- 2152 Okunma
- 23 Yorum
- 2 Beğeni
Aşk mekansızdır
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ne zaman birileri aşktan bahsetse, ilkokulda âşık olduğum o kıvırcık oğlan gelir aklıma…
Ama ne aşktı o ya; Dünyada ondan başka kimseye âşık olamam, hatta düşünemem bile sanırdım.
Bakınca ilk dikkatimi çeken kıvır kıvır siyah saçları idi, ya o Soma kömürü gibi parlayan gözleri... Kısaca her şeyiyle beğenip sırılsıklam âşık olmuştum ona.
Arkadaşlarımızla kovalamacı oynarken ben, hep onu kavalar, siyah önlüğünün kuşağı elimde kalıncaya kadar da bırakmazdım. Her defasında kuşağını kopardığım için sızlanır, bazen de ağlardı. Garibim, annesinden duyacağı azarı düşünüyor olmalıydı ağlarken. Oysa ben onunla daha yakın olabilmek için yapardım bunu. Her kopardığım kuşak bizi birbirimize daha sıkı bağlamıştı.
O günlerde pek düşünemezdim, köy ağası olan babamın beni çulsuz çobanın oğluna vermeyeceğini. İlkokul bitinceye kadar bu masum aşkımız devam etti. O bana şiirler yazar, ben ona şarkılar söylerdim. İyi bir şair olması benim yüzümdendir, dersem abartmış olmam hani…
İlkokul bittiğinde ben başka dalda, o başka dalda eğitim görmek için başka şehirlere gittiğimizde yollarımız ayrılmıştı. Ama ailemin beni baş göz etme telaşı hiç bitmiyor, hiç istemedikleri birine âşık olup evlenmemden korkuyorlardı. İlkokul aşkımı onaylamadıkları gibi… Beni okuldan alıp bir an önce evlendirme derdindeydiler. Direndim ve okudum.
Aşk, ilkokul yıllarımda kaldığına göre bir daha âşık olamam düşüncesi ile bana evlenme teklifi eden çalıştığım kurumdaki herkes tarafından sevilip sayılan Niyazi ile mantık evliliği yaptım.
Artık benim için zor yıllar başlamıştı. Bu evlilikte olmayan sadece aşk değil, anlayış, hoşgörü ve sevgi de yoktu. Evliliğimiz günden güne çekilmez bir hal almıştı. Evliliğimizden üç çocuğumuz olmuştu. Çocuklarımızın biri üniversiteyi bitirip hayata atılmış, diğer ikisi üniversiteli olmuş başka şehirlere gitmişlerdi. Ben ve kocam evde yalnız kalınca bitip tükenmeyen sorunlarımıza her gün yenileri ekleniyordu.
Çözemediğim sorunlarımızı yumak yumak içime gömmeye devam ediyordum. Ama nereye kadar? Zaman zaman gelen titreme nöbetleriyle artık vücudum dayanma gücünü yitirdiğini, sinir sistemimin alt üst olduğunu anlatmaya başlamıştı. Kendimi toparlamalı, evliliğimi düzeltebilirsem düzeltmeli, düzeltemezsem hayatıma yeni bir yol çizmeli ve kendim için yaşamalıydım. Belki güzel günler sanıldığı gibi Kaf Dağının ardında değildi.
