ŞİİRE İLİŞKİN 1
ŞİİRE İLİŞKİN 1
Yüzyıllardır şiirin ne olduğu, nasıl olması gerektiği konusunda değişik bakış açılarıyla değerlendirilen tanımlarını duymuş, okumuş ve şahit olmuşuzdur. Bütün tanımlar, kendilerince şiirin benimsedikleri bir yönünü üstün tutarak onu ön plana çıkartarak tek bir anlam verme gayretinde olmuşlardır.
Şiir neydi gerçekten ? Hislendiğimizde kalemi elimize alıp alt alta yazdığımız cümleler topluluğu muydu ? Ya da bir şeye kafa yorduğumuzda çıkardığımız sonuç raporu muydu ?
Bir devrimciyse şiiri yazan, proleter bakışla yazılmalıdır şiir. İdeoljoik amaçlar güdülüyor ise siyasi şiir oluveriyor ismi.
Ama bakıyorsunuz bir başka şairimiz Mehmet Çınarlı, “ Şair, en adisinden en kutsalına kadar hiçbir düşünce veya inancın maşası, propaganda aleti olmamalıdır. Bununla şair fikirsiz ve inançsız olmalıdır demek istemediğimi açıklamaya gerek yok. Elbette, şairin deb ağlandığı fikirler ve inançlar olacak, bu fikirler ve inançlar ister istemez eserlerine aksedecektir. Fakat sanatçı şu veya bu düşüncenin savunmasını yapmak için değil, güzeli yakalamak, bir sanat eseri ortaya getirmek için yola çıkmalıdır diyecektir.
, Gerçeği arayanın hem realist dokunuşu hem de gerçeküstü dokuşunu olur bazen onun adı, daha neler olmamış ki : Şiiri tanımlarken kimi anlamı ön plana çıkarmış kimi anlamı ötelemiş kimi hissettirmeye, sese, ahenge ve ritme önem vermiştir.
Edebiyatımız en önemli kilometre taşlarından biri olan Ahmet Haşim, Bir Günün Sonunda Arzu şiirinin edebiyat çevrelerince muğlak ve manadan yoksun bulunması yönünde eleştirilmesinden sonra yazmış olduğu Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar makalesinde “ Halbuki şair ne bir hakikat habercisi, ne bir belâgatli insan, ne de bir vâzı-ı kanundur. Şairin lisanı "nesir" gibi anlaşılmak için değil fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, mûsikî ile söz arasında, sözden ziyade mûsikîye yakın mutavassıt bir lisandır. “ diyerek şiir poetikasının da alt zeminde nitelikli bir şekilde açıklamasını yapmıştır.
“ İstiklal Marşı’ nın şiir olmak üzere bir kıymeti yoktur. Ancak Tarihi bir değeri vardır “
Diyen bu değerli marşımızın sözlerini aruz vezniyle yazan Mehmet Akif Ersoy ‘ un sizce şiir hakkındaki has düşüncesi ne olabilirdi ki ?
Yoksa ; “ Her şey şiir olamaz, ama şiir her şey olabilir “ diyen Cemal Süreya gibi her şey miydi şiir?
Evet bence de şiir her şeyin kimliğine bürünebilir nitelikte olan en büyük yazın türüdür. Hatta ve hatta diyebilirim ki doğayı ve hayatı kapsayan şiir, dilin beynidir.
Asıl bahsetmek istediğimiz bizim asırlardır yapılan bütün tanımlarını burada paylaşmak değil, bu konuda son olarak M.C.Anday’ ın şiir konusunda ‘ Tanım akıl işidir, Şiir ise akıl dışıdır ‘ sözünü hatırlatarak noktayı koymak istiyoruz.
Yazımızın asıl temasını, şiiri meydana getiren materyalleri incelemek, Yani bir şiiri okur gözünde estetik, anlaşılır, güzel, çekici kılan niteliklerin neler olabileceği konusunda açılımlar sağlamak, usta şairlerin dizelerinden örnekler vererek şiirlerinde kullanmış oldukları sanatsal ve dilsel tasarımları, kurartıları, anlamsal göstergelerin altını çizebilmek. Bu amaçla yıllardır tanımlamaya çalışılan şiirin eserler bazında, örneklerle ne anlama gelmiş olabileceğine ilişkin yaklaşımlarda bulunmak.
