- 823 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEYTANA AYIP OLUYOR AMA!!!
İslam toplumlarında yaşanan trajedilere Şeytan çok üzülmüş olmalı!!
Nasıl üzülmesin ki! Orta doğuda insan aklıyla dönen dolaplara siyaset bilimcilerinin bile aklı ermezken adeta şeytanın işini elinden almak için gösterdiği çabaya ve insanın ince zekâsıyla düzenlediği entrikaların karşısında. Şeytanın çok üzgün olmasından daha doğal ne olabilir ki gayet normal sonuçta oda bu işlerden ekmek yiyor işsiz kalmaya üzülür elbet.
Televizyon daki habere göre bir amerikan gazetesine açıklama yapan ismi açıklanmayan bir CIA yetkilisi gerektiğinde Sünni guruplara karşı İran ve Suriye yönetimi Esat’la işbirliği yapılabileceğini söylemiş. Yok artık!! Hani ABD büyük şeytandı. Eğer böyle bir ittifak gerçekleşirse o zaman kimin büyük şeytan olduğu belli olur. Anlaşılan şeytan’a orta doğuda ekmek yok ve görünen o ki daha çoook işsiz kalacak.
İlk bakışta akıl almıyor aynı kıbleye dönen aynı kitaba ve peygambere iman etmiş tek bir ALLAH’A secde eden İslam dinin mensubu olan insanlar ‘’sünni-şii ‘’diye mezhep kavgasına tutuşup bir birlerini camilerini bombalayıp acımasızca kendi kardeşlerini katlediyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır denilebilir ama olmayan şeyin tutulmasından bahsetmekte çok saçma olsa gerek.
İslam toplumları, aklı kullanma refleksini öğrenmedikçe bilim ve teknolojiyi reddetmekten vaz geçmediği ve ALLAH’LA arsından şeyhleri, mollaları, tarikatları, kaldırmadığı sürece iflah olması mümkün değildir.
Nedeni!! Çünkü bu yapıların hepsi Müslüman olmayan hatta hiçbir dinle bağı olmayan gizli yapıların yönlendirmesi ve kontrolü altındadır.
Mensublarını yâda müritlerini rencide etmemek için adları Karikatürize edilmiş haliyle. Bu tarikatların geldikleri düzey düşündürücü ve oldukça tehlikeli bir boyut almıştır. Örneğin; Bu gün ülkemizdeki takunyalı (x) tarikatıyla, takkeli (x) tarikatı birbirlerine düşman olmuş ve son derece tehlikeli bir biçimde gizli oluşumların kolaylıkla yönlendireceği şekliyle birbirlerini dışlayan bir yapı oluşturmuşlardır. Öyle ki birbirlerinin camilerine gidip ibadet bile etmiyorlar.
Peki!! Bu aşamaya nasıl gelindi.
1924 Yılında Cumhuriyetin laiklik adına en büyük uygulaması Halifeliğin kaldırılmasıydı.aynı zamanda Osmanlı’da dini uygulamaların ve idari kanunların şeriata uygunluğunu denetleyen bu günkü bakanlık düzeyindeki (Şeyhül İslamlık)kapatılmış oluyordu Dolayısıyla meydanı boş bulan tarikat adı altındaki dini yapılar gizli oluşumunu gerçekleştirmeye başlamışlardı.
Halifelik döneminde tek bir çatı altında toplanan yapılar. Kuranın okunmasının yasaklanmasına ve ezanın Türkçe okunmasına karşı duruş olarak ilk zamanlar iyi niyetle oluşturulduysa da ilerleyen zaman içerisinde kuranın ayetlerini farklı yorumlayan ve uygulayan yapılar şekline dönüşen ve bir birinden farklı hareket eden yeraltı örgütleri halini aldılar.
