AŞK DÜŞTÜR
Arkada Bıraktığın Şeyleri Düşünme!
ONDAN SONRA- Herkesin yaşamak istediği bir kişisel hayatı vardır
ve onu yaşayabilmesi için arkada bıraktığı şeyleri düşünmemesi gerekir.
Bilmelidir ki o birçok şeyi istediği zaman bütün evren ona yardımcı olur.
Herkes yüreğinin sesini dinlemeyi
ve yüreğinin diliyle konuşmasını öğrenmek zorundadır.
Bulduğun ve arkada bıraktığın için seni tedirgin eden aşk önünü kesmesin.
Kişisel hayatını gerçekleştirmeni engellemesin.
Yeter ki bulduğun ve arkada bıraktığın aşk
’saf madde’den yapılmış olsun.
Üzerinden bin yıl geçmiş bile olsa,
orada,
o biçimde,
senin bıraktığın haliyle duruyor olacaktır.
Çürümeden, bozulmadan...
Ve sen, nasılsa günün birinde oraya döneceksin.
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Korkularını,
tedirginliklerini,
kafa karışıklıklarını,
beni seviyorumlarını,
ben onu seviyorumlarını,
onunla yaşayabilir miyimlerini...
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
İhanet senin beklemediğin bir darbedir.
Ama sen, yüreğini tanıyacak olursan, ,
sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır.
Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın
ve onları hesaba katacaksın.
Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.
Bu nedenle, en iyisi onun söylediklerini dinlemek.
Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indiremeyecektir kesinlikle, sana.
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Kendi yolunda yürü.
Başını dik tut.
Kendini yenilmiş hissetme.
Kişisel hayatını yaşa.
Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin.
Bu senin öykün.
sen sadece yaşa.
Yüreğinin sesini dinleyerek,
yüreğinin diliyle konuşarak yaşa!
*
ONDAN SONRA-Yaşam, içinde yeşerttiğin baharlarda yaşanır. Yeşilini kızılla boyarlar bazen, içindeki sevgiyi çürütürler. Yaşam son sözünü o zaman söyler.
Aşk, düştür. Abartılı… Sana ait… Uyuyamadığın, ya da uyanmak istemediğin… Düş kahramanının kimliği önemli değildir. Önemli olan onu senin nasıl gördüğündür. Senin sevgin, senin yüreğinin büyüklüğüyle ölçülür. Sen, sev dedin mi, yürek sever…
Düşten gerçeğe uyanana kadar büyürsün ve karşındakini de büyütürsün. Karşındaki onu ne kadar büyüttüğünü bilmez; öğrenmesi için senin gözünden kendini görmelidir. Yani, gerçeğinden bağımsız bir sevgidir her zaman yaşadığın. Hiçbir şarkı ‘sizin’ değil, ‘senin’dir. Aslında okuduğun hiçbir şiiri o yazmamıştır sana, ama o yazmış gibi okursun, hatta ağlarsın. Hiç bir filme ‘siz’ ağlamazsınız, ‘sen’ ağlarsın. Yani anlayacağın; sen hep kendinle yaşarsın aşkını…
Ve işte en acı an gelir… ’Haydi’ uyanma vakti!’ denilir sana, onca büyüttüğün düşlerini al! Senden birşey bırakma! Zaten yalandı her şey… Sen kendi kendine yaşadın. Karşındaki hiç bildiğin gibi değildi! Bırak sevgiyi, aşkı, biz demedik mi sana:
Bir kaç anlık mutluluktu sana bahşedilen…
Ne sanmıştın?
YORUMLAR
özetle işte bu!
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme! Kendi yolunda yürü.Başını dik tut.Kendini yenilmiş hissetme.
Kişisel hayatını yaşa.Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin. Bu senin öykün, sen sadece yaşa.
Yüreğinin sesini dinleyerek, yüreğinin diliyle konuşarak yaşa!
Keşke herkes başarabilse...
Sevgiler,
Acılar gibi aşkında yalnış yaşanıldığının şiiri olmuş yazı.
o gözümüzde katmerleyip büyüttüğümüz düşlerin sadece bir göz yanılsaması olduğunu görmek ne acı.
oysa o sevgiliyi biz var sanıyorduk.Yokmuş.
tebrikler,
aşka dair güzel bir irdelemeydi.
Düşündük biraz.
evet, evet,
onu biz yarattık..
tebrikler,
selâm ve saygılarımla..
Aşk bir düştü uyanınca biten,acı,buruk,tatlı anılarıyla hayalmiydi,gerçekmiydiyi sorgulatan ama yinede bir yere kadar sınırlayıp bir yerden sonra kontrolü ele alan derdi olmayanın en büyük derdi olan,kadim zamanlardan günümüze işin içinden çıkılamayan o karmakarışık duygu seli.Adem ile Havvayı dünyaya düşürende aşk değilmiydi.Ödülmüydü,cezamıydı değişen belki iç içe geçen bir dilemma kuyusu belkide.Çok şey söylenebilir aşk üzerine ama elimizde kalan hiç şey olabilirmi bittiğinde.Sabah sabah aşk'a adir beyin fırtınasını yaptıran,düşündüren yazınız güzeldi.Saygılar,selamlar.