- 909 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜ TOPRAĞI
Daralıyor dört duvar, bir sis perdesi iniyor gözümün önüne.Bir alaca karanlık sarıyor etrafımı, yavaş yavaş ve sinsi bir şekilde. Ruhum tüm merhametini bitirmiş, yaz ortasında sonbahar hüznü suretinde. Yüzü bilinmez bir yolculuğa doğru yönelmekte. O ilerledikçe bedenim sere serpe yere serilmekte. Bilincim yerinde ama sesimde ruhum gibi beni terk etmekte, çünkü kimse beni dinlememekte, herkes de anlamsız birer hıçkırık ve birkaç gözyaşı, sessiz bir tören düzenlenmekte.
Evet ölüyorum, bedenim dümdüz yerde. Ama sesleniyorum herkese: Ben ölmedim diye. Kimse duymuyor beni, herkes istekli istekli görevini üstlenmekte. Hiç yakışmasa da beyazlar ellerine, her biri sıkı sıkı sarıyor beni karanlık elleriyle. Doğruluktan korkan birkaç kimse, yüzlerinde sinsi bir ifade, artık o doğruları duymayacağını bilmesinin sevinci anlamsız gözlerinde. Ömrümün ilk baharında, sonbaharı yaşıyorum bedenimin tam orta yerinde. İçimdeki hayata dair çığlıklar eşliğinde, derin bir çukura bırakılıyorum, hayat tohumlarını savuran rüzgarlar tam üzerimde. Birkaç iyi niyet, birkaç benle yaşanılan güzel anı kulaklarıma gelmekte. Birde diğerleri, akşam gidecekleri yemeğin hesabı gözlerinde, bir kaçı da biran önce tv kumandasının pardon kendine düzlenmiş sahte hayatın kumandasını ele geçirme düşüncesinde. Saçma hayatlarında kaç kez öldüklerini bilmelerine rağmen, kendilerini ölümsüz sanarak yaşamaları, içimdeki hayat çığlıklarını güçlendirmekte. Topraklar atılıyor üzerime ama bu beni öldürmez, asıl hayallerimin üzeri örtülüyor, bu beni gerçekten öldürüyor işte. Yerin altında anlıyorum; bu sahte hayat bedenime değil de hayallerime düşman olduğunu. Ve ben buna müsaade etmek istemiyorum.
Hiçbir zaman bitti diyemediğimiz ama çoktan bitmiş arkadaşlıkların peşine düşmüyorum bundan sonra. İnsanın ruhuna değilde kimliğine bakan insanları arkama alıyorum. Tutsak olmuyorum o kumandaya, kitaba ve beyaz sayfalara dönüyorum, yani özüme. Aşk adına yalancı suretleri kaybediyorum bende. Ama hiçbir surete tek bir parça bile vermeden saklıyorum aşkı, en gerçeğine. İnadına haklının yanındayım, tüm savaşları yasaklıyorum yine. Sus ağlama anne, bak ölmüyorum işte. Duy çığlıklarımı sende, bir el uzat anne. Bak üzerime atılan topraklarda durdu, bak doğruluyorum üzülme sakın, silkinip atıyorum ÖLÜ TOPRAĞINI üzerimden. Yeniden gerçek dünyaya doğuyorum. Hayallerim ilk günün tazeliğinde, sizde bir el uzatın dostlarım, düşelim gerçek dünyada, en güzel hayallerin peşine.....
NOT: Sıcak bir ağustos gecesinde, odamın dört duvarı üzerime gelirken düşüncelerimin günlüğüme yansımasıdır.
YORUMLAR
Gerçek bir yazı, gerçeğe bir yazı. Öyle umutsuzluk ikliminde kalsaydı, kötü olacakdı. Ancak finalde umut serpintileri vardı. Tebrikle.