- 1409 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Sevdama mektup-12
Sevdam,
Sana yazmayalı uzun zaman oldu biliyorum. En son sen yazmıştın o öfkeli mektubunu; Eften püften sebepleri bahane edip bana kırgın olduğunu söylüyordun.
Kendince sıraladığın sebepleri bir bir düşündüm de, beni bunlar için mi kırdın diye şaşırıp kaldım inan!
Ben de sana kırılıp, defterimin arasında kuruttuğum ilk tanışmamızda bana verdiğin gülün yapraklarını tek tek yolsam, olmadı o narin dalını küçük küçük parçalara bölüm yerlere saçsam, olmadı üzerinde tepinsem…
Öfkem geçer mi dersin?
Yoksa ayaklarımın kanadığı ile mi kalırım?
Bu yola çıkarken, zaten bilmiyor muyduk sevda yokuşunun taşlı olduğunu. Bir kanama var ki sevdam, sorma…
Ha öyle kanamış, ha böyle ne fark eder ki…
Yüreğim siğil siğil kanarken ayaklarımın sözü mü olur.
Gereksiz öfkeler, sevgiyi bitirip sevdayı öldürür inan bana!
Oysa sabah zikrine çıkmış serçelerin kanadına bir parça tebessüm takıp yollasan öyle mutlu olacağım ki.
Ben yine de senin tebessümlerini var sayarak içtenlikle cevap veririm, serçelerin zikrine âmin der, selam ve dualar uçururum sana.
Gül’üm de defterimin arasında öylece duruyor korkma!
Kurumuş olsa da rengi ve kokusu ilk günkü gibi, yüreğimdeki sevdan gibi; Dipdiri!
Canım sıkıldığında, yüreğimi karabasanlar bastığında, gökyüzündeki beyaz bulutlara bakıyorum. Bulutlar şekilden şekle girerken, ne yapıp edip sana benzetmeyi başarıyorum. Sokak ortasında çılgınca el sallıyorum sonra.
İnsanlar bana bakıp, “Deli mi ne bu” diyorlar, ama umurumda bile değil!
Sevdanın diğer adı, delilik değil midir zaten…
Kurak bir yaz mevsiminde, tabiat bir damla suya muhtaçken, yüreğinden ırmaklar çağlamaz mı?
Kirli yüzlü bir çocuk, el uzatıp tüm içtenliği ile gülümsemez mi masumca?
Mahallenin sahipsiz, sevgiye muhtaç köpekleri yüreğindeki sevgiden pay almak için usulca yalamaz mı ellerini?
Daha ne istiyorsun be sevdam! Yüreğinde böyle bir sevda varsa dünyanın en mutlu ve bahtiyarı sensin; diyeceğim ama değil…
Benim kadar mutlu olamazsın, çünkü yüreğimde sen varsın…
31.08.2014/Emine UYSAL