Biliyoruz ki genelde yapılan şiir incelemeleri geniş kapsamlı olarak, şairinden şiire yönelimli olarak yapılmakta.Son ve modern incelemelerde artık bu bir nebze kırılmıştır.Artık şairden şiire doğru değil, şiirde baskın bir tekniksel detayın şiir üzerinde detaylı bir şekilde incelenmesi yönüne kaymış olduğu görülmektedir.
Şiirin anlamsal düzlemde daha iyi anlaşılması için, şairin yaşadığı dönem, siyasi şartları, ekonomisi, sosyal ve kültürel değerler, dünyaya bakışı gibi faktörler göz önünde bulundurularak değerlendirilmekte. Elbette böylesi bir bakış açısının şüphe götürmezliğinden söz etmek yanlış olur.Nitekim o şartları ne kadar kaynaklardan biliyor isek de yine de aynı dönem koşullarına uygun olarak hissedişi ve duyumsayışı tam idrak edemeyiz.
Bizce şiirin incelenmesi gereken yönü öncelikle dildir.Dil de ne kadar değişimlere uğramış, dönemine yabancı kalabilecek yönleri bulunabilecek olsa da yine de diğer hususla mukayese edildiğinden kökten bir değişimin olamayacağı göz önünde bulundurularak en sağlıklı ve sağlam zemin olarak düşünülmektedir.
Bir şiirde, şairin eserinde uygulamış olduğu dilsel nitelikleri ve değersel ölçüleri öncesinde şiirin anlamsal bazından sonrasında ise servis ediliş yönünden ele almak en makul olan gibi gelmektedir.
Şiirin anlamsal bazını, yani iç yüzeydeki özü neler oluşturur diye düşündüğümüzde
Eserde şairin ele aldığı olaylar, düşünceler, ifade etmek istediği, vurgulamak ve altını çizmek istediği duygu ve heyecanlar, coşkular tespit edilmesi ilk etap da bize yönlendirici olacaktır.
Sonrası dış yüzey, şairin eserinde tespit edilmiş olan bu öz ve ya yan özleri eserinde hangi biçimsel kurallar çerçevesine yedirip, yoğurup okuruna sunmuş olduğu konusu gelmektedir.
Şiirin, dış çerçeveden okuruna sunulduğu biçemsel değerlerin neler olabileceği konusuna gelmek gerekirse, direkt olarak İmge konusuna değinmekte fayda var.Çünkü biliyoruz ki imgesiz bir şiir çoğu yönden kusurlu bir şiir olabileceği gibi modern şiir anlayışımızı da ket vuran bir yapısallığın içinde kalmış demektir.
İmgenin tanımı TDK sözlüğünde : “Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya olarak verilmiş.
“ Ağrının en ıslak çizgilerinde
Gözlerimde bir bulut düğümü”
Diyerek sancıyı somutlama yoluyla, özde duyumsananın anlatımdaki etkisi olarak kullanan M.Sami Aşar ‘ ın dizelerinde acının bir şekle, bir biçime ama öyle alalede değil kullanılan objenin genetiğine uygun bir tasarımla imgeye uyarlandığını görmekteyiz. Nihayetinde bulut da içinde yağmur taşır.Ve yağdığı yeri ıslatır.
“ Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner “ diyen İlhan Berk,
Sevgilinin düşünüldüğü anda onun hakkında duyumsanan ve hissedilen içsel duyuyu öylesine canlı, kanlı ve gerçek bir imgeyle ifade ettiğine tanık oluruz.
“ Bedevi “ şiirinde Edip Cansever’ i
“ Gözlerimin ıssız, donuk, kahverengi kentinde
“ Geçiyor ak boyunlu develer, yorgun sürücüleri “ derken gözün içinden, dünyaya baktığı bakan iç gözünün neler gördüğünü anlatır.
