- 704 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Asr-ı Kelam
Kalabalıklara yakışmıyor yalnızlığım ve geceye dem vuruyorum. Koca yüreğimdeki büyük umutların sessizliğini duyurmadan harf harf,hece hece eksiltiyorum tüm çoğul yanlarımı.Utancımı yağmur tanelerinin berraklığıyla temize çekerken aynadaki suretinin yansımasını dokunduruyorum el değmemiş günahlarıma. Müsvette hayallerin zehri dökülüyor taban arası gölgelerine. Seyre daldığım avuç içi zebanilerin kahkahaları kanatıyor düşlerimi.Düşlerimin iz düşümü düşsüzlüğü düşe kalka sendelerken kaldırımlarda,sokak arası fahişelerin çıplaklığına bürünür gece.Elem gah (sübyan) bir vazgeçişin ağız dolusu küfürleri dizilir ömrünün boğazına.Dur durak bilmez öfke nöbetleri.Bilirim,aminsiz bir dua sonrası edilen tövbe kadar imkansızdır bana gelmelerin.Derken uyutup düşlerimi sana dalıyorum:Karanlık,sanki pusuya yatmış gece.Ay her zamanki dolunayın gece cinnetlerinde.Gece aynı gece değil, ama karanlık aynı karanlık.Sanki tüm günahların üstünü örten bir mezarlık.Bekleyişe koyuluyorum.Bitecek diyorum, ama bir türlü bitmek bilmiyor.Sabah ha geldi ha gelecek, diyerek oyalıyorum kendimi ve nihayet erişiyorum sabaha.
Bu sabah güneş geç kaldı sanki Erek dağıyla randevusuna yoksa ben gecede miyim hala...Belki de hayal ürünü bir sabahtır gördüğüm,ama hayallerimin sabahında hep bir güneş asılı dururdu gökyüzünün doğu cephesinde. Sonra kuşlar olurdu; ağaç dallarında,öpüşürdüler yeşil yapraklar arasında . Ve mutlaka sen olurdun henüz söndürülmemiş sokak lambasının altında. Yoksa bu hayal; yağmurlu günlerden kalan bir sabah mı? Güneş saçları ıslanmasın diye saklanmış olmalı bir bulutun saçakları altında.Belki de korkularımı ceplerinde taşıyan bir bilinçaltı rüyasındayım ve uyanmadım hala..Hadi dal düşlerime ve uyandır beni cehenneminden.Yoksa hayıflandığım ömre tanıklık edemeyecek çocuk yanlarım.Suretine dokunan avuç içi yalnızlıklarım ateş püskürtür gecelere.Gökyüzü üşütür tüm yürekleri ve hasetinden eritir yıldızları...
Susma, tüm kavuşanların yüzü suyu hürmetine söyle;
Seni göremeyişin ağır yaraları kangren ederken ruhumu,
Yokluğunu hangi bahanenin ayağına bağlamalıyım.
Hangi suçu istilaya uğratıp tanrıyı kandırmalıyım.
Söyle, gerçeği hayalinle takas etsem kaç güvercin kanadından vurulur?
Kaç ömür bir sen eder? Bilemedin...Bilemedim...
Hadi topla yüreğini dağıldığı yerlerden ve git ömür adadığım düşlerimden...
Ben senin cehenneminde yanmayı göze almışken sen benim cennetimde yüreğime su serpmeyi başaramadın!
Nimet ÖNER
07/07/2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.