- 906 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BOMBOŞ HAYALLER
Hani derler ya,her şey dünya telaşesi. İyi de bu dünya telaşesini ateşleyen biz insanlar değilmiyiz?.Böyle güzel iyi coşturduğu kadar düşündürücü telaşelere de can kurban.
Bu sıralar işten ayrıldığımdan dolayı,işsiz güçsüz biri oluverdim.Baktım gurbette de vakit geçmiyor,her zaman can sıkıntısı,gönül darlığı filan feşmekan derken bir gün karar verdim,hani karar verdim derken de iç işleri bakanından"hanımdan."da izini koparıp,Türkiyeye bir haftalıkta olsa şöyle bir tur atıp gelmek istedim.
İnternet aracılığıyla da ucuz yollu gidiş geliş bileti de bulunca,düştüm yollara.Paris Char de gaulle den bindim uçağa haydi ve elini İstanbul.
Uçakta ki yerim uçağın kanadının yanı da olsa pencere yanı olduğundan geçtiğimiz yerleri seyir edebilecektim.
Bu sıra yanımda ki boş koltuklara bir erkekle bir hanım yaklaştılar.Uçak oldukça da dolu sayılırdı.Bey efendi benim yanıma, Hammefendi de uçakta ara kulvarını kenar koltuğuna oturdular.
Konuşmalarından anladığım kadar karı koca oldukları belli idi.Uçağımız hareket edene kadar benimle pek konuşmadılar.Kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı,fakat konuştuklarından çok gülüşmelei dikkat çekiciydi.
Gülüşleri olsun tebessümleri olsun hem dikkat çekici hemde gönül alıcıydı.Ama üstüme Farz olmayanlara da pek karışmak hakkım olmadığını da biliyordum.
Neyse kısa bir zaman içinde uçağımız havalandı.Nihayet bizim koltuk komşusu beni görmüş olacak ki, biraz Türkçe birazı Fransızca benim ile merhabalaştı. Önceleri havadan sudan sonra memleketten sonrada günlük olaylardan sohbet etmeye başladık.Yalnız benim ile bir kaç dakika konuşmasının hemen akabinden, hanımıyla beş altı dakika bir konuşma oluyordu, bunun da yarısından çoğu kendi araların da hep gülme gülümseme ne bileyim bu kadar olurdu insanın mutluluğu.. Tabii onlar için ben bir bedeva seyirci sayılırdım herhalde. Zira onların her konuşmasının bu gülmelerle gülümseme ile devam etmesi inanın kendimi onlara bakmaktan alamıyordum.
Bir süre sonra adının Irza olduğunu öğrendiğim koltuk komşum her halde benim meraklı bakışımın yüzünden bir şeyler anlatmayı lüzum görmüş olacak ki bana dönerek,
-- Biliyorum bizim gülüşmelerimiz sizin dikkatinizden kaçmadığını sezdim. Bizim gülüşmelerimiz sizin ile hiç bir alakası yok, diye başladı sözüne ardından kendin toplarcasına sözlerin devem etti...
Bizim de Paris’te bir evimiz bir ailemiz var.Kendi yağımızla geçimimizi varlarla yoklarla da olsa ngünümüz de idare edip gidiyoruz.Fazla bir noksanımız gediğimiz yok desem mübala etmemiş olurum.Fakat bundan bir kaç ay evvel hanımım evimizin duvarına bir resim astı.Söylediğine göre babsının askerde çekilmiş eski bir resmi imiş.İnanın evimizin duvarları aile resimleriyle dopdolu.Gelen misafirler bile defalarca bu resim bolluğunu kaç kez bize söylediler. Her neyse. Baktım bizim rahmetli kayınpederin resmi çok eski bir resim üstelikte siyah beyaz.Aklımdan geçene göre bu resmi alıp götüreyim bir fotoğrafcıya son tekniğe göre biraz rütuş biraz tamir mamir ettirip düzeltilsin istedim.
Bir gün resmi duvardan alıp resim ile doğru fotoğrafcıya gittim.Adam ellerinden geldiğince düzeltmeye çalışacakların kerşılığınıda üç beş kuruş alacağını söyleyince resimi adama bıraktım, boş çerçevesini de aldım eve geldim. Baktık bizim hanım o sıra evde yok.Aklıma gelen ilk şey,önceden aldığım gazetelerden bir asker resmi bulup, makasla kesip çerçevenin içine koyup,resmi duvarda ki yerine astım.Bana fotoğrafcı bir hafta sonra resmi alabilirsiniz demişti. Zaman geçti geçiyor bizim evde o kadar yaşayan var ya hiç biri duvarda ki o başka resimli çerçeveye bakan olmadı.Yani hiç kimse dikkat etmediği gibi,güya bizim hanımın babasının resmi ya, o bile hiç bakmadı,varlığını fark etmedi.