Bu düşüncelerle yerimden kalkıp mutfağa doğru yürüdüm, akşam için yemek yapmalıydım. Dolaptan çıkardığım patlıcanları yıkamak için küçük bir leğene koyup çeşmenin altında ovuştura ovuştura yıkamaya başladım. Akan suyla birlikte hayalden hayale dalıyor, kâh kırlara çıkıp çocuklar gibi hoplayıp zıplıyor, kâh dayanılmaz ağrısı olan bir hasta gibi inliyordum. Patlıcanların yıkanması bittikten sonra birkaçını oymuştum ki, başım dönmeye, elim ayağım ara sıra olduğu gibi yine uyuşmaya, titremeye başlamıştı. Oldum olası tez canlı biri olduğum için hiçbir işi oturduğum yerden yapmazdım. Yine ayakta tezgâhın önünde yapıyordum işimi. Elimin titremesi ile birlikte başımın hızla tezgâha çarpması bir oldu. Dayanılmaz bir acıyla çığlık attığımı hatırlıyorum, sonrası kayıp. Hem de büyük bir kayıp…
Gözümü açtığımda bir hastane odasında buldum kendimi. Bana ne olmuştu, buraya neden gelmiştim, daha doğrusu beni kim getirmişti hiçbirini hatırlamıyordum. Artık bu saatten sonra hatırlamaya çalışmamın da bir yararı yoktu bana. Kısaca, başım dönünce elimdeki bıçağın üzerine kapaklanarak kendi gözümün birini çıkarmışım. Artık gözümün biri yoktu; sol ya da sağ fark eder mi! Bu benim için oldukça üzücü bir durumdu. Biri kalmış ya, o an için onun şükründe değildim. Ruhumun ayrı, gözümün ayrı acısı vardı. Şimdilik acılarımla boğuşmaktaydım; ama dineceğe de benzemiyordu.
Hastaneden çıkıp eve geldiğimde hem ruhen, hem de bedenen çökmüş durumdaydım. Başıma bu kaza gelmeden önce toparlanıp tedavi olmaya, eski huzur ve sağlığıma kavuşmaya karar verdiğimi hatırladım. Toparlanmalıydım. Boy aynasının önüne geçip uzun uzun kendime baktım, gözümün yerinde kapkara bir boşluk vardı. Elimle gözkapaklarımı kapatıp o çirkin görüntüyü yok etmeye çalışırken arkamdan gölge gibi yaklaşan kocamı gördüm. Bakışlarında öğle bir iğrençlik vardı ki, bir an buz gibi olduğumu hissettim.
Hele “Artık kör bir insansın, eski güzelliğinden eser kalmadı, seni bu halinle hiç kimse beğenmez” dediğini duyduktan sonra dünya başıma yıkılmıştı. Neyin öcü idi bu! Oysa sen üzülme hayatım, ben seni her halinle beğeniyorum, falan diyeceğini, bu zor günlerimde bana destek olacağını ummuştum.
Bu sözleri bardağı taşıran son damla olmuştu. Zorla da olsa yollarımızı ayırabilmiştik. Daha doğrusu ben ayırmıştım.
Kocamdan ayrıldıktan sonra küçük bir daire tutup sade bir şekilde döşedim. Artık huzur içinde ve yalnız yaşamaya alışmalıydım. Kalabalıklar içinde yalnız olacağıma kendi yalnızlığımla barışmaya karar verdim.
Dünyada aşk diye bir şey varsa, o da ilkokulda kalmıştı bana göre. Artık başka başka arayışlara girmeli, kalbimin sızısını dindirecek ilahi aşkı bulmalıydım. Yoksa kalbim huzur bulmayacaktı.
Tasavvufa yönelip bu konuda bana yol gösterecek her kitabı okumaya başlamıştım. Gerçekten kalbim huzurla dolmuştu, mutluydum.
Sadece okumak bana yetmiyor, kutsal mekânları görmek arzusu günden güne içimi yakıyordu. Bu arzuma ulaşmak için kültür turlarına katılmaya karar verdim. İşte ne olduysa katıldığım o turda oldu…
Aşkın mekânı yoktu…
İlk ziyaret edeceğimiz yer Urfa idi. Urfa’ya gelinir de Balıklı gölü görmeden gitmek olur muydu? Bütün kafile balıklı gölü geziyorduk. Bakınca görülen balıklardı ama bu balıkların hikâyesi insanı alıp götürüyordu. Hz. İbrahim’i yakan odunlar bu balıklar mıydı? Acaba gerçekten yanmış mıydı, yoksa uçup Allah’ına kavuşmuş muydu? Bu sorularla beynim cebelleşirken gölün karşı kıyısında elindeki ekmek kırıntılarını göle atmaya çalışan biriyle bir anlık göz göze gelmem bir oldu. Bu öyle bir bakıştı ki, bir anda İbrahim’in yandığı ateşe düşmüş gibi oldum. Bu nasıl bir şeydi? Aşk desem aşk değil, tutku desem tanımıyorum. Bir kıvılcım, bir ateşti ama neyin habercisi?
