Karşılıksız Beklentisiz Çıkarsız..
Yakında, bir amaca yönelik olarak farklı yerlerden gelen meslektaş grubuyla bir aradayız..
Tanıdıklarımız var, yeni tanışacaklarımız var..
İçlerinden bir hanımefendiye öncesinden bir aşinalık var..
Ya bir yerden tanıyacağım ya da birisine benzeteceğim ve bu vesile ile somayı düşünüyor ve adım atıyorum..
Yabancı gelmiyorsunuz nereden tanıyorum sizi diyorum..
Anlıyorum ki verilen cevaptan hiç karşılaşmamışız daha önce..
Belki tanırsın, ben falancanın kızıyım..
Babam da bu kurumdan emekli o sebeple benzerlik bulmuş olabilirsin diyor..
Tanımaz olur muyum hiç, çok eskilerden öğrencilik yıllarımdan,yatılı okul hayatımdan beri tanırım diyorum..
Hem kim nasıl bilmez, elbette hatırlarım babanızı diyorum.
Aklımda kalanlar hayal meyal o dönemden yalnız..
Çok uzaktan..
Hiç merhabamız yok..
Adı ve eşkali sadece hafızamda..
Diğer hususiyetlerinden haberimiz yok..
Onlar bizim için gündem dışı..
Çağımız o ilişkileri anlamaya yetmez..
Biz çocuklukla gençlik arasında bir dönemde, Ömer ağabey ise otuz beş yahut kırkında..
…………………………
Yıllar sonra Malatya’ya tayin olup vazifeye başladığımda kurum, emeklilerine bir yemek veriyor ve biz de davet ediliyoruz..
İşte o emeklilerden biri uzun uzun bahsedeceğim Ömer ağabey..
Aradan uzunca bir süre geçmiş ve bu insanlar nihayetinde memuriyet hizmetini tamamlamış ve takavut olma dönemine gelmişler..
Karşılaştırdım zihnimdeki Ömer ağabeyle yemekte karşılaştığım Ömer ağabeyi..
Arasında epeyce bir fark var..
Zil siyah olan saçları bembeyazdı artık..
Sakalı ve bıyıkları epey kırarmıştı..
Eski dirilik gitmiş,vücut biraz boşlamıştı..
Merhaba ettik,kendimizi tanıttık,hal hatır ettik ve öylece kapattık o akşamı..
Uzaktan tanıdığım kişiyi yakından görme fırsatı bulmuştum o yemekte..
………....................
Ömer beyin kızıyım dedi ya hanımefendi, buradan bir çağrışım yaptı..
Zihnimde bir şeyler uçuştu ve belli belirsiz bir şeyler canlandı..
Uçanı,dağılanı,savrulanı toplayıp bir araya getirdim ve net bir şey çıkardım sonunda ve okuyacağınız bu yazı çıktı ortaya..
……………………
Bilinir bu yönü zaten..
Gizlemez saklamaz..
Hep konuşulur da..
Bir Süleyman Demirel aşığı ve hastasıydı kendisi..
Her sözü açışta lafı hayranlık duyduğu Demirel’e getirir ve memlekete ne büyük hizmetleri olduğunu bıkmadan usanmadan anlatırdı..
Bir gün televizyon izliyorum..
Ana haberlerde..
Cumhurbaşkanlığı dönemini tamamlayıp Güniz Sokağa dönmüş ve istirahata çekilmiş Demirel..
Rahatlamış olmalı ki artık bu gibi işlere de zaman ayırıyor..
Sosyal ve kültürel işlere..
Eş dost ziyaretine
Spiker görüntülü haberi getiriyor ekrana..
Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel bu gün sosyal işlere zaman ayırdı, adaşı Süleyman’ı hastanede ziyaret etti diye..
Uzun uzun veriliyor görüntü..
Arabadan inişi, merdivenlerden çıkışı, hastane heyeti tarafından karşılanışı ve bizzat adaşının sünnet sonrası yatırıldığı odaya girişi..
Ziyareti ve Ömer ağabeyle tokalaşıp kucaklaşışı..
Hediyeleri verişi..
Usulden olan altını takışı..
Uzun uzun..
Yorumlanarak..
………………………..
Bir hayranı diye bahsediliyor Ömer ağabeyden..
Açık açık anlatılıyor
Hayranı,vaktiyle dünyaya gelen oğluna Süleyman adını veriyor ve büyüdüğünde sünnet ettiriyor Ankara’da deniliyor..
İşte Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel hafta sonu sünnet olan adaşını ziyarete gitti diye bahsediliyor..
………………………………….
Yakınlığa,dostluğa ve samimiyete bakar mısınız..
Vefaya ve içtenliğe bakar mısınız..
Böylesi pek görülür şey değil..
Beklentisiz,karşılıksız,çıkarsız..
………………………………..
Birden aklıma geldi, sorayım bakayım küçük kardeşi Süleyman’ı dedim..
Yaklaştım yanına hanımefendinin..
Süleyman ne yapıyor dedim,ne işle uğraşıyor;çalışıyor mu,okuyor mu yoksa asker mi?..
Hayretine gitti, nereden bilip tanıyorsun dedi.
Anlattım meseleyi orada..
Okuyor, İstanbul Hukukta öğrenci dedi..
Peki dedim, Ömer ağabey hala görüşüyor mu..
Hiç kesilmedi ilişkileri, görüşürler arar sorarlar birbirini..
İlginç değil mi yakınlığın bu kadarı..
………………………………
Pek rastlanılır şey değil..
Ömrünün neredeyse yarısı devlet yönetmekle geçen insanın bu kadar yakınında olacaksın ama kendin ve yakınların için hiçbir şey istemeyeceksin..
Memuriyetten emekli olmuştu ve zar zor geçinen birisiydi Ömer ağabey ..
Çocuklarını güçlükle okutabilmiş ve onlar da aynı yolun yolcusu olmuşlardı..
İstese neler olmazdı ki bu derece yakınlıktan.
İstense varlığa ve bolluğa doyardı..
İstese devlette bir yer,bir konum edinirdi..
İstese müteahhit de olurdu iş adamı da..
Hanı da olurdu, hamamı da..
Sefaletten kurtulur,torunu toklusu rahat bir ömür sürerdi.
Olmamış işte bunların hiç birisi..
İstememiş anlaşılın hiç bir şey..
Sıradan bir memur emeklisi olabilmiş ancak..
Ne düşünülür?
Yanlış mı yapmış yoksa!
Kemal GÜL
10.07.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.