- 703 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Süngersiz Geçmiş Vesvesesi
Bu yoruyordur en çok bizi. Varolup gitmişliklerin ardına sığınışlarımız.
’Ki şu an öyle güzel sızıyor ki odama mum ışığı. Tüm renklerin içinde gözde misali benim için.
Karanlığımın ıssız bucaksız gökkuşağı.’
Bir vicdan ki, ne kanlar akıtıyor bünyeye. Yeri gelince kendimize sapladığımızdan.
Sayfaları kapatamamaktan.
Bundan mütevellit efendim; ne zaman kendimizle başbaşa kalsak cümlelere bir gizli özne eklenir ki, bulabilen yiğide aşk olsun.
Gizli özne, öyle bir sıkışıklık yaratıyor ki, karartılar dahi buğulanıyor, rutini bozuluyor nefeslerin ve kağıdın özüne işlercesine derin iniyor yaşlar.
Gizli özne..
Onu aynada mı aramalı ?
Yahut satırlarla boğuşularak bir neticeye varılır mı ?
Bu gizin büyüsünü ne bozar ?
Peki bozmalı mı ?
En tatlı acı o halbuki.
İnkarımızda boğulsak ya, bunca yorgunluğun hatrına razı gelirken.
Usul usul durduğunu hisseder miyiz o an bu gizli öznenin getirilerini ?
Peki biz herhangi bir dilde, bir kelamda, bir satırda ’ gizli özne ’ aitliğini hissettirebildik mi ?
Bunu ilelebet ummakla mı kalsak ?
Böyle bir giz olup da, o büyüyü hiç bozulmayacakmışçasına mı saklasak ?
En tatlı acı, gizli özne.
-MerveYalçın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.