Yine, Necatigil’ i
O çok sevdiğim dizelerinde bulunduğu ortamdan mutsuz olmayı , hasreti, aşık iki insanın evlenmiş olsa bile başkalarıyla birbirlerine olan özlemini öylesine etkili bir şekilde anlatmıştır ki.
“Gözlerinde eski yalnızlık ayları
Ağlar aynı yastıkta
İki kişi ayrı ayrı “ diyecektir.
Yine, Cemal Süreya
“ Yüzüne sürgün olduğum kadın “ derken sürgünlüğü istemeden zorunlu olarak bırakılan yer olarak değil, vazgeçemez konumda olmak şeklinde kullanarak bir kadına duyduğu aşkın gücünü kuvvetli bir şekilde ifade ettiğine tanık oluruz.
Şiirde kullanılan imgeler, şairin hayal gücüyle, düş zenginliğiyle beslediği anlam özünü daha kuvvetli, vermeye yararlar.Bu imgelerin bir şiirin bütününde birbiriyle bağıntılı olarak ilerlemesi bence imgenin düzgün, ayakları yere sağlam bir kimlik kazanmasına neden olur.
Bir de imgeler hakkında söyleyeceğim mesela, şiirin teması bahar ise, baharı çağrıştıran kelimelerle yapılan imgelerin uygun düşeceğini düşünüyorum.Nedir, çiçekler, kelebekler, bahar, mavi, nehirler, ırmak, yeşil, gibi.
Yine şairler, bir şiirde etkili anlatım aracı olarak sadece imgelerden, içten anlatımdan yararlanmazlar. Kendilerince mevcut dil üzerinde oynadıkları oyunlarla, deformasyonlarla da bunu desteklerler.
“ gözleri göz değil gözistan” Cemal Süreya
Normal koşullarda biliriz ki “istan” eki bir ülke sonuna eklenmeli olarak kullanılır.Şair burada sevgilinin en beğendiği vücudunun parçası olan göz’ üne eklemleyerek güçlü, farklı ve özgün bir anlatım oluşturmuştur.
Şair aynı zamanda yeni kelimelere diline kazandırandır demekten kendimi alamadım.
Aynı şairimizin “Üvercinka” sı da aynı niteliğe haizdir.
Aynı etki ve duyuşa
Attilâ İlhan’ ın
“ Fatih’ te yoksul bir gramofon çalıyor
“Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor “ dizelerinde de ulaşıyoruz.
Yine, imgelerde çok farklı kompozisyonlar uygulanabilmektedir. Deformasyonlu anlatım tekniğinin şairlerin başvurduğu yollardan olduğunu görmekteyiz.
“Bir yanda Sirkeci’ nin tren dolu kadınları
Âdettir sade ağızlarını öptürürler “
Burada “ tren dolu kadınlar” normalde kadın dolu trenler anlatılmak, söylenmek istenmiştir.Bir değiştirime gitmiştir şair.Farklı söylemle aynı anlamı okuruna vermeyi başarmıştır. Yine ilk okuduğumuzda öyle de abartılı bir şaşkınlık içinde olmuyoruz neden çünkü şair tren dolu kadınlardan sonra kadınlara mahsus bir özelliği ardı sıra verdiğinden üstteki değiştirim ve deformasyon gölgeli, yarı alacalı bir şekilde kalmayı başarıyor.Buda bahsi geçen dizenin farklı bir söylemle, duyumla okuruna ulaşırken bir yandan da anlamsal olarak da bütünselliğini ve olgunluğunu korumasına neden olmuş.
İmgeler üzerine değişik tasartı ve kurumların neden, niçin nasıllığı yönünde büyüteç altına alınarak, irdelenmesine yine şiiri meydana getiren diğer öğelerin, benzetmelerin farklılıkları ve benzer yönleri, şiirin ana şah damarı olan dilin sözcük yapıları ve anlatım teknikleri yönünde uygulanmış olan çeşitliliğinin irdeleneceği yazımıza devam edilecektir.
Ş.AY
YORUMLAR
Şiir hakkında çok yazılar yazıldı.Herkes kendine göre tarif etti.İdeolojik kavramlarla da şiir ele alındı.
