3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
876
Okunma
"Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır." Albert Einstein
ONDAN SONRA;
Taksim anıtının dibinde, demir parmaklıklara oturuyorum. İstanbul’u yeni öğrenen her yabancı kadar şapşalım. Gün güzel başlamalı benim için, dudağımda gene gülümsemeler belirmeli, kendi özüme dönmeliyim, benliğimi bulmalıyım. Kavuşmalıyım sevdiceğime, gözlerinden gönlüne akmalı, göz yaşlarında boğulmalıyım.
Bakla falına bakayım mı, diye geliyor kadın. Bak, diyorum. Ortalığa saçtığıyla topladığı bir oluyor baklaları. Bakmıyor, vaz geçtim, diyerek.
Gönlü kör olasıca! Kötü bir şey görmüş olmalı. Fallar yalan söylemez.
Ölüm uykusu çok derin. Keşke annemle vedalaşabilseydim.
Ayine davet etti cümle müntehir; sesimin çirkin olduğu gerekçesiyle itibar etmedim. Davete itibar gerekti ya, ben müntehir değildim.
Biber gazı sıkmaları, tazyikli su sıkmaları, dayak atmaları ve tabii ki, öldürmeleri şebeklerin tekâmül etmişine tanınmış haklar. Çocuklar öldürülmediğinde ‘gezi parkları’ güzelleşecek. İçimdeki telaş, ölümlere direnişim. Hani, ölmesin çocuklar, diye...
Günbatımında haylazlığımdan saklanan rengarenk misketlerimle doldurdum kefenimin ceplerini. Çokluk somurtkan çocuklar geldi karşılamağa. Yüzünde gözlerim, kaybolmuş bir çocuğum ağlamakta. Kırkikindi inince karanlığa arınmadan pustular koynumda. Tüm sabiler toza, çamura bulanmış. Üşürler güneşsizlikle. Gerçi şampuanımız da yok. Güzlek damlaları misketlerimi kırdı. Al bedenini git dediler cennete.
"Bedenler için cennete daha var. Çürüyen organlarımı onarmayı beklemeli."
"Onarım yok! Az önce vasiyetnameni buldular cüzdanından. Beyin ölümüm gerçekleştiğinde, vücudumdaki tüm organları, ihtiyaç duyanlar için kullanınız. Bedenimden arta kalanı da, TIP Öğrencileri için kadavra olarak kullanınız. En sonunda da belediyenin görevlendirdiği bir imam ile birkaç işçi, ceset torbasıyla, öylece,baştan savma atıverecek beni ’çaresiz ruhlar mezarlığında’
bir çukura;
bir mezar taşına şunları yazarak:
— kimin nesiydi, kimdi?
ot geldi, ot gibi gitti,
sittiripoktan bir yaşam tüketti,
bir çuval inciri pok etti…─,
diye yazmışsın. Vasiyetnamenin gereği yapılacak."
"İyi ama, şu anda düşünebiliyorum hala, beyin ölümüm gerçekleşmemiş henüz..."
"Gerçekleşecek. Az kaldı..."
"Beni vuran polisi ne yaptılar? Tutukladılar mı?"
"Hayır. Başbakan onu bu günün kahraman ilan etti."
Gazeteler bu olayla ilgili bir şeyler yazdı.
Prof. Dr. Kalayoğlu: "10 bin kişiyi gözlemledim, beyin ölümü gerçekleşen hiç kimse iyileşmedi"
Baba: "Bir insanın tıbben beyni ölüyorsa, yaşaması imkansız. Toplumumuzda organ nakli yetersiz. Bu konuda duyarsızlık var. Oysa bizim milletimiz çok yardımsever. Verdiğimiz kararın meyvesini hemen topladık. Şu anda acı ile sevinci bir arada yaşıyorum. Oğluma Allah’tan rahmet, organlarını alanlara da sağlık diliyorum."
BEN DE ONUN BİR OĞLU OLMAK İSTERİM
.Karaciğer nakli yapılan hastanın oğlu, babasının durumunun 3 aydan beri ağırlaştığını, karnı ve ayaklarının şiştiğini ve artık bir mucize beklediklerini belirterek, şunları söyledi: "Doktorumuz Münci Kalayoğlu, dün gece bize haber verdi. Ben İstanbul’da Çelik Kuvvet polisiyim. Annem babam Ankara’da yaşıyor. Ankara’dan hemen yola çıkıp geldiler. Sabaha karşı da nakil yapıldı. Babam 57 yaşında. Yaşamayı, çocuklarını ve torunlarını çok seviyor. Amca kabul ederse ben de onun bir oğlu olmak isterim." Karaciğer nakli yapılan hastanın oğlu, organları bağışlanan gencin babasının elini öptü ve kendisini de oğlu gibi görmesini istedi.
FLAŞ... FLAŞ.. FLAŞ...
Yandaş olmayan Televizyon ve Gazeteler bu başlıkla, son dakika haberi olarak, verdiler:
"Taksimde vurulan gencin katili, ölen gencin karaciğeri nakledilen hastanın Çevik Kuvvet polisi olan oğlu mu?"
Başbakan: "Nayır, dedi, kahramanlardan katil nolamaz!Talimatı ben verdim...Katil benim...Benim!..."
Ahirette, yanıma yaklaşan meleğe soruyorum: "Öyle mi? Katil, karaciğerlerimin takıldığı adamın oğlu mu?"
Cevap, "evet" oluyor.
İsyan ediyorum/fonda Halil Sezai’nin "İSYAN" şarkısı çalmakta: "Ama bu haksızlık!"
Melek sükunete davet ederek, "Allah-ü Teala öyle diledi, oldu..." diyor. "Allah enrine boyun eğ!"
Boyun eğiyorum, valla billa...kulamı terim çarpsın!...