- 1863 Okunma
- 11 Yorum
- 6 Beğeni
Ümidin gözleri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Eski evimizin en batan acıtan hatırası olarak kaldı Ümit...
o bir kedi idi komşumuz Serpil hanım depresyon geçirmişti sokağa bile çıkamıyordu ve iyi olabilmek için bir hayvanın dostluğunu seçmişti
Ümit erkek yavruydu o yıllarda ve aşağıda bahçede annesi kardeşleriyle oynayan tatlı sımsıcak sapsarı bir kedicikti.
Serpil Onu seçmişti nedense
aldılar çok da sevdiler önce kısırlaştırıldı Ümit küçücükten. Yıllarca evin kralı gibi bakıldı kucaklardan inmedi
bir dediği iki olmadı. Serpil de depresyonunu atlatmış iyi olmuştu artık sokağada çıkabiliyor gezebiliyordu bir gün
sevdi birini aşık oldu evlendi. Ümit annesinin evinde kaldı fakat kendisi hergün zaten annesindeydi yine Ümit baştacı
Serilin çocuğu olana dek Ümidin krallığı sürdü zavallıcık kısırlaştırıldığı için bönleşmişti ve obez olmuştu ama o kadar
tatlı ve sıcak bir kedi idi anlatamam.
Serpil doğum yapıp oğlu olunca Ümidin pabucu dama atılıvermişti...
Artık görmezden geliniyor kucaklarda dolaştırılmıyor bir köşede garip garip ilgi bekler olmuştu ama daha bunlar bile
iyi günleriydi Ümidin. Küçük bebek büyüdü yaramaz bir çocukolunca Ümide eziyet etmeye başlamıştı aile çocuğa bağırmıyor aman
kırılmasın deyip Ümidin kırılmasını yeg tutuyorlardı ki ümit bunu kaldıracak kadar güçlü değildi.
o sene kış şiddetli geçiyordu.
Bir gün baktık Ümit artık balkona atılmış...yemeğini suyunu balkonda yiyor içiyor balkonda o daracık yerde tuvaletini
koydukları kaba işiyordu. Ah kısır olmasaydı. belkide doğanın gücü onu hayata bağlardı kaçar giderdi özgürlüğün kollarına
ama ne yapsın böndü obezdi kocaman bedenini zor kaldırıyordu ve yaşı da ilerlemişti
karlı kış günlerinde Ümit üşürdü yatsın diye koydukları kutuya girmezdi bile ben pencereden ona kendi kedilerimize aldığım ciğerden
parçalar atardım aramızda uzaktanda platonik bir aşk doğdu Ümitle. Sanki sadece ben olmuştum ona ilgi gösteren.
insanoğlu bu kadar vefasızmıydı bu kadar nankörmü olurdu
Serpil hastayken ona yıllarını veren hatta kısırlaştırıp hayatı kararan bu kediye bu revamıydı ? değildi tabii.
Ümit bir kaç yılını balkonda geçirdi kaç kez düştü ama düşünce kalkamayacak kadar ağırlaşmıştı zavallıcık
bir gün baktım Ümit yok sordum kayboldu dediler inanmadım o yürüyemeyen hayvan nereye gitsin ki...
Şüphelenmiştim çevreye baktım ve bir kasabın önüne konmuştu Ümit hemen koştum ve aldım Onu eve getirdim
bizim kedimiz Yumak biel acıdı ona acıyan gözlerle şefkatle bakışını hiç unutmam. Ümide bakacaktım fakat mahalleden çocuklar
Serpil hanıma yetiştirmişti geldi aldı kediyi ki sokağa atan zaten serpil hanım değil onun annesi olduğunuda öğrenmiştim.
numaradan bana çok da samimi gelmeyen sarılmaları ağlamalaı eşliğinde Ümit hapishanesine doğru tekrar yola çıkıyordu
serpil hanıma
-Ümidi balkona koymayın hava çok soğuk geçiyor en azından banyoda kalsın dedim
banyoda kalamayacağını oğlunun eziyet ettiğini ve annesinin onuu banyoda tutmayacağını söyleyip alışkındır o balkona dedi
Ah zavallı Ümit baktım yine orada ...burnunu gömmüş tüyüne ısınıyor uyuyor sanki.
