- 1076 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gerçek Bilim Adam ve Madamları
Bilim, insanlığa hizmet eden gereçekler bütünüdür. Bilim, deneme yanılma yoluyla araştırma yapmak ve sonuçları kesin kanıtlarla ortaya koymaktır. Bilim adamları ise gerçekçi ve yalandan uzak olan adam gibi adam demektir. Bilim adamları, doğmatik düşüncelerden arınmış, insanlık yönünden kendini geliştirmiş çok eğitimli ve önyargıdan uzak olmak zorundadır. Gerçekleri söylemek adına her türlü özveriyi ve cesareti gösrebilen diğer bir deyimle "deli cesaretli" gözünü budaktan sakınmayan ve bu uğurda topluma yön veren örnek bir kişilik olmakla mükelleftir.
Uçsuz bucaksız uzayın, çok derin sırlarla dolu olduğu su götürmez bir gerçektir. Kainatın yaradılışı veya var oluşu inelemek ve bu incelemeleri insanlığın hizmetine sunmak bilimin ve bilim adamlarının başlıca görevleridir. Uzaydaki maddi ve manevi oluşumları din çok farklı izah eder ve mutlaktır yani tartışılması tanrı tarafından yasaklanmıştır. Dinlerin tüm söyledikleri kesinlikle tartışılmaz ve tüm maddi manevi varlıklar tanrı tarafından yoktan var edilmiştir. Bu göreceli yani toplumdan topluma değişen inançların tümünü kapsamaktadır. Kimisi çok tanrılıdır, kimleri de tek tanrılı dinlere inanır. Ancak neticede bütün dinler mutlaktır ve tartışılamaz. Bütün dinler, kesinlikle tanrıya ulaşmak için ve olağanüstü iyilik, güzellik, doğruluk, sağlık, eğitim, adalet, hak ve hukuk benzeri olumlu düşünceleri emreder ve uygulanması halinde ödül vaddetmektedir. Yalan her kötülüğün anasıdır ve şeytan işidir. Dikkat edilirse tüm kötülklerin içerisinde mutlaka bir enaz yalan ve bir yalancı vardır. Bu nedenle tek tanrılı veya çok tanrılı tüm dinlerde yalan mutlaka dışlanmaktadır. Yalan söylemeyen kişi veya kişiler kesinlikle bir kötülük yapamaz. Çünkü kötülük yapması halinde kendine olan saygısını yitirmekten korkacaktır, diğer bir değimle vicdanen rahatsızlık duyacaktır. Bu nedenle, çocuklarımızı yetiştirirken mutlaka yalandan uzak tutmalıyız ve bedeli ne olursa olsun doğru söz söylemenin faydalarını ve kazandıracağı değer ve itibarı özenle anlatmalıyız ki, bu toplum çok kaliteli refah düzeyi yüksek olsun. Burada ilk görev anne ve babalara düşmektedir. Daha sonra yakın akraba ve oluşacak çevrenin de etkisiyle ve alacağı ilköğretim eğitimiyle kişilikler oluşacak ve bu kişiliklerin kalitesi oranında toplumun kalitesi ortaya çıkacaktır. Çocuklar, ulu Önder Atatürk’ün dedği gibi yarınların büyükleridir. Bir bilim adamı, bir aydın, bir doktor, bir çiftçi, bir ziraatçı, bir işçi, bir memur, bir başbakan, bir cumhurbaşkanı olup bizleri yöneteceklerdir. Aldıkları yalansız eğitim ile yarınlarımızda hiçbir yalana yani bunu da açarsak bizlerin haklarına sahip çıkacaklar ve haksızlıklara şiddetle karşı çıkabileceklerdir. Yalan, dolan, iftira, hile, şike, yolsuzluk, hırsızlık, riyakarlık, hakaret, haksızlık vb. tüm kötülüklere karşı gelecek ve kötü oluşumlara meydan vermeyeceklerdir. Çünkü bu olumsuzlukların bulunduğu her konu ve mekanda mutlaka ve mutlaka yalan ile yalancı bulunur.