O şaşkınlıkla gruptan ayrılıp otele doğru yürümeye başladım; ama odama da kapanmak istemediğim için otelin bahçesindeki bir banka oturdum. Arkamdan gelen bir ses “Gerçekten yanmamıştır değil mi?” dedi. Dönüp baktığım da oydu. Ne demek istiyordu, yanmayan kimdi, daha önemlisi buraya neden gelmişti.
Kekeleyerek; “Kim yanmamıştır” dedim.
“İbrahim” dedi.
O an benim ne kadar yandığımdan haberi yoktu. Belki o da benim yandığım gibi yandığı için arkamdan gelmişti.
İlkokul yıllarımda bıraktığım o mekansız aşk gelip yine bulmuştu beni.
Bu bana Allah’ın bahşettiği ilahi bir aşksa korunda yanmaya gönüllüyüm.
26.08.2014/Emine UYSAL
YORUMLAR
öncelikle geç kalmışlığımın özrünü ileteyim renkdaşım
o önlük kuşağı yüzünden neler çektiğimi yaşadım önce :)
devamında bizim zamanımızla özdeş olan hayatın getirilerine
şahitlik ettim...
ve içim bir tuhaf oldu ameliyat sonrası olan kısmı okudukça
ve böyleleri için ister erkek olsun ister kadın Allah bildiği gibi
yapsın demek en doğrusu sanırım...
her zaman olduğu gibi kalemine yakışanı yapmışsın
renkdaşım... ve daha nice güzel yazılarını okumak dileği ile
gönlünden ilahi aşkın gölgesi eksik olmasın...
selam ve saygım ile kutladım kalemini
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim renkdaşım
selamlar
Dünyanın bir yerinde sevdiğim, ona ait olduğum biri var ve adını bile bilmiyorum. Onu bir namaz sırasında gördüm, orada kapıldım, hala da unutamadım. Namazda kazandığım sevaplar beni cennet kapısında terkedecekken, onun aşkı benimle beraber içeri girecek. Belki orada rastlaşırız.
Okuduktan sonra acaba çocukluk aşkı karalanmasa daha mı iyi olurmuş diye düşündüm; bir karara varamadım.
Güzel bir öykü olmuş. Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çocukluk aşkı benim de kafama takıldı bir ara başka bir şekilde kurgulasam iyi olacak. Böyle bitmesi bence de şık olmadı, aslında daha beter bitmiştir belki de ben kibar tarafından bakmışımdır olaya :)
Teşekkürler, selamlar
AŞK deyince bigane kalmak olmuyor.
İçten samimi düşündüren ve duygulandıran güzelim satırlara selam olsun.
Esenlikler dilerim.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Sayın ağyar' ın beddularının 100 katını ben de ediyorum enişteye.
Çook güzeldi dost üstadem, gerçek hayattan bir kesit ...Etkileyici ve çok güzeldi.
Anlatım, dil, uslup, tema ve sonuç hepsi harikaydı. Nasıl hızlı okudum anlatamam.Merakla ne olacak diye diye.. Canımsınız.
Teşekkür ederim paylaşım için.
Selam ve en içten sevgiyle yüreğinize.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sen de benim canımsınnn.
çok çok sevgimle can
aşk hiç ertelenemeyen bir duygudur.
çoğu di'li geçmiş zamanlarla biten hayal kırıklıkları olsa da, muhteşem bir zaman kesitidir.
hani olsa da yesek dedirten yemek:)))
nerdeeeee aşk güzel olurdu ama şimdi:))
tebrikler....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler ziyaretiniz için
selamlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Kadın her yerde kadın ;erkek her yerde erkek;aşka her yerde aşkmış .
ilginç paylaşım,tebrikle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla
sevgili Emine Hanım, öncesinde okudum, bir kez daha okudum ve tekrar okurum da. Ne kadar yüreğe hitap eden ne kadar naif ve kıymetli bir paylaşım...
