13
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1529
Okunma
"Acı çeken haykırır, utanan susar"
Bunun için suskunluğun! Söyleyecek sözün yok, çünkü verdiğin acıdan utanıyorsun. Ama ben haykırmaya devam ediyorum: yazıyorum.
Ama birgün yazmayacağım. Acı kaybedecek beni. Eritecek... Kendine çöken bir yıldızın yok oluşu gibi, yutarak beni yok edecek. Susacagım.
Artık acı çekmediğimden değil, ortada ben diye bir şey kalmadığından.
Susuyorsun.
Beni bu acıya, acıdan kurtaracağına inancıma, bekleyişe ve sana hapsettiğini biliyorsun.
"İmkansız!" diyorsun.
Ama biliyorum
Aşkın imkansızı istemek olduğunu bildiğini biliyorum. Acı çekmekten korkuyorsun.Ya acı çektirmek....!
Sen aşkın herşey tükendiğinde kendini tüketeceğini de biliyorsun. Belki de aşkın yerini sevgiye bırakabileceğini. O yüzden sevginin gönüllü tutsaklıklığına varmadan vazgeçiyorsun!
Bir kitapta şöyle yazıyordu: " sevgisi geçici değil, kalıcı insan vazgeçmeyi, unutmayı bilmeyen insandır." Sona erdiremeden, erdiremediğin için vazgeçtiğin aşklarla dolu hayatın. Yüreğinle istiyor, aklınla sınır koyuyorsun. Ve aklın sandığın şey, senin korkaklığın!
Oysa sevmek sona varmak değil ki! Doyumsuz ve sonsuz bir yolculuk. Ve sen içinde boğulacağın kadar yararsız bir sessizliğin içindesin.
İtiraf et, benim seni bu kadar seveCeğim hiç akına gelmedi. Değil mi?
Ben burdayım: haykırışın içinde.