Ümit yine balkondaydı fakat artık benim attığım yiyecekleri bile yemiyor boş gözlerle bakıyordu..anlamıştım...
yolcuydu.
ve bir kaç gün oldu olmadı bir sabah yine hava buz baktım balkona Ümit cansız yatıyor...
o kadar ağladım ki anlatmam onun kadersizliğine daha çok özgür kalsayıd belkide bundan mesut olacak
aile kuracak baba olacak ve ağaçlara çıkıp gerinecekti...çimlerde yatacak gülleri koklayacak akranlarıyla oynayacaktı...
olmadı biliyordum soğuktan donmuş ve uyuyarak ölmüştü...
bir insan aldı onu hayatını kararttı ve attı
Ümidi aşağıdaki bahçeye gömdüler bende indim gömülürken ben ağlıyordum içimden ama serpil şakayla karışık
gömüyor ve gülüyordu.
duyarsız vicdansız bir kalpten ne beklenirdi...
Yıllar geçti Ümidi unutmadım.
hayvan bakacaksanız alınız demek istiyorum. Bir zevk uğruna hayvanları mahvetmeyelim. Çocukalrımız istedi diye alıp
sonrada yine onlar bıktı diye sokalara bırakılan hayvan sayısı o kadar çokki.Yazlıklardan dönerken bırakılanlar cabası
Hayvanları koruma derneginin şehrimdeki şubesinin gönüllü üyesiyim nelerle karşılaşıyoruz bilseniz.
br hayvanı sokağa atmakla çocuğunuzu atmak arasında pek de fark yoktur d,ğerindeki fark sadece çocuğunuzun
biyolojikde anası babası olmanızdır yoksa maneviyatta aynı şey.
Şimdi sık sık yolum düşer o tarafa ve her geçişte o balkonda o kahrolası kutunun üzerinde Ümit i görürüm
gülümser bana eski bir dostu olmamın şerefine Ümidin o kocaman sevgiyle bakan gözleri...
Ayşegül aşkım karagöz
-rüzgar çanları-
kedileri ve kuşları çok seven şair
YORUMLAR
Yufka yürekli kızım benim...
Yüreğinden sevgiler taşan kızım.
Eskiden muhabbet kuşu almıştık bir çift. Birine Ferhat, diğerine Şirin adı koymuştuk...
Ferhat çok cana yakındı. Uzatılan bir ele derhal konardı. Şirin öyle değildi. Eline alırsanız ısırabiliyordu. Bilemiyoruz ki onların rahatsızlığını... Bir sabah ben işteyken telefon etti eşim... Ferhat ölmüş... Küçük oğlumla karşılıklı ağlaşıp durmuşlar... Dul kalan Şirin'i bir kuşçuya sattık... Onu gördükçe hep Ferhat'ımız geliyordu çünkü aklımıza...
Çok üzüldüm Ayşegül hanım.
Ne yazık ki biz insanlar hayvanları gerçekten sevmiyoruz.
Kedileri, köpekleri, kuşları severim ama ben de bana bakın diye bırakılan bir kediyi sokağa bıraktım.
Yeğenim teyze dedi, ben onu çok güzel, karnını doyurabileceği bir yere bırakacağım. Kedi kızımın
arkadaşlarının öğrenci evinde baktıkları bir kediydi. Tuvalet terbiyesi verilmemiş, evin merdivenlerine
önüne gelen yere yapıyordu çişini. Ben bu durumdan bıkınca kediyi deyim yerindeyse azıttım.
Onunla bir iki yıl sonra bizim eve çok da uzak olmayan bir yerde karşılaştım.O tombul kedi tanınmayacak
haldeydi, zayıflamıştı. O da beni tanıdı, arkama takıldı.Sesimi çıkarmadım, neyse gelsin dedim. Ama
annem yanımdaydı. Yanımıza bir tanıdık durup, bizi arabasına aldı. kedi orada kala kaldı. Çok üzüldüm.
tebrikler,
yaptığımız hataları hatırlattı.
sevgilerimle..
