- 599 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CENNETİ YER YÜZÜNDE KURMAK
Panteizm ,Tanrı ile evreni bir , aynı ve özdeş kabul eden görüştür.Tüm tanrıcılık anlamına gelen Panteizme göre Tanrı’nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur.Tanrı; doğada nesnelerde, insan dünyasında vardır.Her şey tanrıdır.Aşkın bir tanrı olmadığı herhangi bir yaratma da söz konusu değildir.
Panteizmde organize bir hareket kurmak için ilk ciddi girişim 1906 da atıldı.Alman biyolog ve filozof Ernst Haeckel ‘’Monist Birliği ‘’ ni kurdu.Birliğin bir ara altı bin üyesi oldu. Ancak siyası hırslar yüzünden hareket bir süre sonra güç kaybetti. 1909 yılının nisan ayında ise ‘’Dünya Panteist Hareketi’’ kuruldu.
Tasavvuf düşüncesi de özünde bir Panteist anlam taşımaktadır. Hallac -I Mansur, Mevlana ve Şeyh Bedreddin bu düşüncededir. İran’ da 858 yılında doğan Hallacı Mansur, ‘’ Enel Hak- Ben Tanrıyım’’ dediği için 922 de işkence yapıldıktan sonra asılarak katledildi.Şeyh Bedreddin Mahmud Rumi bir kaynağa göre 1359 da bugün Yunanistan sınırları içerisinde olan Simavna’ da dünyaya geldi. Selçuklu sultanı soyundan olan Şeyh Bedreddin, Moğolların 15. Yüzyılında Osmanlı devletini parçalayan istilası sonrasında saltanat çıkarlarına ve bağnazlığa karşı durdu.Dönemin en iyi medreselerinde din eğitimi aldığı halde , Panteizme ve Komünizme yakın düşünceleriyle kitleleri arkasından sürükledi.
Sosyal devrim tarihinin en önemli isimlerinden birisi olan Şeyh Bedreddin bütün dinleri birleştirecek ideal bir mistik devlet uğruna dinsel biçimciliğe , saltanata ve ekonomik ayrımcılığa karşı çıktı.İktidar için büyük tehlike olduğu için hakkında idam fermanı verildi ve 18 aralık 1420 de bugünkü Yunanistan sınırları içinde olan Serez’de asıldı.Bedreddin’ naaşı orada ki tekkesinin bahçesine gömüldü ve beş asır boyunca Serez’ de kaldı. Lozan anlaşmasından sonra İstanbul’a getirilen kemikleri, bugün Sultan Mahmut Türbesinde gömülü.Daha birkaç yıl öncesine kadar bir taşı olmayan mezarın haliyse içler acısı.
Şeyh Bedreddin în en tanınmış eseri Varidat’tır. Varidat , tasavvuf terminolojisınde ‘’İlahi ilhamlar, Tanrının gönüle ilettiği bilgiler yada gönüle doğan esintiler’’ anlamına gelen çoğul bir kelimedir.Mart 2003 tarihi Bilim ve Ütopya dergisinde de yazdığı gibi Varidat’ ta bazı yerlerde bu alemden ayrı’ , soyut bir ‘’Allah’’ kavramına inanıldığını gösteren şeylerde anlatılır.Ayetlerden bahsedilirken ‘’Yüce Allah buyurmuştur ki’’ ifadesi kullanılır. Allah’ ın Peygamberlere gönderdiği ve bu Peygamberlerin onlara gelen vahyin hak olduğu ifade edilmektedir.
Bazı yerlerde ise , Allah’ın bu alemin kendisinden başka bir şey olmadığı fikri yansıtılır.’’Ezeli ve ebedi olan bu alemde her şey odur. O da her şeydir. Bu sebeple biri ‘’ ben Allah’ım dese’’ her şey onun cevherinden meydana geldiği için doğru söylemiş olur ..Allah’ın zuhura , yani görünmeye meyli vardır.Allah’ın zuhuru ise insandadır.Çünki en güzel suret insanındır.Nasıl insanın tek tek organları insan olmayıp ancak hep birlikte insanı teşkil ediyorsa , bu alemdeki tek tek hiç bir şey de Allah değildir, ama bütünü Allah’tır. Bu yüzden Allah’ın iradesi , alemdeki varlıkların kabiliyetleri çerçevesinde cereyan eder...’
