-Sen ölmüş olmalısın Şulenar
Hayrettin Taylan
Bir yaprak gibi, bir yara gibi, bir sararma gibi, bir ömür gibiydin. Bazen iyi, bazen güzel, bazen ortamsı….
-Savruldum, kavruk masallarında kaldım hüzne aşina gölgelerle.
Eller arasında yar parçalara ayrılır gibi uçtum üst benliğime.Ruhumu okşayan sözlerinle kitaplara sığındım.Herkesin, her güzelin yaşadığı bir atlasta hep senin rengine boyadım kendimi.Hayat o kadar güzelken, o kadar güzel beni boyarken ben ya senin beyazındaydım, ya siyahında ya da yeşil gözlerinin rengindeydim.Benim nedimliğim böyle zeyl olur şiire.
Ben aşkın da şiriyim sadece yeşil sevda ormanlarımızın değil.
D’okundum aşka hicran yıllarında. Biriktim hücrelerimle senli demlerin deminde.
Zamana ve sana adanmış sözlerimle geldim cemalinin cümlesinde özne olmaya.Devrik yüklemi aşkımızın sonuna ekledim.Özneleri değiştiren yeni algının öznesi oldum.
-Baharları ilk bahar yaptım ilklerinle.Sonbaharın bile ilkleri gibiyiz.Henüz yazdan, yazgıdan kalma …
Sen başkalarına gülüşlerini ısmarlama sakın.Ailen dışında kimse gülüşlerinde huzur bulmasın . Ben hüznün giyotin ağzında sana gülümserken.
Şimdi aramızda dikenler var sen gül kaldığın bu mecrada. Şimdi mecramızda güller yok, senler yoksa. Şimdi yokların yoklamasında sadece varlığın varsıl dünyama sayıldı.Oysa sen yoksun, senden arta kalan ben var.
-Sen ölmüş olmalısın… Mezar taşına yazılacak birkaç sözüm var.
-Geniş zamanlar umduğum dar algılar seyrinde, bulutların örttüğü gelecek zaman sisleri vardı.
Telaşların taşları arasında kalmış taş bağrım. Umruma değmiyor dünya. Kendi ekseninde dönüyor dünya, hiç benli değil… Gece ile gündüz peşinde. Oysa ne gecem var ne gündüzüm sen yoksan…
-Gün’eşi aşk ışığından öptüm.Yine gece yalnız bıraktı senin gibi.Sizin oralı olmalı bu geniş.İçimde batmayan gün’eşim var, yetiyor.
Mahkum , muhkem bir nefse hakim olmuşum ki yüreğin taşımaz.
Nezaretinde kalmış güncelerim var.
Müebbedimle muhabbet içinde olan dili Ranaların var.
Sevilmeye adak olarak beslenen İsmail gibiyim.Sana kurban olurum zaten…
En önceden en sonraya yakın arifeler gibiyim.Bir gün gelirsin diye, bir günlerin şıklığında kalıyorum.
Çok geç kalmış güçlerinle göç eyledim aşk boylarına. Boyumu aşan huylarıma gidiyorum en tanıdık kendime.
-Masal deresinden geçtim. Periler sardı etrafımı.Kaf’ları aşarsın .Biliyoruz seni Kafka gibisin.Milena gibi değil ama sevdiğin.Olsun ben yazılmışlığa aşk.
Bir bahar tam benzetme, bir kışa temsili istiare, bir büyük aşka telmih, bir seslenişe nida, bir özleyişe tekrir, bir gerçeğe tevriye gibi seni farklı manalarda sevdim.
-Beni sevdiğini biliyorum. Tecahüli arif gibiyim.
-Sahi sen ölmedin mi?
Veda ile vefa arasında vicdanı bir kat var..Herkes çıkamaz.Ancak yüksek erdemliler girebilir.Yüksek ruhunun kıyısında bul beni.Beni sana getiren aşkın kıymetinde susalım.
-Çelişkiler , çelikten daha sağlamdır, aklın ve yüreğin sağlam değilse yaşamı büküp gidemezsiniz.
-Umut, demirden daha sağlamdır, hiç paslanmaz da.Aşkına böyle sağlam duruşlarla yola çıktım.
Ölümün çıktısını aldım;ama sensizliğin bütün sayfaları içimde aşkla yazılıyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.