- 1526 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BIRAKTIĞIN GİBİYİM, BABA
-meli, -malı…
Ne yazık ki benim boyunduruğum hep ama hep bu istikamette oldu hem de kendimi bildim bileli.
Şu da bir gerçek ki; hep şikâyet etmişimdir uygulanan yasaklardan ve beni yönlendiren öğretilerden.
Evet, baba, sana yazıyorum bu satırları: Gözünden sakındığın o küçük kız çocuğu hala muhafaza ederken tüm değerlerini. Bana öğrettiğin ne varsa ve kısıtlama getirdiğin tüm o konular. Açılımını bırak, baba. Haklıymışsın sen hem de çok haklı. Şimdi bir kez daha anlıyorum gerçekler yüzüme bir bir çarptıkça.
Sanırdım hatta emindim o içine düştüğüm kuyudan nasıl çıkacağımı. Aslında ne bir kuyuya düşmüşüm ne de bir kıskaçmış etrafımda var olduğunu sandığım. Tam tersine bir bahçeymiş içinde bulunduğum. Ve o bahçede hep yalnız olduğumu varsaymıştım. Değilmişim oysa hem de hiç…
Evet, çok şey ve sarf ettiğim tüm o mücadele karşılıksız kaldı ve kalmakta da. Geri dönüşümü olan poşetler bile varken ne garip ki; karşılığını bulamadım hiçbir duygumun ve fiiliyatlarımın şu ahir ömrümde. Garip ve bir o kadar üzücü, diye inan ki tek bir kelime zikretmeyeceğim. Sanırım acılarımdan besleniyorum ben ve tüm o yoksunluklardan. Ne zaman ki kıymet versem haricimdeki insanlara hatta basit objelere herhangi bir yansıma göremediğimi zannetsem de bir bakıyorum ki; tırnaklarımı geçirmişim duvara tam da düştüğümü sanırken üstelik tek tutunacak bir dal bulamazken.
Artık sorgulamayı da bıraktım, baba. Ne seni sorguluyorum ne getirdiğin yasakları ne de tüm o kısıtlamaları. Zira sen gittikten sonra da fazla bir şey değişmedi. Ben yine aynı Gülüm’ümüm. Şimdi görüyorum ki; o dikenler ilk günden beri çevrelemiş yapraklarımı yoksa nasıl muhafaza ederdim kimliğimi: Çoğuna göre çocukça ve aptalca olsa da.
İçimde olan ya da olmayan her ne ya da her kim ise. Ama o kaybetmediğim tek ve en asil mefhum:’’Sevgi.’’
Bana sevgini gösterirdin ya da göstermezdin. Asla bunun tartışmasını yapmayacağım. Ama ne zaman hasta olsam; beni battaniye sarar ve terleyip o soğuk algınlığımın geçmesini beklerdin. Şimdi düşünüyorum da; bundan daha büyük bir sevgi olabilir mi…
Hele ki ilk gençlik çağlarımda, nasıl gurur duyardın benimle… O küçük kız çocuğu gözlerinin önünde genç bir kıza dönüşürken.
Ve gurur duyduğun pek çok şey.
Üniversiteye girdiğim o ilk yıl… Gerçi okuduğum bölümden pek hoşnut olmasam da, okul sonrası birlikte yapacaklarımızın hayalini kurardık geceleri oturup saatlerce konuşurken.
Hep derim baba: Çok ama çok erken gittin. Sandım ki; senden sonra alabildiğine bağımsız olacağım. Olmadı, olamadım çünkü o kurallar ta içime işlemiş ve gerçek anlamda seninle hem fikirmişim.
Koruman gereken onca şey ve onca insan. Ya şimdi…
Eğer ki hala aynaya bakıp kendimle gurur duyuyorsam bu, hep vicdanımın sesini dinlediğim içindir.
Asla vicdansız olmayı beceremedim baba. Çok kırgınım ve binlerce parçaya bölündüm ama buna rağmen içim o kadar rahattı ki. Çünkü kırmanın kırılmaktan bin kat beter olduğunu biliyorum.
Kırmayı beceremezken varsın kırılayım. Varsın tekrar bir araya gelmesin o parçalar. Sonuçta benliğimi ve kişiliğimi bir bütün halinde muhafaza ediyorum ya…
Ve anladığım bir gerçek daha var ki; aslında senin arayışının bir uzantısıymış benim dünyaya gelmem. Her ne kadar on sene sonrasında bir kardeşe sahip olsam da ben senin hep ama hep ilk göz ağrın olarak kaldım. Bu yüzden kendimi hep özel hissetmişimdir. Anneme göre, bir pırlanta ve diğer insanların gözünde koca bir hiç olsam da. Umurumda değil artık çünkü her geçen gün ve yaşadığım her yenilgi beni daha da güçlü kılıyor ve Allah’a daha da yaklaştırıyor.
