- 1710 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
kendimle yüzleşmelerim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bismihi Teala...
"İçimde yiten ya/saklı vefam,
Kırıp tüm zincirlerini, ara bul bendeki kendini!"
Kalbimde bilip kendime seçtim seni önce. Seni kalbimden geçtim sonra. Çiğnendim zalimce kendime,kendi iç yollarımda.
Yolsuzluğumu yol bilip, yolsuzların yoluna düştüm yine. Esirdim Nefsime...
Hükümsüz yürüyen bu hürriyetsiz sefaletin pençesindeydim ve sen bildin beni yalnızca.
Bildim bu gerçeği her dem. Ancak, çevirdim başımı ve daldım gürbüz günahlarıma yeniden bir daha !...
Esirdim yanılgılarıma ve yanlışlarıma. Farkındalığın ahmaklığı içinde, ben bir avare, bir başı kara oldum daima.
Eridim kalbime hükmeden mevsimsiz gözlerimde! Esirdim mihrabımda inleyen umarsız, günü gün eden malayani keyfimde.
’Kendi kendine çırpınan can kırıklarımın ağır yaralı sızlanışlarına döndüm arkamı ve sağırdım bana her seslenişine senin.
Duydum seni lakin, sana gelmedim işte. Bir adım attım yoluna doğru, ikincide vazgeçip, yolumu kaybettim yine.
Her gün yeni bir can bağışladım bu sürgünüme.
Bir sürgündü dünya Âdem’den beri gelen ve sonu kıyamete değin uzanan.
Bu yalan içinde sefildi insan ve hep kendinde aldanan.
En çok kendimden geçtim ve en çok sende kendimi içtim. Pembe renkli düşlerimde tanıdım yaşamın zul yüzünü, tanıdıkça ihanet etmenin o perişan vasfını...
Anladım;O nisyan beldesinin başkentidir benim bu naçar bedenim! Haydi, şimdi beni ’vav’ın kalbinde asın!
Yamalı bir gecenin kirpiğinde ölüyor mecalim. Ah! Ruhumu o beyaz karanlığın kabrine gömün,gömün ruhumu şimdi,beni bugün gömün.
En çok geleceği belirsiz olan ölüm gününü g/özledim. Her düştüğümde geleceğin günü özledim. ve yeniden kaldır beni diye bekledim. Nefesimin dizlerindeki gayret her kırıldığında, yıkıldı üstüme kalbimin mavi gökleri.. Ölmeliydim sen de beni. Bilmeliydin sen de bunu. Ölümüne ömür bağışladığım ey sevda, aç sadrımda ki bu kilidi ve duyur bana ruh efşan merhametini.
Güneşe uyandığım sabahlarda içimi kandıran soğuk bir sevgi tuttum parmaklarımla. Sevdikçe daha çok üşüdüm ruhumda... Aşk diye kandım yanılgılarıma... Daldım harlı yaşamın ikiyüzlü seyrine, aldandım yaşamışlığıma, andıkça yandım yeniden, yandıkça adandım nafile.
Gözyaşı ve ateş uslanmaz derin bir çile oldu avuçlarımda. Azap kokan bir aşkın tadı sinemin gamzesinde arsızca demlendi. Kalbimin çatısı delikti, içime sızan o küflü ışık aklımı delirtti. Solgun yüzlü bir bahar günü, kirpiklerimde kurudu ömrüm... Yıldızlar sayısınca parçalara bölündüm. Boşluğa fırlayan çığlıklarımla tenhalara savruldum. Ellerimi uzattığım göklerden toprağın dudağına atılıp,tekrar tekrar gerçeğe gömüldüm. Alnım değince o lalezar sırrın kuşatan kudretine, Yunus gibi dirildim kulluğumun aczi fakr secdesinde.
Kuşlar uçurdum bir sabah vakti kalbimin penceresinden. Azad edilmemiş aşka inat, tutundum Anka’nın gelincik toplayan buz tutmuş ellerinden. Özgürlüğe çırpındı umudum, küllerimi mevsimlere savurdum. Koştukça karanlıkta senin ardından, çatlayacaktı aşkın ömrü bu çılgın deli sevinçten...
Acıyı diktim ruhuma bir katre ah ile. Eskittiğim hırkamın iç ceplerinde uyuyan bir dua niyetine.
Kirli akan nehirlerin geceye bakan yıldız rengi ıslak gözlerinde içtim özlemini. Akıntısına bıraktım sonra, seyrinde ırmaklar doğuran reyyan bakışlı bu lal gözlerimi. Kana kana can bağışladım yıldızlara… O’nun parmağında yarılan aya, sayısızca can feda! Yüzümün taraçasına vuran peygamber sabrı duaları çöl ahusu gözlerime bağladım sonra... G/öl gecelerinde bıçak sırtı sancılar vurdu yüzüme, rüzgârlar okşayıp saçlarımı, tekliğine eğdi boynumu yine.
Göl ve çöl oldum.
Nar ve nur oldum.
Aşk ve bir ömürdüm.
"Ben" dedim sana geldim, biz diye karşılandım kapında. Ayaklarım yalın ve başım ağrılı bir düğün gecesinden kalma. Yorgunum şahım, aşkına al beni,beni şefkat ile sarmala. Aklımın un ufak olmuş şehirlerinde köşe bucak sığındığım bir meczuptu varlığım. Ben hep yok olma kaygısının varlığa ayan yüzünde seni buldum. Yokluktan varlığa bir adım atıp, varlıktan yokluğa hiç adım saydım.
Çocukluğumun günahsız temiz ellerini uzatıyorum yamalı günahlarımın kirli yüzlü mor kefenine. Nehirler boyu peygamber duası taşıyor/um umut diye heybemde. Alnımın kesiklerinde aşk bin parça ey!
ve yol velûr bir döşek bana bu gece. Secdemin taraçası çılgınca ağlarken benim bu garip, bu zavallı ahıma, bir tutam dua sun ne olur inleyen âgâhıma.
Yağdır Yâ hû ! Şefkatin üzerime.
’Yâ hû!”, dedim içimden seçtim.
’Yâ hû”, dedim kendimden geçtim.
’Hû!”,dedim denizler içtim.
’Hû”, y/andım.
Kendimden sana geldim kabul et beni.
Yoksa ölümde söneceğim sevgili.
Üşüyen ellerimde bir gelincik dansı
Ve karanlıklarıma çarpan
Bağışlan(a)ma/ma ko(r)kusu...