*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Değerli öykü yazarı edebiyat dostu arkadaş selam,bu kez eleştiri yorum değil ancak size sorum;Hikaye diliniz devrik cümlelerden oluşuyor şiir dili kullanıyorsunuz bunu farklılık adınamı yapıyorsunuz yoksa şiir yazdığınız için alışkanlıkmı? Ben gerçektende kendim yazdıklarımı düzeltene kadar canım çıkıyor bir hikaye yazacağıma 3 şiir yazarım diyorum.Emeklerinize katkılarınıza teşekkürlerimle,başarılar dilerim.
Değerli Hülya Hanım, evet hikaye dilim devrik. Bunu uzun uzun kurduğum cümlelerden dolayı ve sizin de buyurduğunuz için farklılık adına yapıyorum. Bazen okurun anlamada zorluk çektiğini biliyorum. Bunun için uzun cümleleri nefeslik bölümlere ayırarak kurmaya çalışıyorum. Ama çok da kolay bir iş değil.
Anlatıma zaman zaman epik bir hava katmak istediğimde de devrik cümlelere başvuruyorum.
Hiç şiir yazmadım ve yazmam da galiba. Şiir yazmaya yatkın bir yeteneğim yok zira.
Emek verip yorumladığınız için çok teşekkür ederim. Sağ olun, var olun efendim.
mevzu bahis istanbul ise gerisi teferruattır,sizler gibi şair yürekli insanların arasında olmaktan onur duyuyorum,kaleminize sağlık,hayat maratonunda başarılar....üstad
Merhaba Yüreğinize sağlık İstanbul'da akraba ziyareti için araba ya da otobüsler içinde oradan oraya koşuşturmalarımızın dışında şöyle alabildiğine kaybolmadım istanbul'da yürümedim çok fazla..Boğazda diğer güzel yerlerde belki bir uğramışlığım var. Işıkları heyecanlandırır beni İstanbul'un sanki de ışık görmemişim gibi. Belki de her kötülük güzellikle bu kadar iç içe karıştığı şehir olduğundan bilmiyorum. Orada yaşanan hayatlar ilgimi çekmiştir hep. Hikayeniz akıcıydı bir de memeleketim Sinop'umun da ismi geçti her ne kadar geçiş sebebi Meşhur Sinop ceva evi olsada..Tebrik ederim güzeldi. Saygılarımla..
İstanbul, ona olan alışkanlığın bir türlü giderilemeyeceği bir hastalık galiba... Hele ki Eski Yarımada'nın o bin yıllık atmosferi. Gezmenizi ısrarla tavsiye ederim.
Hikaye diliniz çok akıcı ve güzeldi.Çok da etkilendim bu hikayeden, bir sebebi anlatım uslupunuz ise diğer sebebi de İstanbul. Hatıraları canlandıran hem acı hem tatlı geçen yaşantıları bir film gibi izleten, okuru hikayesinin içine alan değerli kaleminizi içtenlikle kutlarım. Demek ki hayatın cilvelerini bi hakkın yaşayan renkli hayatları olanlar ya şair ya da yazar oluyorlar. Tebrikler kutluyorum sevgiyle...
Ne kadar güzel anlatmışsınız bu hikayeyi. İstanbul nasıl bir şehirdir böyle? Ne aileler, ne hikayeler barındırır içinde. Kimi mutsuz başlayıp mutlu sonla biterken, kimileri de mutlu başlayıp, acılarla son bulan...
Siz de bu hikayeyi gayet güzel ele almışsınız. Zevkle okudum.
Valla, düşündürücü bir hikaye. Yorucu bir hayat, başa konan devlet kuşu. Ah ulan ah!... Bu meşhur kuşu bir biz bulamadık dünyada. Eşşek gibi çalışıp duruyoruz bunca senedir, yine de bir baltaya sap olamıyoruz. Şans bize de bir bukle gülseydi de, bir dükkancık miras kalsaydı ne olurdu sanki?
İlgi ile okuduğum bir hikaye oldu. İstanbul'da yedi sene kadar yaşamışlığım vardır. Hep Anadolu yakasında kaldım işim gereği. Karşıyı çok sevmedim nedense. Sıkışıklığından mıdır, nedir? Genelin aksine, çok sevmem İstanbul'u. Korkutuyor bu güzel şehir beni. Ankara'yı tercih ederim. İstanbul'da doğmak, büyümek, yerlisi olmak başka bir güzellik olmalı.
Güzel bir hikaye idi gerçekten. Çok da hoş sunulmuş.
her ne kadar sürekli kalbi yorsa da insanı hisler kurtarıyor. empati yapmak insandan başka bir canavara dönüşmeme sigortası gibi kullanılmayı istiyor. bunu başarabilenler iyi veya kötü, mutlu ya da mutsuz ama insan kalabiliyor. burada insan kelimesini olumlu anlamda kullanıyorum. raskolnikov onu tekrar buluncaya kadar büyük kayıplar yaşamıştı. yazınızı beğenerek okudum. tebrik ederim.
Ne tuhaf, geçenlerde düşündüm de, kocaman İstanbul dedim kendi kendime...
Her yere çiçek ekmişler göz boyamak için. Sonra, ya sonra bir bakıyorsun eski bir araba geliyor, taa Nuh Devrinden kalma, bir ses ki bir ses, bir adam iniyor içinden garibim o sıcakta üstünde muşamba giysi. Çiçek ekin diyenler belki o an kim bilir nerelerde tatil yapmakta?...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.