Gerçi 1924 yılında Türkiye cumhuriyetinin bir kurumu olarak (din ayet reisliği)bu günkü adıyla diyanet işleri bakanlığı kurulmuşsa da o yapıları tek bir çatı altında toplamayı başaramamıştır. Kaldı ki zaten diyanet işleri bakanlığı kurulduğu günden bu güne laik cumhuriyet yapısını geliştirmenin yanında başka bir misyon da üstlenmemiştir.
Ülkemizde yaşanan bu süreç İslam toplumlarında ( laik) devlet anlayışında olmasa da başıboş kalması anlamında şeyhlerin, mollaların tarikatların akıl ve din dışı uygulamalarıyla tüm İslam coğrafyasında da yaşanmıştır.
Bu gün artık İslam coğrafyası kanın gözyaşının dinmediği özü topraktan yaratılmış insan görünümlü şeytanların katliamlar yaptığı bir cehenneme dönmüştür
Ateşten yaratılmış şeytan artık orta doğuda işsiz kalmıştır şu anda muhtemelen yeni tayin yerini bekliyordur.
Dünya üzerinde gidecek başka yer olmadığı için Belkide dünya üzerindeki görevi bitmiştir.
Kim bilir?
Yâda……
Serhat BİNGÖL 26.08.2014
YORUMLAR
Kıyametin küçük ve büyük alametlerini okumuştum takriben 30 yıl kadar önce. Şam tarafında büyük bir yangının çıkması da alametlerdendi. O sıralar böyle bir dert yoktu ve çok garip gelmişti bana. Zaten bütün küçük alametlerin çıkıp çıkmadığını bir arkadaşımla çeketmiştik. Çıktığını gördük maalesef.
İslam dünyası parçalanmış evet ama kendilerini Müslüman olarak tanıtan her parçanın Müslüman olmadığını da biliyoruz. Örneğin islam devletlerinden bazılarının yönetim kadroları, işid, taliban gibi.
Ateş yakıldı, durmadan körükleniyor, nasıl ve ne zaman sönecek onu da bilmiyoruz. Nemrudun da harı gökleri yakan ateşi vardı, Yaradan anda söndürüverdi. İşimiz Allah'a kalmış diyebiliriz. Çünkü elimizden bir şey gelmiyor kahrolmaktan ve duadan başka.
İlgi çeken bir yazıydı. Kutlarım.
Serhat BİNGÖL
Büyük kıyametin ne zaman kopacağını âlemlerin yaratıcısı yüce ALLAH ( c.c )bilir İslam coğrafyasında bu gün yaşananlar büyük kıyametin küçük alametlerimidir bizler bilemeyiz. Ama İslam toplumlarının bilimden teknolojiden uzak ilkel yaşayışlarının neticesin de kendi kıyametini yaşadığı kesin.
Oysa İslam toplumlarının hangi mezhepten olursa olsun. Cahiliye döneminin karanlık uygulamalarına savaş açmış. Aydın ilerici güzeller güzeli HZ MUHAMMET (s.a.v ) gibi göz bebeği bir devrimci peygamberi olacak ve ‘’aklı’’kullanmayı emreden uzaydan insan psikolojisinden sosyolojiden vs gibi olgulardan bahseden şifa kaynağı yol gösterici yaşam rehberi mukaddes kitabı KURAN’I KERİM gibi bir kitap ellinde olacak. Biz Müslümanları bir birlerine kardeş kıldık diyen birlik ve beraberliği emreden. Ben iyi ve doğru kullarımın yanındayım diyen asla verdiği sözden dönmeyen yüce’’ ALLAH’’ gibi mutlak bir gücün kesin tahütüne sahip olacak. Ama tüm bu avantajlarının hiç birini dikkate almayacak aklı bir kenara itecek ve batılı yani ilkeliği yaşayacak sonrada kuş kadar beyniyle din adına şeytanlık yapmaya kalkacak eh o zamanda kaçınılmaz olarak dünya üzerinde yaşayan (beşer )şeytanların cehennemini yaşar bunun kaçarı yok.