Bilim, kesin kanıtlar üzerinde yükselen toplumsal ve evrensel bir değerdir. Bilim, kişsel çıkar adına kullanılamaz. Bilim, toplumun zararına yapılamaz. Bilim mutlaka insanlığa hizmet etmek zorundadır. Bilim silah olarak kullanılamaz ve silah olarak kullanılırsa; kesinlikle bilim değildir. Bu konuya yalandan kaynaklanan karanlık düşünce ve uygulama karşır ve kullanırsa bilim olmaktan çıkar; buna göz yuman toplumlar mutlaka başka toplumlara bağımlı olacaktır. Bilim adamları adam gibi adam veya madam gibi madam olmakla mükelleftir. Topluma yön verecek şekilde aydınlatan aydın olmak zorundadır. Bilm adamı dim ile çatışmaktan uzak kalmalı ve bulduğu gerçekleri mutlaka yoplum ile paylaşmalıdır. Bilim öyle bir ışıktır ki saklandığı yüreği yakar!.. Bilim mutlaka toplumun ortak değerlerine hitap etmeli ve toplumun manevi duygularını rencide edecek şekilde kişisel menfaatlere alet olmamalıdır. Çevreye zarar veren karanlık düşüncelere çalışan bilim ile bilim adamlarını iyi bir gözlem sonucunda bedeli ne olursa olsun toplum olarak dışlamalıyız; ve karanlık düşüncelerin önlemini almalıyız ki tabiatın tahrip olmasına diğer bir değimle tabiatın zehirlenmesine ve hatta yok edilmesine fırsat vermemeliyiz. Gözlerimiz yürekten görmeli, kulaklarımız duymalı ve dilimiz yürekten haykırmalıdır. Görmez, duymaz ve konuşmaz bireyler barındığı ve günbegün artış gösterdiği üç maymunu oynayan toplum olmayalım. Dalkavukların övgüsünde haz almaya başlayan tüm toplumlar hastadır ve eninde sonunda mutlaka diğer toplumların ayakları altında ezilecektir. Anayasa; din, ahlak, örf, adet, maddi ve manevi toplumsal düşünceleri paylaşan yasaların anasıdır. Sağlık, eğitim ve adlaeti eşit dağıtan toplumlar en kaliteli toplumlar olacaktır. Bu güzellikleri sağlamak için yalandan uzak adam gibi adamlar yetiştirmeliyiz. Yalandan uzak toplum gerçekçi, adil, sağlıklı, eğitimli, çalışkan, olgun, saygılı, tek yürek hareket eden, içindeki çürük elmaları ayıklamasını bilen çok kaliteli refah düzeyinde olcaktır ve en önemlisi ekonomik yönden bağımsız ve daim olacaktır.
Bu nedenle; en önemli makam ve mevkileri selim, temiz, çok duyarlı, çalışkan, vatan ve milletini seven, devletine yürekten bağlı, saygılı, zeki çevik ve ahlaklı bireylerimize teslim etmeliyiz; yalan, dolan, iftira, şike, hırsız, yolsuzluk, haksız kazanç, entrikacı vb. karanlık düşünceye sahip olan yalancıları mevkileri ve unvanları ne olursa olsun dışlamalı ve dışlamakla birlikte gereken toplumsal tepkileri onlara göstermeliyiz. Yukarıda saydığım ve saymakla bitmeyecek kadar daha sayabileceğim olumsuz kavramların temelinde yine tekrar ediyorum ama, mutlaka ve mutlaka enaz bir yalan ve bir yalancı vardır. Bu toplum ve bu topraklarda eşit derecede haklara sahip vatandaşlarız. Bu nedenle vergilerimizi zamanında ve yerinde ödersek, toplumun temel değerlerine sahip çıkarsak, çok duyarlı yalandan uzak ve çalışkan olursak, vatan, bayrak, millet sevgisi ile dolu yürekler taşırsak ki, yarınlarımız aydınlarla dolu aydınlık yarınlar olacaktır. Her vatandaş eşit haklara sahip olduğundan; tüm hak ve hizmetlerden de eşit derecede tüm mevki ve makamlar nezdinde yararlanabilmelidir. Bugünkü iç ve dış faizler; tamamen yerinde ve zamanında yapılmayan yişlerin ve hizmetlerin ürünüdür. Gelen paralar