Deniz Kıyısında Yalnız Bir Hayalet Olmak
Hayalet görmedim hiç. Duyduğum ve kaynağını tespit edemediğim bazı sesler onlara ait olabilir mi diye düşünürüm bazen. Kaç kişiler? İnsan kadar kalabalık olabilirler mi?
Yalnızlığı seviyor olmaları muhtemeldir. Yaygaracı duyarsız insan kalabalıklarından tiksinir onlar. Denizi ve geceyi seviyor olmaları muhtemeldir. Gizemi seviyor olmaları muhtemeldir. Ancak hiçbir hayaletin insan kadar korkunç olabileceğini zannetmiyorum.
Biz hep birtakım bilinmeyen şeyler bize fenalık yapacak diye korkarız. Korkunç yaratıklar üzerine filmler yaparız. Bu insan korkusunun kaynağı bizatihi insan türünün var olduğundan beri diğer canlılara, doğaya ve hatta kendi türüne yaptığı fenalıklar olabilir. Bilinçaltında bu fenalıkların acısı bir gün çıkacak diye yer ediyor.
Eğitim düzenimiz korkunçluğumuzu giderebilecek düzeyde değil. İnsan için hükmedemediği her şey rahatsız edici görünür. Ancak dünya için ne kadar rahatsız edici olduğumuzu göremeyiz.
"İster misin deniz kıyısında yalnız bir hayalet olmak
o yüreksiz ,işe yaramaz çalgısını üfleyen?" *
Kime göre işe yaramaz? Demek ki bunların çalgısından çıkan sesler bizim duyabileceğimiz frekansta değil. Yoksa ses çıkmıyorsa niye üflesin?
"Çıkarsaydın keşke onun
uzayıp giden sesini, uğursuz havasını
yaralı dalgalardan devşirilmiş ezgisini,
biri gelirdi belki,
biri gelirdi,
adaların taçlarından,
derinliğinden kızıl denizin
gelirdi biri, gelirdi gerçekten biri." *
Öyle bir ses ki sadece o hissedebilir. Hissizleşen duyarsızlaşan bir dünyada duyabilen beri gelir.
Uğursuzluk saydıklarımız düzenimizi bozan şeylerdir. Doğal olana yabancı düzenimizi. Dünya bilinmesi gerekir ki insana ait olamaz. Diğer canlılarla paylaşılandır. İnsan tarafından yok edilen canlıların ve yaralanan doğanın sesi bir çığlıktır. Ancak anlaşılan o ki insan tarafından duyulamayan frekansta bir çığlık. Belki hayaletlerin frekansında.
*Neruda’nın Barcarole adlı şiirinden
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.