Varidat’ a göre cin, melek, şeytan denilen şeyler , gerçek varlıklar değillerdir.Maddede oluşan her değişme , maddenin kendinde bulunan niteliklerin ve kuvvetlerin sonucudur.Ruh da maddenin bileşimi gereğidir., bileşim bozulunca ortadan kalkar.Dolayısıyla, ölen insan , bir daha eski biçimiyle dirilmez. Öbür dünya ve orada cennet ve cehennem yoktur, ikisi de bu dünyadadır. Esasında cennet insana sevinç, , huzur veren hallerdir, cehennem ise sıkıntı , acı ve keder veren durumlardır.
Yine ,Bilim ve Ütopya dergisinde belirtildiği gibi Varidat’ın tahrifata uğramış olabileceği olasılığı da göz ardı etmemekle birlikte , bu görüşlerin tam anlamıyla materyalist bir yaklaşımın ürünü olduğunu söylemek gerekir. Varidatın ana konusu Panteizm’dir. Evrendeki bütün varlıkların , mutlak varlık olan Tanrının görüntülerinden başka bir şey olmadıklarını ispatlamaya çalışılmıştır.
Nedim Gürsel, ‘’ Thomas Münzert, Şeyh Bedreddin ve Nazım Hikmet’’ başlıklı yazısında Münzert için şunları yazıyor.’’ Thomas Münzert’in felsefi ve Tanrı bilimsel öğretisi yalnızca Katolikliğin değil, tüm Hristiyanların temel ilkelerini hedef alıyordu. Hristiyanlık adı altında kimi zaman Tanrıtanımazlığa dek yaklaşan Pantheiste görüşler öne sürüyordu.’’
Gürsel’inde söylediği gibi Münzert, Kutsal- Ruh ‘un usun ta kendisi olarak görüyor ve işte bu nedenle cenneti öbür dünyada değil , içinde yaşadığımız gerçek dünyada aramak gerektiğini söylüyordu. İnanç sahibi kişilerin başlıca görevi , gönüllerine doğan Tanrı çağrısına uyup cenneti yeryüzünde gerçekleştirmek olmalıydı.Öbür dünyada ne cennet vardı nede cehennem. Şeytansa insanların içindeki kötülüklerden , onarın doymak bilmez isteklerinden başka bir şey değildi. Münzert’e göre cennet her türlü özel mülkiyet ve sınıf ayrımın ortadan kalktığı , toplum üyelerine yabancılaşmış özerk devlet iktidarının bulunmadığı bir toplumdan başka bir şey değildi. Devrime katılmayan yetkenin varlığına son verilmeli , mallar ortak kullanılmalı herkes emeğini ortaya koymalı ve toplumda tam bir eşitlik sağlanmalıydı.
Kitaplarda üç aydınlanmadan bahsediliyor.
İlk çağ aydınlanması
18. Yüzyılda Rönesans hareketi
19. yüzyılda Karl Markx ve Friederich Engels tarafından tasarlanan toplumsal aydınlanma.
Ne yazık ki Anadolu Yunan ilk çağındaki aydınlanmadan bahsedilmiyor. Bu çağdaki doğacı bilgeler ‘’Dinsel inançlar zihni zincire vuruyor.’’ demişlerdi.. Thomas Münzer 1525 de burjuvazi ile birlikte Feodalizme karşı mücadele verirken ’’ Bu dünyada Tanrı krallığını kuracağım’’ diyordu. ‘’Bunun için kiliseye , papaza ihtiyaç yok’’ diyordu . Engels’ de ütopik komünizmin ilk kez Alman köylü hareketiyle başladığını söylüyordu. Halbuki bundan 100 yıl önce Anadol’u da ütopik komünizmin temellerini atan Simavna kadısı oğlu Şeyh Bedreddin Mahmut vardı!…