Tabii ki ben de şiiri kendime göre tanımlayacağım.Şiir normal nesirle anlatılamayan duyguları kısa ve özlü şiirle anlatabilmektir.İmge,benzetmeler kelime oyunları burada duyguları anlatmada yardımcı elemanlardır.Ben eleştirmen değilim fakat Türkiye'de şiiri çok yanlış ele alıyorlar.Benim bildiğim kadarı ile birinci yeni,ikinci yeni,garip akımı gibi edebiyat terimleri sadece Türkiye'de var.Çok az edebi eser verilmesine rağmen bu kadar tanım nereden geliyor?
Bizim buradaki Edebiyat Defteri'ne de değinmek isterim.Biliyorsunuz şiirlerimiz değerlendiriliyor ve beğenilenler uğur böceği veriliyor.Fakat neye göre?Tahminimce imge yükü fazla ikinci yeniciler ağırlıklı bir değerlendirme söz konusu.Bir de ne kadar anlaşılmaz Arapça,Farsça hatta Fransızca kelime ağırlıklı şiirler yazarsan imge diye değerlendiriliyor.Zaten önceleri çok sinirleniyordum.Ama artık anlamamalarına verdim.Öyle şiirler günün şiiri seçildi ki,protestolar sonucu kaldırıldı...
Bir de benim çok beğendiğim hatta şair arkadaşlarca da takdir edilen şiirlerim var. Bu site de uğur böceği
bile alamadı.Beğenmediğim ama günün şiiri seçilmiş şiirlerim de var.
Umarım duygularımı anlatabilmişimdir.Amacım kimseleri kırmak değil kendimce bir iki kelam etmektir.Sevgiyle kal.Şiir ola...
Şükran AY
Merhaba Sinan Bey, Öncelikle hoşgelmişsiniz. Nacizane yazıma yapmış olduğunuz değerlendirme için teşekkür ederim.
Yazının içeriğinde seçki sistemine yönelik eleştirileriniz yönetimi bağladığı için bir şey diyemiyorum. Bu konudaki şikayetleri yönetime bizzat bildirmemiz gerekir.Onların da bir şekilde çözüm bulabileceğine dair inancım tamdır. Gerçi şu da var, bakın günde yüzlerce şiir asılıyor kim nasıl yapıyor, kıstasları nedir ? ne değildir bilemiyorum ama zor bir olduğu muhakkaktır.
Diğer değindiğniz hususlarda ise, Türk edebiyatının geliştiği dönemlere, yapılan atımlara, değişimlere yönelik bir takım akımlar ve poetik yaklaşımlar geliştirilmiş.
Elbette bu akımlar başka ülkelerde bilinmez. Çünkü bunlar kendi içimizde, kendi gelişimimizle alakalı .Batıdan, doğudan esinlenmelerle, kapsamlı olan kendi klasik edebiyat geçmişimizden de yararlanarak şair ve yazarlarımız edebiyatımıza bir tuğla da biz koyalım , bir gelişim bir açılım yapalım demişler. Bunların tartışılması, konuşulması edebiyatımız için farklı mecralardan yararlanılması geliştirilmesi ve daha iyiye, daha güzele yol almak için edebiyatımızın dünya edebiyatındaki yerinin sağlamlaştırılması için kesinlikle gereklidir diye düşünüyorum.
Varlığınız değerdi. Teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.
Çok söze hacet yok aslında ne kadar bilimsel tez getirirseniz getirin en masum yazılan iki satırın dünyalar kadar edebiyat içersin o kadar etkisi olmaz bende ..sanırım en saf his kalptekini anlata bilmektir .kısa bir anımı anlatıp çıkacağım ..
21 yaşındaki oğlum 5 '6 yaşlarında idi.günün biride elinde boyama kalemiyle yaptığı resmi uzattı 'bir eşittir işareti ve hemen yanında kocaman bir ünlem işareti vardı ' bu ne dedim ..o sana yazdığım son şiir Anne ' dedi.. ve ben çok duygulandım ..yıllar sonra anladım ki.bizim ayrılmamızı hiç istememişti..bazen çok renkli sözlere gerek yok = ! yete biliyor..
