise yine çoğunlukça alınacaktır!
İtaat konusuna dönelim!
İnsanlar kendilerine itaat ederse, başkalarına da saygılı olur kanaatindeyim! Kendine itaat etmeyenler de ya başkalarına itaat etmeye mecbur kalır, ya da toplumsal kurallara itaat etmeye mecbur olacaktır! Çünkü toplumsal hayatta adaletin gereği zorlayıcı kurallar olacak! Kişi kendine saygı duysa ve kendine itaatinden “Ortak kararlara” uysa sorun çıkmaz! Ortak kararlar, “Ortak akıldan” değil de “Egemen akıldan” çıkınca yine sorun devam edecek!
Evrensel sistemde mutlak adalet görünüyor! Kişi kendine itaat etmediğinde başkalarına itaate mecbur kalıyor! Ortak karara esas olacak ortak aklı sınırlayanlar da bir şekilde bunun sıkıntısına düşecektir! Yani kaynağa sınır konmaz! Seçim zaten sınır koymaktır, seçerken kişiler koyar zaten sınırı! Kaynaktan korkmamak gerekir! Kaynak, zaten her düşüncenin var olduğu sınırsız bir ortamdır! Tercihle sınırlanır! Ayrıca kaynağı kurutmak uzun vadede sorun çıkarır!
Kişinin kendine saygısı var ise toplumsal olarak adaleti de kabul eder! Yok ise zaten müeyyidelerle uğraşır! Toplumsal dengenin bozulması zaten “Ortak Akıl” havuzunun sınırlanmasından olur! Sınırlanmış olan kaynaktan çıkan “Ortak karar” da yetersiz olacaktır! İtaati de hak etmeyecek, toplumsal kargaşaya sebep olacaktır!
Son tahlilde; kişi sadece kendine itaat ederse Allah’a da itaat etmiş olur. Kendini bilmiyor ise zaten kendine itaat etmez; “Kime itaat edeceğiz?” sorusunu sorar zaten! Ona itaat edeceği çok makam çıkar! Tevazu göstermek adına saçma sapan kişilere riyakarlık yapmak zorunda kalır! Eğilen övüldüğü için eğilir de eğilir!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.