Küçük adam
Sevgili Ali; günlerdir aklımın bir kıyısına çömelmiş, ruhumun derinlerin de, tüm vücudumu titreten, zulme karşı, gülümseyişin geliyor aklıma. Boynuma sarılıp bana aşkım der misin? Deyişin yok mu? Vicdansızlığın tüm hatları gözler önüne serilmişken, nasıl olurda İnsan bağırmaz ki senin gibi anaya yazıklar olsun!..
Bir Dünya ki kirli mi kirli. Evlat anasız, ana evlatsız inlemekte… Değerler düşmüş ayaklar dibine. Varlık anlamını yitirmiş, nefsin kirli emellerinde sürünmekte. Güven, vefa, sadakat, cümleler de. Merhamet, şefkat boğulmuş; hainlik yaşam sürmekte.
Adalet diyorum!..
Onu da birileri askıya almış sadece boy göstermekte. Diller yalan, kalpler riya ile hayat sürmekte.
Birileri yok mu umuda ışık tutacak.
Hani nerede?
Altı yıl verilmiş hainin birine.
Ali yedisin de bir çocuk. Öz annesi tarafından terk edilince ikinci bir annenin eline düşecek. Baba imkânları kısıtlı ama vefalı bir şahsiyet.
Çocuğuyla olan bağı etkiliyor çevredeki insanları. Hainlerin olduğu bir Dünya da dik durmanın ve şefkatin timsali oluyor senaryoda ki yeri.
İş dönüşü geldiğin de baygın buluyor çocuğunu. İlk önce ölü sanıyorlar. Hastaneye kaldırılıyor. Acil ameliyata alınıp beynin zarar görmüşlüğünü, tedavi ediyorlar.
Zarar gören hücreler, Ali’nin zihnin de ve gelişiminde olumsuz yönde büyük etken oluyor.
İşinden olan baba, evladıyla yaşam sürmenin zorluğunu anlatıyor. Ev koşullarını oğluna göre dizayn ediyor ve ancak kapıcılık ederek oğlunu her an yanın da muhafaza edebiliyor. Birlikte servise çıkıyor, birlikte market alışverişi yapıyor. Ali babasının yanın da mutlu bir yaşam sürüyor, bir yanı hep eksik; onu da çevresin de ki İnsanların boynuna sarılıp telafi ediyor.
Tutunduğun umuda, tüm vefasızlığa rağmen gülümseyişine, sevmene, hayran kaldım küçük adam. Umarım dik duruşun kahreder hainleri.
Ayşe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.