Güzel yazınızı tebrik ederim Sayın Şükran Ay..
şiir hayal edilen ve yaşanmış hayatlardan bize arta kalan sevinç /acı / hüznün /mutluluk / kederi işlediğimiz duygularımızın orta yere saçıldığı bir yazım ifade arenasıdır bu güzel çalışma ver emek için sonsuz teşeküller
saygılar selamlar / şiir / dostlarıma cemal turan
"Bir şiirde, şairin eserinde uygulamış olduğu dilsel nitelikleri ve değersel ölçüleri öncesinde şiirin anlamsal bazından sonrasında ise servis ediliş yönünden ele almak en makul olan gibi gelmektedir."
Şairin insani toplamı ve birikimine dayalı aydın kimliği doğrultusunda yansısı, bir de hayatta oynadığı rol-model sıralamasındaki önem-sonem tecrübi çıkarımları gibi.
Süreya ve Çınarlı iki ilginç örnektir.
Biri Darphane Müdürlüğü, diğeri Anayasa Mahkemesi üyeiliği yapıyor.
Siyasal çıkışlılar, Hisarcılar ve II. Yeniciler akımında şiir yazmışlar.
Yani şudur.. acaba birinci dereceden mesela iktisatçı olan, kaöıncı dereceden şair oluyor mu?
Çok uzun yazmıyorum, anlaşılmaya bağlı gideceğim.
Esenlik.
Göktürkmen tarafından 3/21/2015 8:02:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Göktürkmen
sizi okumak güzeldi
Bana göre şiir
" şair
yaşar yazar
hisseder yazar
kurgular yazar"
"şiir deli saçması" diyen biri bile güzel bir şiir ulaşmışsa kulaklarına gayri ihtiyari dinler etkilenir
şiir bana göre altın gibidir
altın kullanmasını sevmeyen biri altının değerini inkar etmez
şiir yazmasını okumasını sevmeyen biri de şiiri inkar etmez
şiir güzel ve etkili sözdür
kah türkü olur, ağıt olur yakılır
dinlenir
hamuru hep şiirdir
yazan samimiyetle duygularıyla yazmışsa
şiirsellik katmışsa
okuyanda hissetmişse o şiirdir bana göre
şair az deli, çok cesur olmalı
şairlerin ortak bir dili vardır, şiir dili
şairi en iyi şair anlar
anlayamıyorsa eğer
dilleri aynı da olsa lehçeleri farklı demektir
Şiirin bizden çıkan, yani insana dair bir dil örgüsü olduğu muhakkak da, necesini tarif etmenin güçlüğü halen devam ediyor. Ben, beni tatmin eden bir tarife gerçekten ulaşamadım. Söylenenlerin hepsi var, evet,doğru ama yeterli değil. Belki de tek kelimelik bir cevabı olabilir ama bunu bilmiyoruz. Ben ruhumuzun düğümsüz yanından çıkan daha özgür bir şey, diyorum. Sonra diyorum ki; bir ağacı, bitkiyi, hortumla sularsınız, bunun bir sulama olduğunu ve bitkiyi kurumadan koruyacağı muhakkaktır, ama, var olmak sadece ayakta kalmak değil ki. .Bir de yağmurla sulanır her şey..Yağmur tabiata adını sayamıyacağımız kadar çok nimeti ile gelir ve yağmur her zaman sudan çok fazla bir şeydir, şiir de sözden...Şiiri sözden fazla bir şey yapan imgedir, ama, imgeye hayal deyip geçmek ne kadar doğru ve ne kadar doyurucu kuşkuluyum. Hayali olmayan insan yoktur, ama şiiri olmayan insan ne kadar çoktur. Her insanın bir şiir yanı olma inancımı korusam da, iş buraya gelince farklılaşıyor. İmgeyi hayalin dışında başka şeylerle yeniden diriltmeden boşluğu doldurmaya yetmeyecek. Yazınız emekli ve çok güzeldi..Tebrik ve teşekkürler sevgili şair...Konuyu görünce kendimi tutamadım, bir ziyarete gelmiştim oysa...Selam,saygı...
