- 891 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR AŞKIYLA "ÖTEKİ" KİM?
Şiir aşkıyla: “Öteki” Kim?
Merhaba Enheduanna, Sappho, sessiz gemiler yüzdüren Marmara.
Ne demiştin Nilgün“Canım sıkıntı sınır”ında şiirinde. “Olmayan ellerimle bir yok-tanrı’yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını” Ben de, sessizlikte doğmuşum hayatın ellerine.”Eller ki altı bin yıldır aklın esiri… El dediğin Suna, almak içindir sobaya atılan şiirleri…El dediğin eşittir öteki? Açarsak bu cümleyi “Kadınlar; öteki… “Öteki”sözcüğünün Türk Dil Kurumu’nda ifadesi; “dışarıda bırakılan, dahil olmayan” anlamında. Tam bu noktada "Şiir, insan gerçekliğinin gerçek yeridir" diyor, Oruç Aruoba.
Nedir insan gerçekliği?
Hep tartışıla gelmiş şiir-felsefe ilişkisi. Felsefenin çıkış yeri; "insan sevgisi". İnanna, söyle hadi! Enheduanna sevgi diye diye şiire ilk giden kadın değil mi? Evet, diyor Gülten Akın “ içinde dışında yanında değilim/içim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi” Peki, erkek şair denmeyen dünyada, nedir kadın şair ifadesi? Öteki!
Şiir aşkına: “Öteki” Kim? Julia Kristeva feminist söyleminde; “öteki; bütüncül bir kimlik olarak görünen erkek egemen öznenin içerisinde basit bir nesnelliğe indirgenen dişiliğin bir bütün olarak dışlanması anlamındadır”şeklinde tanımlanıyor.Can yakıyor. Leyla ise inadına:“Ay toplayan kızların sesi: Avniye hanım” diyor: “Bak işte çiçek pasajı’nda seni konu ediyorlar/Bütün masalarda sen varsın/Gazeteler radyolar televizyonlar seninle başlıyor güne…” Adına töre diyorlar, töre…Her doksan saniyede bir intihar, her gün iki kadın kurbandır şiddete… Tabutluktan ses veriyor Gökçe: “Ah gidenler gelir mi geri/Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek/Demek/Daha bizim yaşımızda/İnsanlar ölecek.”Ölüm, Woolf, Plath, Marmara için özgürlüktür. Erk’e Başkaldırıdır. “…. Tozanlarım her bir yana dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim.” Diyor, Marmara eksik kalan şiirlerinde. Ah sevgili Yaşar Nezihe…Yaşar Zeliha ismi de yakışmıştı sana. Eşin beğenmemiş de, değiştirmiş adını… Bu da şiddettin görünmez yanı…Görmek için kırmak gerek aklı…Kırılan akıldan yükseliyor Kübra Yüzüncüyıl’ın haykırışı “ Söyleyin Tanrı’ya/ Adem’in kaburga kemiği masalına/Artık kimse inanmıyor.” Çünkü şiir, ötekileştiren değil, eşitleyendir. Çünkü şiir, insandan çıkar… İnsan emeğini önceleyen şiir, görmeyi gerektirir. “Görmek yaratıcılığın başlangıcıdır” diyor Metis Usta. “… Boşuna ne uğraşıyorsun/ yumşatmaya o taş yüreği…” desen de sen, Sappho… “İnce şeyleri anlatmaya /kimsenin vakti olmasa da/ okulların kadın öğretmencikleri/ birikimler ve çizgiler gitgide gitgide/ açmaya ilk yaz çiçekleri.” Diyerek umudu çoğaltan Akın… yeni bir umut sesi Aydan Yalçın:“Biliyorum, yakındır çalması son düdüğünü vapurun/oyun bitti: şah- mat /elim sende uzunum…”diyor.
Benim de elim senin derini yüzenlerde Hypatia. Töre diye seni katledenler de: Güldünya, Hacer, Melisa…
Peki, ya ben kimim? Ben, şiirle uyanan, soluklanan biriyim, hepsi bu… Tıpkı Alvero de Campos’un dediği gibi: “Hiçbir şey değilim, hiçbir şey de olmayacağım. Hiçbir şeyde olmayı istemem. Ancak,dünyanın bütün düşleri var bende…