*** ÇAĞRI ***
Saygı değer, değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi çağımız bilgi ve bilgisayar çağından, sevgi, barış ve hoşgörü çağına geçiş aşamasındadır. Bizler bunlara ne kadar uzak görünsekte düşünecek olursak tarihte biz bu çağları yaşamış, yaşatmış ve Dünya’ya bu konuda çok güzel dersler vermiş bir milletin ahvadıyız. Hatırlayın Yunus’ları, Mevlana’ları, Hacıbektaşi’leri, Akşemseddin’leri, Ahmed Yesevi’leri. Biz bu ecdadımızı hiç bir zaman unutmadık, biz onların fikirleri ile, zikirleri ile küçük yaşlarda tanıştık. Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü diyen, Yunus’ların, ne olursan ol yine gel diyen, Mevlana’ların, Dostun yeri gönüllerdir, gönüller kurmaya geldik, diyen Ahmed Yesevi’lerin, gönüllerde kurmuş oldukları saltanatı unutmadık. Bilgi ve sevgi toplumu olmamamız hususunda hiç bir engel olmadığı gibi, bizler bu konuda diğer milletlere tarihte örnek olmuş ve bu davranışı ile de kurmuş olduğu medeniyetlerin tarihte çok uzun ömürlü ve geniş bir coğrafyada hayat sürdürmüş olduklarını biliyoruz ve tüm insanlık bilmektedir.
Hal böyle olunca küçük olan devletler birbirleri ile bütünleşirken, kıtalar birleşirken Dünya’mız süratle bir globalleşmeye doğru yol alırken, bizim vatanımızda, bizim toplumumuzda, bizim cemiyetlerimizde bu bölücülüğün, bölgeciliğin ve bencilliğin anlam ve manasını bir türlü anlamış değiliz. Bizim hiç bir kimseye karşı ne bir kinimiz, nede bir husumetimiz vardır.
Bizim düşmanlığa değil dostluğa, kardeşliğe ihtiyacımız vardır. Bizim bölücülüğe, bölgeciliğe değil ’’Birliğe, Beraberliğe’’ ihtiyacımız vardır. Bizim küskünlüğe, dargınlığa değil, barışa, sevgiye ve saygıya ihtiyacımız vardır. Bir İnsanı şahsiyetinden dolayı sevmeyebiliriz. Sevmeye de mecbur değiliz. Ancak fikirlerine, bulunmuş olduğu konumuna saygılı olmak durumunda olduğumuzu unutmayalım.
Resullullah (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar, ’’Bir Müslüman’ın bir başka Müslüman’a gülümsemesi dahi, bir fakire sadaka verilmiş gibi sevabı vardır.’’ Cenab-ı Hakk bir Ayet-i Kerime’nin mealinde şöyle buyurmakta, Eğer siz bu dinin kıymetini bilmezseniz bende bu dinin kıymetini bilen yeryüzünde öyle bir millet yaratırım ki, onlar mazlumlara karşı gayet alçak gönüllü ve mütevazi, zalimlere karşı ise onurlu ve zorludurlar.
Hamd olsun ecdadımız bu Ayet-i Kerime’nin şerefine nail olmuş, çok çeşitli medeniyetler kurmuşlardır. Bizde bu ecdadın torunları olarak Atalarımızın kemiklerini sızlatmaya hakkımız olmadığı gibi onları rahmet ve şükranlarımız ile anıyor, yüce ruhları karşısında saygı ile eğiliyoruz.
Değerli Arkadaşlarım!
Bundan sonraki girişimlerimiz kırılan kalpleri düzeltmek, yok edilen umutları yeşertmek, vurulan hayalleri diriltmek olacaktır.
Hepinizi Cenab-ı Allah’ın birliğine, beraberliğine ve mağfiretine emanet ediyorum.
Saygılarımla
12.12.2000
Ali Dere
Not:
Bu makale 2000 Yılında Türkiye Gazetesinde yayınlanmıştır.
YORUMLAR
kimse kalmadı ki dost her şey mahvoldu tüm değerler bitti ayakta durabilene aşk olsun herkes geçim derdinde boğuluyor o eski günlerin vefası fedakarlığı nerede şimdi nerede bir bardak çay için adam vuruyorlar siz biz bile dayanışma ruhunu yitirmişiz kendine gelince iyi başkasına kötü bir zihniyete büründük oldum olası ta orta okul çağlarında sağa sola ayrışmaya hep karşı durdum siyonizmi batıyı Amerika siyasetini anlatık durduk ne oldu biz bilmem kaç kez hayatımızı ortaya attık değişen ne iktidar ellerindeyken kaçtılar emek verenler dışlandı içimizde bizi sevk edenler bizzat dönmeydi biz herkesi bizim gibi bildik sürü olduk...şimdi aynı durum Kürtlerde onları sürü yaptılar...olan bu vatanın evlatlarına oldu şimdi kimde kafa akıl nizam kaldı ki bak Müslümanı Müslümana kırdırıyorlar bu durum da kim güzel olanı seçebilsin yinede inşallah diyorum...kutlarım güzel yüreğini kal esenlikte...
Kıymetli dostum Ali Bey
Bu güzel yazınızda yaptığınız çağrıya katılmamak mümkün mü?
Gençlik çağları sol hareketin içinde geçmiş bir arkadaşınız olarak üstelikte merhum Alparslan Türkeş’in yakın çalışma arkadaşı olmuş ülkücü hareketin önde gelen insanlarının olduğu bir akraba çevresine sahip ve bu çevrenin ağır tenkitlerine muhatap olmuş eski bir solcu olarak bu çağrının önemini en iyi bilecek acizane insanlardan biriyim.
Ancak böyle bir çağrı samimi olması için tüm siyasi argümanlardan arınmış olması gerekir.
Farklı siyasi düşüncelerin kültürel yapıların etnik kökenlerin vs gibi tüm unsurların ortak bir payda da buluşması için insanlığın zaman içerisinde ağır bedeller ödeyerk elde ettiği tecrübelerinden oluşmuş olan ‘’demokrasi, insan hakları ve özgürlükler’’çerçevesin de olmalıdır. sizinle ayrı siyasi düşünce de olmamamıza rağmen ortak paydalarımızın da olduğu gerçeğinden hareketle sizin sayfanıza konuk olmam ve düşüncelerimi özgürce ifade edebilmem gibi.
Yazınızın içinde geçen milli ve manevi olgular zaten ülke insanının ortak değerleridir.
Her cenah dan bazı kandırılmış ve aldatılmış insanlarımız olsa da'!!
Şunu da söylemek isterim ki, hangi siyasi görüşten olursa olsun bu ülke insanının özünde taşıdığı ( RUH ) Kudüs ruhudur. Mekke –Medine ruhudur ve tabi ki Çanakkale ruhudur. Bizlere düşense bu ruhun milletin özünde olduğunun bilincinde olup bu ruhu demokrasiyle taçlandırmaktır.
Saygı sevgi selamlarımla.
Ali bey kardeşim 14 yıl önce değişen ne sadece zaman su gibi akıp gitti sadece biz SADECE biraz yaşlandık.
geri kalan herşey ayny
değişen yaşımızdan başka hiç bir şey yok yiğidim
Hatta herşey katmer katmer oldu .
Kutlarım o duyarlı yüreğini
Allah yardımcımız olsun
selamlar