Yazı da örnek seçiminizde ki geniş yelpaze de dikkat çekiyor. Engin kültürünüz insanı umutlandırıyor. Ahmet Haşim'in benim de sevdiğim "Bir Günün Sonunda Arzu" adlı şiirine de değinmişsiniz. Merhum şair ideolojik doğrultunun dışında kalan şiir dünyasıyla büyük bir kıymet kuşkusuz. Ne ki, dil ve anlatım özellikleriyle birlikte pekte bireysel ilginin dışına çıkabildiğini sanmıyorum. Toplum kesimleri genel de daha basit ifadelerden kurulu terennümlere yakınlık duyabiliyor. Yalnız ideolojik kimyası olan şairler müstesna. Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Yahya Kemal gibi isimlerin ardılları oluşuyor. Hani, belirli bir kitle de üstat kimliği kazanabiliyor. Ben kendimi bu tip ögelerle sınırlandıran biri değilim. Ancak ideolojik politik muhitlerin kendi şair profillerini de oluşturduğunu gözlüyorum. Katılaştırmadan, kemikleştirmeden sevip beğeni duymayı kabul ederim. Ancak bir tür dinsel hüviyet vermelere açıkçası taraftar değilim. Sizin yazınızda da bu perspektifi görerek gönül hoşluğuyla bezenen bir istifade sağladığımı söylemeliyim. Saygılarımla...
levent taner tarafından 11/1/2014 2:49:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şükran AY
Merhabalar, Hoş geldiniz gönül ve düşünce güzelliğinizle gönül sayfama.
Yorumunuzda bahsetmiş olduğunuz hususlar yönünden aynı persfektifte durmuş olmayı bilmek çok sevindirdi.
Ahmet Haşim, evet döneminin onca siyasi kargaşasına rağmen hiçbir zaman sanatını bu hazır olgulara kurban vermemiş sanatında özge duruşunu ve duyuşunu kendisine karşı yapılan haksız ve yersiz itirazlara rağmen değiştirmemiş , ne yaptığını bilen ve edebiyatımızın temel kilometre taşlarını döşeyerek bugün bile tüm şiirseverlere eserleriyle önderlik yapma kabiliyetinden taviz vermeyen nadide kişilik.
Diğer yandan evet ideolojiyi sanat malzemesi yapan şairlerimiz de var...Burada konu aslında yüzyıllardır şairlerin savaştığı bir soruya gelip takılıyor.... sanat kendi için midir yoksa toplum için midir ? Farklı duyarlılık ve algıyla biçimlenmiş tercihler neticesinde şairlerimizde kendilerince benimsedikleri doğrularında ilerlemişlerdir.Ben de şahsen salt sanat için varolan bir düşünceyle benimsenmiş ya da salt toplum için yazılmış eserlerdir gibi bir tercihe gidemem... Bugün bir kurtuluş savaşı patlak vermiş olsa...sanatı gerektiğinde toplum yararına da kullanılabilmelidir derim...gerektiğinde ama...
Çoğunluk benimsediğim görüş ise sanatın yani bende ki tek ismi olan şiirin, o ipeği bileyen dil ivmesinde en estetiği , en güzeli sergileyerek ruhlarda ve uslarda unutulmaz izlere vesile olabilecek niteliğidir ...Elbette tartışılır doğruluğu.
Değerli yorumunuz ve varlığınızla onur verdiniz.Nasıl mutlu oldum anlatamam.Çok teşekkür ederim. Şiirin ışıttığı nice güzelliklere hep birlikte inşallah.Selam ve saygılarımla .
CaNMaYBuLL
şiirin ne olabileceğine dair pek bilgisi olmayan çok kişi şiir yazdığını zanneder.şiir üzerine çok öğretici bir yazıydı. yalnız siyah üzerine sarı yazı okunması zor olduğu için bu yazı okunması gerektiği kadar okunmamıştır diye düşünüyorum. tebrik ederim.
yahyaoguz tarafından 9/3/2014 12:41:06 AM zamanında düzenlenmiştir.