Sevmekten vazgeçemiyorum baba. Nasıl bir duygu ise bu bana bahşedilmiş. Nefret etmeyi de beceremiyorum. Zira ne zaman birilerinden nefret etsem içimdeki sevgi köreliyor. Bu yüzden ya çok seviyorum ya da hiçbir duygu taşımıyorum. Sevince en az kendim kadar seviyorum üstüne üstük hatta daha da fazlasıyla. Anlama eğiliminde olmayabilirler bu da pek bir önem teşkil etmiyor. Ve şunu diyorum kim varsa yanımda ya da karşımda:
-Ben iki kişilik de severim…
Anlayacağın, babacım; hala uçuk hayalleri olan o kız kimliğini muhafaza etmekte.
Çok zaman geçti üzerinden ama dün gibi tüm anılar taptaze.
Ne gördüm şu hayatta, diye ara sıra hayıflansam da sahip olduklarım ile mutlu olmaya çalışıyorum. Peki, neye sahibim, diye sorgulamaktan kendimi alamasam da. Tam bir kafa karışıklığı anlayacağın…
Beklentileri nedir insanların diye oturup düşündüğümde bu sefer inanılmaz zorlanıyorum çünkü herkes kafasında farklı senaryolar üretip farklı beklentilere giriyor. Mademki kafalarındaki resme uymuyorum suç ben de mi, diye artık sormaktan vazgeçtim.
Benim kafamda hiçbir resim yok ayrıca. Olanla yetinmek tek ilkem olduğu için sahip olamadıklarımın arkasından sadece gözyaşı döküyorum. Yoksa ne isyan ne de nefret. İsyanım olsa olsa haksızlıklara hep de maruz kaldığım ama bunun da bir çaresi yok ne yazık ki.
Hala komiğim hala çocuk ve bir o kadar zor. Zoru sevmek suçsa suçluyum. Zor bir insan olmanın getirisi olsa gerek.
Bıraktığın gibiyim, kısaca: Hala mızmız, hala arayışını nihayetlendirmemiş ve bir o kadar umut dolu.
Bıraktığın gibiyim, baba: Hala senin ilk göz ağrın özlemleri ve hayalleri olan…
YORUMLAR
Ne ilk ne de son...
Bir göz ağrım olmayacak sanıyordum.
Elacık'ı gönderdi bana Rabbim...
Ama...
Daha önce de sizler varsınız kızım...
Bir manevi kızım mesajlarıma cevap vermez olmuştu...
"Seni kıracak birşey mi yaptım kızım!" diye sitem etmiştim...
Aldığım cevapta şunları söylüyordu:
"Beni kıracak birşey yapmadın babacığım. Babalar kızlarını kırmaz."
Benim düşünceli kızım hasta olmuş, bir süre hastanede yatmış.
Üzülmesin diye babacığının duymasını istememiş...
Böyledir sevgi kızım.
Kendi durumunun ağırlığı değil, sevdiğinin üzülmesidir onun için önemli olan...
Sevgiler...
Gülüm Çamlısoy
Bizlere bahşedilmiş harika bir armağan Yaratan tarafından.
Herkesin yeri de ayıdır kalplerde.
Sevgi nasıl bir mefhumsa sevdikçe büyüyen bir hazine.
En içten sevgimle, sevgili Kadir Babam...
İnsanın içindeki çocuğu kaybetmesi demek, merhameti, sevgiyi ve umudu da, yitirmesi demektir. Çocuklar hayret edince bir şeylere, çok bağlanınca bu sebepten ağlayınca birde, kıskanınca, küsünce ya da; çocuk der küçümseriz. Aslında içinde sevgi ve merhamet olan o meraklı haylazların kimseye bir zararı olmayacağını biliriz. Savunmasız ve saf olduklarını aşikâr bir şekilde göstermelerini zarar görmelerini istemediğimizden gizlemelerini isteriz. Belki de, bizde bu sebepten kendi çocuk taraflarımızı içimizde gizleriz. Ama iyi niyetli isek, ve karşımızdakinin o çocuk tarafını görmüşsek ona güveniriz. Aynısından bizde de, vardır çünkü.
Değişmemek en iyisi, ama kimi insanlardan da. Bu yönümüzü saklamamız en sağlıklısı..
Yazınızı okuyan içimde ki çocuktu, bu yorumu yaptıran da o. Sizi sık, sık okuduğum halde yorum yapmak bu güne kısmetmiş.
Kaleminiz dert görmesin ve içinizdeki çocuk büyümesin diyorum.
Sevgilerle..
Gülüm Çamlısoy
Ama hayallerini yitirdi.
birilerini sayfamda görmek güzel.
Çok sağ olun.