Baştan sona sürükleyici ve yüreğe dokunan.
iflah olmaz bir hayalperest olarak hala yüreğe dokunan hayalleri, sevinçleri ve mecbur kılınan hüzünleri de kanıksadım.
Aşka aşık olmak ve bizi reddetmeyen o yüce Sevgili, ötesi de yok bu dünyada.
Şunu görüyorum ki etrafımda; gerek yakın çevremde gerek uzaktan yaptığım gözlemlerde: İnsanlar sevmekten korkar olmuş hatta ve hatta sevilmeyi bile garipsiyorlar.
yürekten kutlarım günün seçkisini tüm içtenliğimle.
Kaleminiz daim olsun ve hep de olsun ki güzelliklerde buluşalım.
Kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum ve tüm selamımı en içten ve en derin...
Emine UYSAL (EMİNE45)
yüreğinde birkaç damla sevgi barındıran varsa onlar da bize yeter diyelim.
Sevgimle Gülüm...
Ünsüz düşünür Arriyesto Yerriesto zamanında (muhtemelen boş bir zamanında söylemiş) kadınlar için şöyle demiş; “Losmoçigambos e senyorita or casper, es maria magdelena 90-60-90, orrayt fiziko” . Tercümesi mealen şöyle; “bir kadında ruh güzelliğimi yoksa fizik güzelliğimi önemlidir, bence BMC, pardon fizik” . Çüş yani! (bir de düşünürsün)
Enişte beyin kahramanımızın kesik göğsünden iğrenmesini görünce (prostata düçar kalıp hadım olsun inşallah) aklıma bizim ünsüz düşünür Arriyesto’un bu bilinmeyen boş sözü geldi. (Adamın sırf böyle dediği için ünlü olamadığı rivayet edilir )
Artık enişte bey bu sözü nereden duymuşsa iyi bellemiş. Ulen köfte hor(sitemim enişteye), fizikle mizikle ilgilenen birisinin az buçuk matematik de bilmesi gerekmez mi. Heyhat zaman göstermiştir ki 90-60-90 şeklindeki hacim koordinatları zamanla dâhili ve harici bedhahların etkisi ile genellikle askatlarına doğru değişkenlik göstermektedir. Öyle zaman gelir ki, sen ne kadar kendin için kirko tedarik edip tedbirli olsan da, gün olur devran döner arsız yatak fantezileri için çift kişilik karyola yerine damperli kamyon kasası lazım olur, onu da odadan içeri sokamazsın. Zaten haberin olsun, ahanda prostat yolda (beter ol pzvnk)
Buna mukabil bahtsız bayan kahramanımız küçükken artık ne kadar çok küçük Emrah filmi seyretmişse ne kadar çok Bergen kaseti dinlemişse etkisinden hala kurtulamadığını “….çocuklarım ve eşim için ameliyat olmalı, kendim için yaşamalıydım…” satırlarında açıkça görmekteyiz.
Kahramanımıza not; Eğer kendini seviyorsan artık kalbinin sesini dinleme(zsin inşallah )(ha unuttum, bir de fazla arabesk müzik)
Şaka, şaka Emine hanım, hoşgörülerinize sığınarak :-)
Tebrikler, selamlar, saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu iğneli yorumlarını bile özlemiştim hani :)
Haklısın, kahramanımız arabesk dinleyerek büyümüş gibi geldi bana da ama yazarı, Türk Halk müziğini sever, dobra olmalı her şey.
Bu yazıdaki kahramanımız biraz arabesk yaşıyorsa hayatı, yazarın bunda bir kabahati yok biline.