Fakat daha da önemlisi biz Müslümanlar aklımızı başımıza almaz demokrasi insan hakları özgürlükçü düşünce gibi çağdaş medeni yaşam şekillerini oluşturamazsak korkarım büyük cehennemden de kaçışımız olmayacak
Sayfamı ziyaretinize güzel yorumunuza çok teşekkür ederim.
En içten saygı selamlarımla.
''İslam toplumları, aklı kullanma refleksini öğrenmedikçe bilim ve teknolojiyi reddetmekten vaz geçmediği ve ALLAH’LA arsından şeyhleri, mollaları, tarikatları, kaldırmadığı sürece iflah olması mümkün değildir.''
Yazının en etkili cümlesi buydu bence.
Çok şey anlatıyor, çok şeyler düşündürüyor insana.
Çok doğru.
Cumhuriyet dönemine geçiş,
kitaplarda okuduğumuz doğrultuda gerçekleşmedi diye düşünenlerdenim ben.
Anlatılmayan, yazılmayan, konuşulmayan çok şey var.
Din konusunda yapılan devrimler de çok karışık aslında.
Dünyada ayağını bastığı her noktaya sülük gibi yapışan İngiliz'in,
tıpış tıpış İstanbul'dan çekip gitmesi mesela....
Karşılığında ne aldı, muammadır.
Konumuz bu değil aslında.
Neren takıldık buraya?
Bu tarikatları, şeyhleri hiç sevemedim.
Her zaman,
Allah ile kul arasında kimse olmamalıdır diye düşünmüşümdür.
En yakınlarımdan bile bu konuda eleştiri aldım ama, bildiğimi okudum yine.
Bu yazıyı,
bu nedenle çok anlamlı buluyorum.
Ortadoğu'ya gelince,
karışık bir durum o.
Bu salakları, kendileri ile baş başa bıraksa birileri,
belki bir bukle aklın yolunu bulacaklar.
Ama bırakmazlar.
Bu geri zekalı insanların demokrasi neyine?
Karıştır, nifak tohumları ek, kırsınlar birbirini.
İsrail de,
bildiğini okusun, Faşist Hitler'i aratmayacak katliamlarına devam etsin.
Dananın kuyruğunun koptuğu yer burasıdır.
Güzeldi yazı hocam.
Ortadoğu,
şeytan kaynıyor galiba.
Baş şeytan da,
İsrail ve Amerika'dır.
Serhat BİNGÖL
Cumhuriyet dönemine geçiş, kitaplarda okuduğumuz doğrultuda gerçekleşmedi Konumuz bu değil aslında.
Neren takıldık buraya? Demişsiniz ya işte asıl konumuzun tamda özü bu. Tebrik ederim.
Her ülkenin tarihinde olumsuzluklar mutlaka olmuştur. İyi yâda kötü yaşanmış olaylar o ülkenin geleceğine dönük doğru stratejiler geliştirmesi acısından aslında önemli kazanımlardır. Çünkü biliriz ki tecrübe birey içinde ülkeler içinde çok önemlidir. Ama bir şartla! Geçmişte yanmış olayları çarpıtmadan, abartmadan, yalanlayıp yok saymadan dürüstçe ortaya konup değerlendirilirse elde edilen tecrübelerden sağlıklı bir şekilde istifade edilir.
Yoksa tam tersine bireyden aileye toplumu oluşturan tüm katmanlarda öz güven duygusundan uzak kuşkucu bir anlayışla mutsuz ve korkak insanlardan oluşan bir ülke olur.
Ülkemizde geçmişte yaşananlar eleştirildiğinde,
Bazı kesimler şöyle bir savunma geliştiriyorlar efendim o günün şartları topluma yalan söylemeyi inkâr politikaları uygulamayı gerektiriyordu. Doğru bir mantık değil ama hadi bir ‘an için tamam diyelim. Peki, bu gün! Aynı kesimler halen aynı yalanlar üzerine kurulu politikaları sürdürmeğe çalışıyorlar niye? Çünkü yalan üzerine kurulmuş bir düzen o kesimlerin işine yarıyor da ondan.
