Kim Kimsesiz, Kim Sessiz?
Gündüz ve gece bile senede iki kez eşitken, kendimle bir ekinoks dahi kuramadım ben. Ruhum bilinçaltımdaki serzenişleri hep kapalı gişe izlemekle yetindi. Aklım özgün bir senaryo tasarlamak istese de sezon sonu ayrılık yaşamasın diye öteden beri en başa sardım kendimi. Evet, öyle yaptım. Şimdi ister mazur ister mahrum görün beni. Fakat şunu unutmayın; masumum.
Mühim değil! Hani tahmin edersiniz ya; uzak bir şehrin mavisine kapılıp uzaklaşmak istedim. Kendime neden dur diyecektim ki zaten? Bahtımın tahtı yüzünden huzura eremediğimden kaçtım kar yağan semtlerden. Üşüyemezdim, kıyamadım kendime.
Bence en iyisini yaptım kaçarak; geçmişin üzerine dışarıdan kapıyı kilitleyerek. Lakin yanıma sırf geçmişimi anımsayabilmek için o adını unuttuğum iç sesimi de almayı ihmal etmedim. Aklımı kaçırabilseydim elbette iyi olurdu, inanın her seferinde başarısız oldum.
Belki de farklılaşma çabası içerisine girmeye gerek yoktu. Bunların hepsi içimdeki yangına körükle gitmem yüzünden, emin olun. Anlatamadım hatırladıklarımı, unutamayan unutkan oldum. Zamanla siyahı daha çok sevmeye başladım. Çünkü siyah, ruhumun somut haliydi. Göz kapaklarım bebeğinin üstünü örtünce kararmaya başlardı can kuşum ve beynimde hayat vermeyi bekleyen hikâyelerim benden bir adım önde ilerlerdi.
Zaman artık umrum dışı, cümlelerim yarım yamalak da olsa gittikçe yarım kalacağımdan korktuğum için hiçbir şeyi hecelemedim. Kendimi aramaya çıktığımdan bir daha geri dönmedim. Şimdi benden selam olsun gayri ihtiyari baktığım geçmişime ve aralıksız üşüyüp ocağına düştüğüm o kimsesiz ve sessiz kış aylarına…
Emir Yakamoz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.