Ha şu enişteye ettiğiniz bedduaya ben de "amin" diyorum çünkü benim kahramanlarımı üzmeye kimsenin hakkı yok :)
Teşekkürler, selamlar...
aşkı kendisi yapan
zaman ve mekan tanımamasıdır
aşk her daim güzeldir
yakmaktan çok yanmayı bilenler için
tebrikler güzel insan
Emine UYSAL (EMİNE45)
Gerçek aşk bu değil midir?
sessiz sedasız kendi içinde yanmak... kimseyi derdine ortak etmeden...
Teşekkürler sevgili Rezber Camêr...
Öncelikli olarak geçirdiğiniz rahatsızlıktan dolayı geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Allah sağlık, sıhhat ve huzur versin her an yüreğinize ve umrenizi de kabul etsin.
darısı en kısa zamanda benim başıma inşallah...
yazınız gönlünüzün derinliklerinden kopup kalemizden yüreklerimize ulaşmış.
oldukça sade ve bir o kadar da samimiydi.
umre de karşılaşmış olduğunuz o insanın gözlerinin içine bakarak; ' Onun tek sevdiği kendi çıkarları idi. Gözlerine bakınca samimiyetten eser bulamamış ve yıllardır korunda yandığım aşkın alevi bir anda sönüvermişti.
bunu anlamanız da sizin altıncı his denilen şeyin sizde çok kuvvetli olduğunu düşündürdü bana.
tebrik ediyorum sizi.
başarılarınız daim olsun.
sevgiyle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu öykü tamamen kurgu.
Ben yaşamadım, ama yaşayan insanlara ses olabilmek için yazdım.
Ne derece başardığım sizlerin takdirine kaldı.
Ben de size geçmiş olsun diyorum.
Hastalığınızın ne olduğunu bilmiyorum ama Allah tez zamanda şifa versin inşallah.
sevgimle...
Gelincik55
Umreye gitmeyi ben de çok arzuluyorum. giden arkadaşlarıma sevinirken Rabbim bana da nasip et diyorum her daim.
başarılarınız daim olsun.
gününüz kutlu olsun tekrar tekrar
sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Vefasızlık,ayrılık ve hüznün rengi de olsa kurgu öykü yazınız,
etkileyici ve sürükleyiciydi.Kaybetmek ve kazanmak,gitmek ya da
kalmak ve kayıplar her iki taraf içindir.Güne yakışan, anlamca doygun
duygunun ve gerçekliğin izlerini zengin bir dille ve yormadan veren,
sade,yerinde anlatımıyla ve içeriğiyle beğeniyle sindire,sindire
okuduğum öykünüzü kutluyorum toprağım.
Sevgi ve selamlarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ne derece başardığım takdirinize kalmış.
sevgilerimle.
Öncelikle çok çok geçmiş olsun..Allahım beterinden saklasın.
Ben hep şuna inanırım.. Ben ruhumla güzelim..Madde elbet yok olacaktır..Velevki bu göğsüm olsa ne çıkar. Sonuçda beni seven fazlamla ve eksiğimle sevmelidir.
Şunu belirtmekte fazyda görüyorum..Bunları yaşayan bir siz değilsiniz..Daha beterini yaşayanları gördüm çevremde.
Aşk.. Kimine göre hormonların suçu:) dün diğer yanm diye bir kitavbı bitirdim.. O da aşktan bahsediyordu ama ruh ikizinden. İlginç bir kitapdı tavsiye ederim. Aşka bende inanmıyorum..Ama mantık evliliğide ne kadar doğru bilemiyorum. Hoş sizin yaşadıklarınızın aşkla mantıkla alakası yok.Adamın karakteri bozukmuş.
Yazınız kolayca kendini okuttu..Ama sabah sabah birazda üzdü..
Umarım bundan sonra bol bol güler ve istediğiniz kadar mutlu olursunuz..
Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu demek değildir ki, bütün bunlar yaşanmıyor.
Çevremizde onlarca insan bunun daha beterini yaşamışlardır.
Ben sadece onların suskun dillerine ses olmak istedim.
Ne kadar bağırdığım sizlerin takdirine bağlı.