Bu durum nitelik olarak farklı olsa da nicelik olarak orta doğu halkları ve İslam coğrafyası içinde geçerlidir.
Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerden uzak şeffaf olmayan baskıcı ve kapalı toplumlarda her türlü şeytanı görmek mümkün.
Amerika ve İsraillin büyük şeytan olması birazda İslam ülkelerinin bilimi ve teknolojiyi de içine alan doğruluktan ayrılıp küçük şeytanlığa heveslenmesinden kaynaklanıyor. Eh doğal olarak ta bilim ve teknolojiyi elinde tutan büyük şeytanın insanlık dışı saldırı tecavüzlerine maruz kalıyorlar.
Güzel yorumunuza kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Saygı sevgi selamlarımla
Ödül... Bazen bir kurban ister, bazen de kurban eder. Nereden bakarsanız bakın, bedel bir hazzı besler.
İtiraf ediyorum. Dün gece sağ elimle aya ; onu takip eden sabah ise, sol elimle güneşe dokundum. Bir elim mavi soğuk, bir elim kırmızı sıcak.
Daha yolculuk başlamadan yoluma, biri kız biri erkek ,iki kişi çıktı.Birinin adı Adem,diğerine Havva denildi. Çamurdan yaratılmış olmaları, bana ayrı bir haz kattı.Haz denilince insan,bir gün hatta bir günden daha kısa bu dünyayı hazzına nasılda sattı. :)
Bana şeytan dediler...İnsanoğlu ben duygusunu tatmin edene kadar beni çok sevdi...Sonra ! Gün kararmaya başlayınca içine bir korku düştü. Haz küçüldü korku büyüdü. Suçluyu bulamayınca bana yani şeytana bütün günahlarını sattı. :) Sattı satmasına ammaaa gün açınca beni öyle şaşırttı ki ! Dünya ahireti görmeden insan dünyayı cehennem gibi yaptı...Bunlar Tanrıyı unuttu; suçluyu da,suçsuzu da kendileri yargıladı.Ben insanoğlundan korkar durumdayken; ben Şeytan olarak Tanrıya İman ediyorum....
Ve Tanrı.....
Hani sırtımıza yüklenen onca yalanı bile bile gündüzleri taşırken, geceleri bir demircinin tavında tanrının ateşiyle dövmeye kalktığımızda asıl yalanları gerçek doğrulara terk edeceğiz. Belki o zaman Tanrının bir kulu, bir yanı olacağız...
Ve belkide ondan önce bizim;
Tanrı günahlarını sayarken sevapların alkış tutacak...İşte o gece yağmur yağacak, hesaplar tamamlanacak.Suyun temizlediğini sandığınız lekeler tanrının eline bulaşacak.Ve iste o an ,sadece yağmur değil ,gökyüzünde şimşeklerde çakacak.Sence o an ,Tanrı sana nasıl bir gözle bakacak?
Kim ne derse desin,insan asla uslanmayacak.
Yoksa bir Mesih beklenmez ve karşısında bir Deccal beslenmezdi.
:)
Saygılar Sevgiler Değerli Dost Serhat'a
Serhat BİNGÖL
Değerli dostum Can Bey
Sizin yazılara yaptığınız yorumlar en az yazının içeriği kadar ilgi çekici oluyor.
İtiraf etmem gerekirse sayfalarda okuduğum yazılarda sizin yorumunuzu görünce yazıdan hemen sonra ilkin sizin yorumunuzu okuyorum diyorum acaba can kardeşim bu yazıya ne tür bir yorum yapmış deyip ilgiyle okuyorum.
Nasıl bu kadar cümleyi bir araya getirip enteresan bir şekilde kurgulayıp böyle güzel ve farklı yorumlar çıkartıyorsunuz ortaya hayranlık duyuyorum müthiş bir yetenek tebrik ederim.
Kaleminize yüreğinize sağlık
Saygı sevgi selamlarımla.