Hayvanlara duyarli olan bir toplum oldugumuzda daha yasanilir olacak ülkemiz mutlaka .
Avrupayla kiyaslandiginda durum icler acisi . Daha 1800 lü yillarda hayvanlara nasil sahip cikiliyormus . Bazi filimlere de konu olmustu . Ben de 34 yildir Almanya'da yasiyorum . Aradaki fark inanilmaz derece büyük .
Sizin duyarli o güzel yüreginiz var olsun .
Sevgimle.
Maalesef herkes evinde bir hayvan besleyemez.
Heves edilip alınan sonra da yok tüy döküyor, yok pisliyor, yok yemek seçiyor diye bir an önce ondan kurtulmaya bakarlar.
Onlar da birer canlı. Sahiplenmeden önce özelliklerini öğrenmeleri, ne yer ne içer nasıl bakılır bilmeleri gerek ki, bu işi üstlenebilecekler mi anlasınlar.
Çok ama çok yazık... Hikaye ise yürek burkan cinstendi.
Kaleminize sağlık.
Kuşlara eyvallah da,
kedi dediğinizde tüylerim diken diken oluyor.
Şu mırlamaları, tüy dökmeleri var ya, tahammül edemiyorum sözün doğrusu.
Küçükken bir kedimiz vardı, annem severdi, bakar-beslerdi.
Ben hiç sevemedim.
Biraz büyüdüğümde, sözüm geçmeye başladığında evde, hemen uzaklaştırdım zaten.
Nankördür kedi.
Köpek derseniz, ona eyvallah derim. Evin dışında tabi ki.
Ancak!...
Hayvanı sevmeseniz dahi, ona eziyet etmeye asla hakkınız yok.
Balkonda kedi beslemek, hayvan haklarına da aykırı bence.
Böyle sevgi olmaz olsun.
Bari bırak, kendi hayatını yaşasın hayvan.
Önce eve alıştır, sonra balkona at.
Sonra da, hayvan sever geçin...
Olmuyor gerçekten...
Bir tutam hayat tarafından 9/8/2014 10:46:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şevval GÜRALP
Bencillik baştan başlamış kısırlaştırma hadisesiyle,sonun ilk adımları görülmüş.Bakamayacağın hayvanı alma
hayat kendine bir yol bulur.Duygulu ve içten ve önemli bir yazı.
tebriğimle,selamla
Ah be arkadaşım , yaralarımı deştin bu yazınla. Bu konuda çok derin acılarım var benim de. Şu an uzun yıllardır sahiplendiğim 3 kedim var benimle birlikte evimde yaşayan ve mutlu... Ama diğer çocuklarımı , diğer kedilerimi unutamıyorum ve çok özlüyorum ... Vefasız bir insanlık aleminin içerisinde , insanlıktan çıkmış , insan görünümlü pek çok yaratığın arasında kalmışız bizler...
*
Yıllar öncesinde evimin kapısına Zabıta memurları getirdiler ve sürekli mahalle baskıları.Oysa evimin içerisinde yaşayan kedilerim vardı.Asla apartman ara ortak alanlarına dahi çıkmayan.Kimin neresine batar bilmem de böyle hayvandan adi yaratıklara dönüşür bu insan görünümlüler hiç anlamamışımdır hala da anlamam...
*
O komşunuz Serpil hanım da annesi de , ahirette , o kediye ettikleri eziyetleri misliyle fazlasını çekeceklerdir ki bundan eminim... Bu tiplerin, en basit insani sevgi ve şefkat duygularından bile haberleri yoktur.Bu tür mezbele tipler, hayvanlara karşı işledikleri suçlar ve yaptıkları eziyetlerle kazandıkları günahlarından asla asla hiç bir yalakalıkla Allahı da kandıramayacaklar ve ahirette bunların cezasını çekeceklerdir...
*
Önemli bir toplumsal yaramızdır bu hayvanlara karşı işlenen insanlık dışı suçlar. Bu konu işlediğiniz için bu güzel yazınız için , bir hayvansever olarak teşekkür ediyorum arkadaşım. Var olun.
*
Sağlık ve esenlik dileklerimle ...