Görüş bildirdiğin için teşekkür ederim, sevgimle...
Hikaye beni yerden yere vurdu, içim sızladı...
Ne diyeyim arkadaşım insanlar yalnız doğar,yalnız yaşar ve yalnız ölürler...
Aslında özellikle ikili ilişkiler konusunda söylenecek çok şey var...
Can Yücel ne güzel demiş "Bağlanmayacaksın" ve sırtını kimseye dayamayacaksın,
Önce kendine güveneceksin...
çok sevdiğin,çok değer verdiğin insanın bile sana ters gelebilecek hareketleri olabileceğini bilerek seveceksin ki;hayal kırıklığın daha az olsun...
Hayat işte, hayat her ne ise işte, karanlık bir yolda yürümek değil midir? Hangimiz yarınların neler getireceğini biliyor....
Sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Onun için onların gözünden hayata bakmaya çalıştım sadece.
Seni üzdüğüm için üzgünüm arkadaşım
çok sevgimle...
Tekrar tebrik ederim Emine kardeş. Usta kalemden ustaca yazılmış öyküleri okumak insana tat veriyo..
Saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Eksik olmayınız
selam ve saygımla
Yazınızın ilkokul aşkının birden sönüvermesiyle ilgili kısmını okuyunca lise bir cebir dersi öğretmenim geldi aklıma. Bütün bir yıl hayranlık duyup, hatta aşık olduğumu sanıp acı çektikten sonra, yaz tatilinde bir eczanede sıradan bir insan profilinde gördüğüm zaman, hayal kırıklığına uğrayıp gözümden düşmesine çok benzettim.
Su gibi okunan bir yazı. Tekdüzelikten uzak olduğu için çok kısa bir zaman diliminde değişik duygulara sürüklüyor. Bu da takdir edilesi bir özellik.
Başarısını kutlarım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
İlkokul aşkı dediniz de, hangimizin yok ki, böyle saf aşkımız. Belki gözümüzde büyüttük, belki o an ondan başkasını görmedi gözümüz. Taki i gerçek yüzünü görünceye kadar. ama ben daha gerçek yüzünü görmedim. Benim ilkokul aşkım ülkeye sığamamış ta Çin'e gitmiş :( Ölmeden bir daha görmek kısmet olur mu bilmem :)
Hayat bile tek düze değil değil mi? Sabah kahvaltısında başka, öğle yemeğinde başka yiyoruz.
bir gün ağlasak, başka birgün kahkaha ile gülebiliyoruz, onun içindir ki öykülerimiz de bizlere ayak uydurmaya çalışıyor, çalışıyor da ne kadar?
İzin verdiğimiz kadar, kalemimizin gücü kadar.
Ben de senin Kalemini seviyor ve zevkle okuyorum, görüş bildirdiğin için teşekkür ederim
sevgimle
Aslinda kenddimi veremem sanmistim okumaya baslayinca . Ki bu aralar epey bi konsantre bozuklugu yasiyorum . Siirleri bile okuyamiyorum bazen . Lakin bu yazi öyle yakaladi ki beni bir zerre de birakmadi bir daha . Bititginde daha da olsa bi güzel okuyacakmisim dedim .
Tabii Yazar dostum Emine Hanim bu isi iyi biliyor .
Ve samimiyeti de cabasiydi bu yazinin . Ne cok sey analtmis aslinda bizim 3 - 5 dakikada okudugumuz bu yazisinda dostumuz Emine hanim . O ilk ask zaten basli basina önemli. O cok seker geldi iste . Beni de aldi götürdü maziye .
Biten bir evlilik ki ne kadar aci . Orda yazinin hanim kahramani o durumda nasil sevkate ihtiyaci varken nasil agir bir tranva yasamis . Ve gerekeni de yapmis . O asil durusunuzu kutluyorum .
Hani bazi anlar var , yapilan bir davranis ciok agir gelebiliyor insana . Ve onun telafisi de mümkün olmuyor .
