- 2646 Okunma
- 11 Yorum
- 3 Beğeni
Kızıma...
Merhaba kızım.
Bu gün beş Eylül.
Hazan mevsiminin mahzun ayı Eylül’ün beşinci günü bu gün.
Hüzünlerin, buruk sevgilerin, şarkıların, şiirlerin ayı Eylül’ün beşinci günü...
Dallardaki yeşilin usuldan usula sarıya, gökyüzündeki engin maviliğin sevimsiz bir griye dönüştüğü;
kuzey rüzgarlarının daha sert eser, sahillerde dalgaların daha öfkeli gezinir olduğu zaman dilimleri...
Evinde yiyecek çorbası, içecek suyu, ısınacak odunu olmayanlar; çoluk çocuğunun sırtına giyinecek urba alamayanlar; doktora, ilaca verecek parası bulunmayanlar; velhasıl-ı kelam yoksul insanlarımız için kara günlerin başladığı; zamanın yüzünü güze çevirdiği ay işte, Eylül...
Genellikle gariban halkın kapısını çaldığı Göztepe Sigorta Hastanesinin silueti, gündüz yaşana canlılığın ve renkliliğin tam aksine, zamanın bile uyku yolu gözlediği bu ilerlemiş saatte, siyahın en koyu ve en sevimsiz kostümüne bürünmüş, gecenin sevimsiz sessizliğinin gölgesinde, korku duygusu ile flörte çıkmış gibiydi.
Şirketin emaneti olan 1979 model steyşın Renault 12’nin arka koltuğuna büzüşmüş, aheste aheste çiseleyen yağmurun metal zemini yalayan damlalarının çıkardığı ritmik sesin ahengine kendimi kaptırmış, uykunun dayanılmaz hazzına tam teslim olmak üzereydim ki; çam yarması, somurtkan yüzlü hemşirenin, mübalağasız sekiz şiddetindeki deprem etkisinde aracı sarsması ile irkilmiştim. Gayet sakin bir sesle,’Kalk hadi, eşin doğum yaptı, gözün aydın.’ demişti. Bu durumlara çok alışık olmalı ki, sersem sersem kendine bakışıma çok şaşırmamış, gayri ihtiyari omzumdan tutup hafifçe sarsmış, kendime gelmemi sağlamıştı. Sonuçta, bu küçük vatandaşlık hizmeti karşısında hak ettiği ve almayı beklediği bir bahşişi mevcuttu onun. Vazifesini, beklenen ve umulan sona erişinceye kadar layığı ile icra etmeliydi.
Gerçekten şaşırmıştım. Henüz iki saat bile geçmemişti hastaneye geleli ve ilk kontroller, ertesi gün öğleden sonrasını gösteriyordu doğum zamanı için. Nereden bilebilirdik benim tombiş kızımın dünyaya gelmek için bu kadar acele ettiğini?
Ne yalan söyleyeyim, ablan hayatımıza dahil olduğunda, erkek olmadığı için bozulmuştum biraz. Çünkü, o zamanlar bilmiyordum babalık duygusunun nasıl bir şey olduğunu. Evlat sevgisini tatmamış, onun sıcaklığını kucağımda hissetmemiş, masum bakışlarındaki etkileyici ışığı görmemiştim. Candan doğan canın, nasıl bir şey olduğunu bilemiyordum.
Senin doğumun, kazasız-belasız, sapa sağlam dünyaya merhaba diyişin, ne büyük bir sevinç esintisi yaratmıştı ruhumda. Ne çok mutlu olmuştum.
O gece, beş eylül 03.00 sularında, hayatımıza bam başka bir renk, bam başka bir ahenk getirdin kızım. Senin sayende ailemizin lugatından hiç silinmedi mutluluk kelimesi. Varlığınla, duruşunla, insanlara yaklaşımınla, hayatı hep müspet seyredişinle, hepimize örnek ve öncü oldun. Kurduğun her cümlenin finalini, inanılmaz bir Tanrı vergisi olan tebessümlerin ile tamamladın. Gencecik yaşına, kısacık hayat tecrübene rağmen, hep yol gösterenimiz, ümit verenimiz, sabır dileyenimiz oldun. Küçüğümüzdün ama, aslında evimizin en yüce gönüllü olanıydın.
Kızım benim...
Sana ne yazacağımı bilemiyorum? Duygularımı nasıl dile getireceğimi de?
Biliyorum ki; ne yazsam, ne anlatsam, nasıl cümleler kurarsam kurayım, yüreğimdeki sevgini tarif etmeyi, varlığında barındırdığın güzellikleri anlatmayı beceremeyeceğim yavrum. Bir baba, bir evladı nasıl anlatabilir, yüreğindeki sıcaklığı nasıl başkaları ile paylaşabilir ki? O kadar özel, o kadar güzel, o kadar erişilmezdir işte bu sevgi.
Bu gün beş Eylül...
Gönlümüze sevdanı düşürdüğün gün...
Hayatımıza güzellikler taşıdığın...
Mutluluğumuzu baki kıldığın gündür bu gün.
Ve kızım,
her beş Eylül’de olduğu gibi, senden uzak kalmanın sevimsiz rastlantı ve realitesini yaşıyorum yine buralarda. Bu sevinçli günde yanınızda olamamanın, gözlerinize ta derinlerinde gezinen baba sevgisinin parıltılarını toplayamamanın, saçlarınızı okşayıp koklayamamanın burukluğu ile dolu içim.
Kader diyorum; bu uzak diyarların soğuk iklimlerinde, zalim yalnızlığın üşüttüğü yorgun yüreğimi, varlığınızın getirdiği ölümsüz evlat sevgisinin ateşi ile ısıtıyorum.
Kızım benim...
Güzelim...
İyi ki doğdun; iyi ki Allah, alnımıza evlat diye yazmış seni.
Doğum günün kutlu olsun.
Bir tutam hayat-05.09.2014-Azerbaycan
YORUMLAR
Dostum
bugün de (17 eylül) küçük kızımın doğum günü. İnan bir şeyler yazmak istedim, başaramadım. Ben başaramadım. şans eseri senin sayfana geldim.
ve dedim nice yıllara
inşallah bundan sonra kızının doğum günlerinde yanında olursun.
Bir tutam hayat
Güzel yavrunun doğum gününü candan kutluyorum.
kızınız ve bütün çocuklar mutlu olsun, her kız çocuğuna Allah özellikle sizin gibi bir baba versin diyorum. bu kadar etkilyici, duygusal ve içten cümleleri bir babadan dinlemek az bulunan bir maharete şahit olmaktır. allah vergisi his yapınız ve usta kaleminiz için tebrik ederim.
Ne şanslı bir kızınız var böyle bir babası olduğu için.
Çok ama çok içten bir yazıydı.
Okurken gözlerim doldu,kendimi tutamadım.
Rabb'im sizin gibi gönlü zengin babalara uzun ömür versin,
başımızdan eksik etmesin.
Kızınızın doğum günü de kutlu olsun bu arada, nice seneleri görür inşallah.
Yüreğinize,gönlünüze sağlık...
Çok güzeldi.
nice mutlu yıllara öncelikle ve uzun, sağlıklı bir ömür nasip etsin Allah ailesi ve tüm sevdikleriyle birlikte.
İçtenlikle yazılmış, sevgi dolu satırlar bence çok anlamlı da bir doğum günü hediyesi.
Allah ayırmasın.
yürek sesiniz yalın ve naif bir anlatımla dile gelmiş işte paylaşmanın güzelliği de burada.
selamlarımla...