gereksiz yerlerde kullanılmış, rüşvet, yolsuzluk benzeri haksız kazanlardan dolayı oluşan ve üretimi baltalayan, baltalamasının yanında da milli gelirlerin yüzde yüze yakın kısmını fazile cebimizden çalan iş bilmez veya kurnaz çıkarcı, dalkavuk, üç maymunu oynayan sayın "sosyatik" yöneticilerin eseridir. "İstisnalar kaideleri bozmaz!.." diyerek de selim ve temiz olan nesli tükenmiş duyarlı yöneticilerimiz de insanlık adına kutlamak gerek... Bu memeletin tüm olumlu ve olumsuz gelişmelerinde hepimiz toplum olarak eşit derecede sorumluyuz ve çok duyarlı olmakla mükellefiz. Vergileri öderken de, hak ve hizmetlerden yararlanırken de eşit derecede eşit haklara sahibiz. Bu konularda çok duyarlı olmalıyız ki bu konuda, memleketin imtiyazlı ve hak ile hukuktan daha fazla yararlananlar mümkünse az yararlananlardan daha çok duyarlılık göstermelidir. Örneğin bilim adamları, aydınlatan aydın olmalıdır, topluma yön vermelidir, iyilik ve güzelliklere sahip çıkmaldır, bizlerden daha fazla fükir ve bilim üretmelidir. Üç maymunu oynayanların övgülerine esir olmamalıdır, önyargıdan, yalan dolandan, haksız kazançtan uzak kalmalıdırlar. Dürüst ve temiz insanlar olmalı ve bu özellikleri taşıyan insanlara sahip çıkmalaıdırlar. Dalkavuk övgüsünde haz alan bilim adamlarının barındığı toplum cahil toplumdan beter olacaktır. Bilim adamları toplumun çıkarlarını herkesten fazla düşünmek zorundadır. Bilim ile bilim adamı topluma fayda sağladığı ölçüde aydınlıktır. Aydınlatmayan aydınların topluma zaraları çok olacağı gibi etiketlerini de kullanarak da maaş, yollluk, görevlendirme, ekders ücreti, proje adıl altında çok büyük maddi giderlere neden olmaktadırlar. Cahil kesim ürettiği kadar, aydın kesimler ise aldığı çok büyük paralara karşılık aydınlatmak zorundalar bu iç ve dış faizler ile kıvaranan toplumu. Sağlık, eğitim ve adaleti çok sahiplenmeliyiz ve burada görev ifa edenlere de gerekli maddi ve manevi destekleri de beraberinde sunmalıyız ki kendilerinden büyük hizmetler alalım. Bunlara uymayan sağlık, eğitim ve adaletlilleri de adaletli ve çok duyarlı bir şekilde iyi günde ve kötü günde olacak şekilde sevmeli ve yermeliyiz. Hazinenin en büyük yükünü bu kesimlerde görev yapanlar oluşturmaktadır. Vatan savunmasını yapan tüm askerlerimizin de hakkını en iyi şekilde vermeliyiz, ayadınlatmayan aydına aydın demeden!.. Üniversitelerimiz birer bilim yuvasıdır ve bilim adamları yalandan uzak gerçeklerle içiçe olmalı ve dürüst ve yetenekli insanlara sahip çıkmalıdır. Dalkavuklardan haz alan bilim adamlarının zararları, cahaletin verdiği zararlardan da çok zararlıdır... Gökyüzünde yıldız çoktur; hepsi geceleri parlar;aydede bile ışığını gerçek aydınlık güneşten çalıyor!.. Yani güneş bir tanedir ve aydınlatandır. Ufacık bir mum dahi koca karanlığı yırtarcasına aydınlatır, erimek pahasına!.. Bilim adamı bilim üretmeli ki bilim adamı olsun!.. Yarınlarımız için, aydınlık düşüncelere sahip çıkalım ey vatandaş!.. Üç maymunlara ve dalkavuklara fırsat vermeyelim ve çok duyarlı olalım; ve çocuklarımızı, yalandan uzak aydınlatacak aydınlar olarak yetiştirelim... Yalancı bilim adamları varsa da ayıklayalım toplumdan!.. Yalansız yaşam mangal gibi yürek ister; o yürek de adam gibi adamlarda bulunur... Bilimsel yarınlar dilerim herkese!..