Tebrikler Emine arkadasim ... Sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
yazım hayatımın başlarındaki i çalışmalarımızı da unutmuyorum.
Bugün bu kadar yazabiliyorsam üzerimde emeği olan kişilerden biri de sensin.
sonsuz teşekkürler arkadaşım, iyi ki varsın.
selam ve sevgimle
Çok güzeldi hikaye.
Aşk konusun işlenmesi,
vefasızlık,
kutsal topraklar,
yorgun bir kalbe düşen masum bir sevgi katresi.
Her bir konu üzerinde yazacak çok şey var aslında ama,
bu güzel cümlelere gölge olmasın satırlarımız diyorum.
Tadı damağımızda kalsın.
Emine UYSAL (EMİNE45)
bütün bunları sırayla yazmaya kalksak koca bir roman olur en iyisi susmak mı diyorsun.
Ben de öyle dedim ve koca bir hayatı iki sayfaya sığdırıverdim :)
selamlar uzaklara...
Hani bir şarkı vardır:
''İşte bu bizim hikayemiz, öyle saf öyle temiz.''
Böylesine saf ve böylesine temiz aşklara artık bu kirlenen dünyada pek rastlanılmıyor ama Kalem Emine Uysal'ın elinde olunca olunca böyle insanının içinde huzur dalgaları oluşturan harika bir öyküye dönüşüyor zamansız ve mekansız aşklar.
Çok ama çok beğenerek okudum. Bence tek bir pürüzü bile olmayan tertemiz bir yazı.
Kutlarım.
Selam ve sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok teşekkür ederim hocam.
saygımla
sami biberoğulları
Önce ilkokul aşkınızı okurken gülümsedim...
Sonra yavaş yavaş bir hüzün sararken içimi gerçek aşk Allah aşkıdır ah diye iç çektim.
Ki nihayetinde konu oraya akmış. Huşu ile dua eden, namaz kılan hele ki o toprakların uhrevi havasında
O muhterem zata değil de, Allah aşkına aşık olmak diye değerlendiriyorum yazıyı. Ki bizler zaten aşka aşık kişileriz değil miyiz? Harika bir anlatımdı ta Mevlana'ya Şems'e kadar gittim geldim okurken..
Tüm kalbimle kutluyorum... Sevgiler-saygılar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim NÜS, Sevgimle...
aşk....
zamana mekana göre farklılık gösteriyor nerede nasıl karşına çıkacağı belli olmuyor...
ah canım yıllarını vermişsin ve bir vefasızlık abidesi olarak sana denileni iyi ki de hazmedememişsin yollarını ayırmışsın üzülmüşsündür ama bazen bir ömür buna katlanmak yerine hayata kendi başına devam etmek evla geliyor
sana dediğini duyunca bende bir an eski eşimin amann ona kim baksın sözü üzerine nasıl buz gibi soğudumu düşündüm...
bazen ilk aşkımız yüreğimizde dahada büyüyor ama zaman geçip karşılaştığımızda aslında onun hayaline aşık olduğumuzu anlıyoruz....
belki okudun benimde ilk aşk diye bir yazım var hoca kızı serisinden ve onunda devamını getireceğim...
tıpkı senin gibi yıllar sonra boşandığımda karşılaştığımda ben ona değil onun hayaline aşık olduğumu anladım
hayat nasıl karışık yada bizler karıştırıyoruz...
beşeri aşkla yanmadan ilahi aşkı bulamıyoruz
eğer alnına yazılmışsa o kişi zaman mekan farketmez rabbim yollarınızı kesiştirir...
güzel bir yazıydı içinde kendini bulunca dahada başka oldu
sevgilerimle kutluyorum
Nurefşan. tarafından 8/26/2014 5:13:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Beğenmene sevindim.
teşekkür ederim, sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bazen yanlış anlaşılmalar başa det oluyor da :) biri çıkıp, yazmadığın bir öyküyü neden paylaştın diyebilir.
Nurefşan.
harika bir kurguydu....
kutluyorum sevgilerimle canım