- 588 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GÜÇ
Gücün ne çağrıştırdığı çoğumuza göre bir ikilem. Nasıl tasavvur ediyorsak ezelden beri. Belki görünen belki izafi ama olması gereken. An itibariyle ve belki bir dakika sonrasında değişime tekabül eden.
Zafiyet midir hassas bir yapı yoksa güçlü bir kalkan mıdır?
Cevapları da müphem içinde sakladığı o derin anlam da…
Ruhun asaleti midir güçlü kılan yoksa sığ ve kuytu bir varlık mıdır kabul gören? Belki istekler doğrultusunda nükseden bir teçhizat adına insan denen. Farklı zihniyetlerin ve farklı arzuların rağbet gördüğü bir tahakküm sınırını çoktan açmış. Hatta silinmek üzere her ne kadar savunma mekanizmalarımız ile engeller koysak da.
Doğru ya da yanlış addedilen kavramların ne gibi bir çağrışım yaptığı da ayrı bir sunum. Kimin doğrusu kimine yanlış gelirken sergilenen tüm davranışlar da aslında bizlerin gardı değil mi…
Kılıfsız yalanlar da cabası ve dile gelen yankıları sessiz ruhların sesli çağrışımlarla. Belki görünen belki gizlenen. Ya da farklı açılımlar ile değişik bir seyir izleyen.
Sevginin tutumu ya da sevginiz acizyeti çoğuna göre. Belki de sevmekten ve bağlanmaktan korkan bir insan topluluğu kendine olan narsis eğiliminin haricinde kimseye önem dahi vermeyen. Varsa yoksa egolar ve ihtiras dolu nefislerin eş güdümlü yolculuğu.
Gerçekler tamamen çarptırılan ve yalanlar göze sok soka sarf edilen ve hiçbir önemi yokmuşçasına devrik cümle ve yetisizliklerle devam yola. Yolu kesişenlere ise geçiş hakkı tanımayan.
Zoru seçmek mi kolaya ve mümkünata yaslanıp eşeğini sağlam kazığa bağlamak mı. Ya eşek ölürse deyip bir kaygı da taşımamak ötesinde.
Ötekileşen bir dünyada ötekileşmemek adına farklı kılıklara girip zafiyetlerini yargılamak haricindekilerin her şey mubah ve yolundaymışçasına…
Belki zoru seviyoruz belki kolaya kaçıp mücadeleyi elden bırakmıyoruz.
Huzur mu aradığınız ya da tarifi imkânsız bir mutluluk mu? Varsa bulan bu nadide değer ve imkânsızlığı süre gelen mefhumları beri gelsin. Ya ödenen ya da ödenecek bedeller?
Bedelsiz ne olabilir ki bu ölümlü dünyada? Ebedi bir istirahat değil mi eninde sonunda kavuşacağımız?
Ya karşıt görüşler ya savunma tutanakları gerçeği ve doğruyu savunan?
Ne de olsa kendi doğrularımız önem teşkil ediyor. Ötesi yok değil mi…
Tutunduğumuz dallar çoktan kırıldı oysa hatta dal bile değilmiş onlar. Sadece görüntü itibariyle bir hayalden ibaretmiş. Aşk gibi, sadakat gibi ve yalan gibi.
Sonucu bu olmamalıydı hassas ruhların tapınaklarını koruma adına verdiği mücadele.
Ne başı yolun ne de sonu. Kim bilebilir ki bir sonraki kavşakta neler olabileceğini…
Kabul gören mi hak verilen mi… Yoksa inanıp devam etmek mi sorgulamaya hiçbir sonuç elde edemeseniz de… Belki de direnmek değişime her ne kadar hak etmediğiniz davranışlara maruz kalsanız da.
Ama en önemlisi değil mi özgüveninizi ve kendinize duyduğunuz sevgi ve saygıyı diri tutmak. Elden geldiğince tabii ki ve her hangi bir dayanağınız olmasa da.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Çok memnun oldum beğeninize. Çok sağ olun.
farklı bir noktadan dalış yaptım ve derken bir de baktım ki yazı nihayetlenmiş.
sonsuz saygılar ve selamlar...
"Güç" dediniz en başında aklıma dünyada var olan tek güç kaynağı "Yüce yaradan" geldi.
Sonrasında ki, açılımlarınız aslında çok doğru tespitler ve hepimizin bildiği ve kabul edemediği şeyler.
Düşünüp sonunda yine O Yüce Yaratıcı'nın gücüne ihtiyacımız olduğu kanısına vardım. Çünkü biz ne kadar özgüven ve özverili olsakta sonuç onun takdiri ile bağlantılı.
Ne diyebilirim Rabbim Onun rızası ile yaptığımız eylemlerde bize güç versin. Biliyoruz ki, biz isteriz, kafir olsak ta, alim olsak ta, O bize verir. Biz istedik diye verir. Sonra hesaba çekiliğimiz de, "Rabbim ben istedim sen verdin" diyemeyiz. Bu Onun rızası var demek değildir.
Bu sebepten belki de, tutundumuz tek dal O olmalı, Ona sığınanın sırtı yere gelirmi hiç?
Düştüğümüz zamanlar bile, bizim kontrolümüz dışında gelişen olaylar dahilinde de çare Onun takdirine tevekkül etmektir.
İnanıyorum ki, mutlulukta böyle, böyle gelir.
Biraz sivri dilli bir yazıydı sanki bu ama akışı hoş ve güzeldi tebrikle..
Saygılar.
Gülüm Çamlısoy
ve kesinlikle ve kesinlikle: TEK GÜÇ YÜCE YARATAN. Bu olan, olmuş olan ve ebediyen de olacak olan. Ne zaman ki bir hata yapsam ya da yapma eğilimi göstersem hatta içimden olumsuz bir düşünce geçse en başta O'ndan korkarım. Çünkü inancım şu ki; öbür dünyaya kalmıyor cezamız. er ya da geç bu hayatta yaptıklarımızın karşılığını görüyoruz; farkında bile değilken hem de...
Uzun bir açılım oldu yine yanıtım. sanırım annem haklı: Susmak bilmiyorum son zamanlarda hele ki yazmaya başladığımdan beri anlama ve anlatma yetimde inanılmaz bir gelişme kaydettim...
Çok çok teşekkür ederim.
En iyi dileklerimle...