İnanın o resim o çerçeve o duvarda bir ayın üzerinde bir zaman kaldı.Ama ne bakan var ne gören.Ben ise yeni rutuşlanmış resmi kitapların birinin içine saklamıştım. Baktım bakan yok gören yok. Bir gün yani sanıyorum otuz beş kırk gün sonra,yaptırdığım resmi koydum eski çerçevesinin içine.
Zaman öyle hızlı ki,bir yel gibi geçiyor.Eh bizde var olan yaşamımızı bir vurdum duymazlık içinde idame ettirme hevesindeyiz.Yalnız belki ben yanılıyorum duvara resim asılır,asılan resimin içindeki her kimse her neyse bir bakılıp hatırlanır bir yad edilir. Dedim ya yeni yaptırdığım resim onbeş yirmi gün sonra,bize misafir gelen komşularımızın sekiz yaşında ki küçük kızlarının dikkatini çekmiş olacak ki,annesine,
-- Anne ne güzel bir resim,bu resimdeki adam da kim ki diye soru sorunca bizim misafir hanım o zaman hanımıma aynı soruyu soruyor,
-- Elif yenge bu resimde ki kim?.Hanımım gururla bakıp babam diyor ama,tamamen şaşırıyor.Zira çerçevenin içinde ki resim babasının resmi,ama eski resim değil yeni bir resim.
Biz erkeklerde koltuklarda oturuyoruz ben de hanımımın halini pür dikkat izliyorum. Bizim hanım da gözle fark edilebilecek kadar bir şaşkınlık var ama,durum öyle şaşırtıcı ki hanımım bunun ne durumunu ne de sebebini anlamadan dik dik baktı resime, ve bana dönerek,
-- Irza Bey bu resim de nereden geldi buraya deyince,
-- Valla hanım ben bilmem o resimi sen verdin bende oraya asıverdim.
-- Ama benim verdiğim resim bu değildi ki,
-- Yahu o resim senin babanın askerlik resmi değilmiydi?
-- Evet babamın resmi tamam ama o daha küçük ve daha eski gibiydi.
-- Ben bilmem senin verdiğin gibi resim duruyor. Deyip lafı sona bağlar gibi olunca,hanım gelen misafir hanımla bir süre resimi incelediler.Fakat bizim hanımın aklı karma karışık olduğundan şek ve şüphem yoktu. Bu telaşeyi gören ailenin diğer fertleri de toplandılar resmin yanına,hatta duvardan alıp bir güzel de incelediler ama hepsi şaşkın bakışlar içinde dağılıp gittiler.
Vel hasıl o gece misafirlerimiz evlerine gidene kadar,bizim hanım salona girdi çıktı o duvarda ki yeni resme defalarca baktı,baktı ama işin sırrını bir türlü anlıyamadı.
Tabii misafirlerimiz gidince ailecek toplandık biraz daha sağlı sollu konuştuktan sonra,kendilerine.
-- Evet çocuklar, evimize bir sürü eski yeni resimler asıyoruz. Gaye duvarda ki bu resimler, o resim sahiplerini anmak içindir. Bakıyorum evin duvarlarında resimsiz bir karış bile yer yok. Şuna inanıyorum ki bir resim duvara asılsın da ötesi önemli değil deme manasında bir hal oluyor bizim bu evde. O resim iki ay önce oradan alındı yenisi yapıldı yenisi yerine konup duvara takıldı.Ama dün akşam ki küçük kızdan başkası değişikliği fark etmedi.Ha demek oluyor ki,bu evde veresiye sıfatıyla bir yaşam yaşıyoruz, yaşıyoruz ya yeterli sayılıyor.Ha varız ha yokuz,yaşıyoruz ya yeterli...
25-08-2014
YORUMLAR
Ahmet Tınmaz
Bu bir hikaye bir yazım.Ama duvara asılanın bir değeri olmalı.As duvara ançak misafirler ilgi göstersin.Hane kişileri vurdum duymazlığı yaşarken insan bazen karamsar oluyor.Yorumun için teşekkürler.Saygılarımla..
Bazen bakar kör oluyor insan,bakıyor ama neye baktığının farkında değil.
Tebrik ederim saygılarımla.
Ahmet Tınmaz
Bu bir hikaye bir yazım.Ama duvara asılanın bir değeri olmalı.As duvara ançak misafirler ilgi göstersin.Hane kişileri vurdum duymazlığı yaşarken insan bazen karamsar oluyor.Yorumun için teşekkürler.Saygılarımla..