Yorucu bir hayat. ve hayal kurmak ayrıca yorucu.
kurmaktan vazgeçtim.
büyük ihtimalle yazmayı da bırakıyorum.
sevgiler, selamlar...
kasım yağmuru
Yemek yaparken bile hayal kurarız biz kadınlar..
Yazıya gelince, ben bıraktım kilo yaptı, tekrar başladım.
Zihnimizin enerjisini çevremizde ki insanlara veriyoruzda ne oluyor?
Ben söyleyeyim:dedikodu :)
Oysa bizi anlayan ne az kişi var hayatta. Sayki, hepsi burda toplanmış ve biz anlaşılmamak üzere gidiyoruz.
Sonra psikologlar, hapların verdiği uyku tatminsizkârlığı yada saçımızın süpürgelenmiş hali.
Her insan içinde ki enerjiyibfarklı şekilde atar. Buna dert, keder ve sevinçler de dahil.
Bir daha düşünün derim.
Saygı ile kalın...
Gülüm Çamlısoy
Biliyor musunuz sırf bu yüzden çalışmayı bıraktım ve psikolojide yüksek lisans yaptım.
tabi ya
dünyanın tüm sorunlarını ben çözceğim. o da olmadı. gittim öğretmenlik yaptım. derken yazmaya başladım.
BENİM UMUTLARIM KIRILDI. Çok bel bağladım çok hem de. Çok direndim.
Şu an tüm gardım düşmüş halde.
Bilsem, bilsem...
dedikodu mu dediniz... ah ki ah. hakkımda söylenenleri kulağımla duyuyorum. ve cevap veremiyorum çünkü seviyelerine inmem.
iki yılda 700 yazı yazdım. sadece yazdım.
ömür boyu savaştım pek çok sahada pek çok insanla ve pek çok konuda.
yenildim.
düşüneceğim aslında kararımı verdim ama bir yanım sızım sızım sızlıyor.
anneme söz vermiştim: şimdi benimle gurur duyma zamanı.
en çok da ona üzülüyorum.
yarım kalmış bir hikaye ve ne yazık ki kahramanı da benim.
sağ olun, dinlediğiniz için.
saygılarımla...
kasım yağmuru
Size ne iyi gelecekse onu yapın. Olur ya, belki başka bir dalda bulursunuz kimliğinizi. Zaten biz insanların ruhu her daim bir arayış içinde değilmi ki?
Verdiğiniz sözlerinde bir önemi yok aslında, kendini iyi hissetmiyorsa insan başkasının hatırına kendi hayatını yaşayamazsın, o başkasının hayatı olur. Hem içinizi rahatlatacaksa şunuda hatırlatayım; anneler çocukları mutlu olsun isterler :)
Selam ve dua ile...
Gülüm Çamlısoy
Kuralcıyım görünenin çok ötesinde. Hayallerim hiç bitmedi. sadece istikamet değiştirdi.
HEP AMA HEP HAKSIZLIĞA MARUZ KALDIM. YAPTIĞIM HİÇ BİR ŞEY KARŞILIK GÖRMEDİ.
Bu beşeri ilişkilerde de böyle oldu uğraş verdiğim mesleğimde de. sırf bu yüzden meslek değiştirdim. getirisi yüksek olan bankacılık mesleğime nokta koyup, akademisyen olma çabasına giriştim. İşletme çıkışlı birinin psikolojiye gönül vermesi yadırgandı. Bölüm birincisi idim ve kariyer yapmak tek hayalimdi. ama çelme takanların sayısı o kadar çoktu ki. tek silahım; beynim, azmim ve içimde barındırdığım istek ve sevgi idi.
gördüm ki ve görecektim ki: Yalan söylemeyen, yüreğini koyan ve kendinden ve kişiliğinden ödün vermeyen insanlar asla başarılı olamıyor.
Bu sefer akademisyenlik hayalime nokta koydum. MEB na müracaat ettim. Kanunlar gerekçe gösterildi ve atamam yapılmadı. sadece devlet okulunda İngilizce öğretmenliği yapıp hayatımı öğrencilerime adayacaktım.
Komik paralara vekil öğretmenlik yaptım. Dershanelerde çalıştım. Yine ayağım kaydırıldı. ders saatlerimle oynandı. Öğrencilerim ile geliştirdiğim iki yönlü iletişim bazılarını rahatsız etti.
Yazıyorum daha doğrusu yazıyordum. Yazmak istiyorum. ne varsa yarım kalmış burada nihayetlendirmek idi tek isteğim.
Kırgınım, bir o kadar kızgın ve çok da kararsız.
Çok sağ olun. Evet, duaya ihtiyacım var. Ve bana hayatım boyunca güç veren ve elimi bırakmayan Rabbime çok şey borçluyum. Eğer dimdik ayaktaysam her şeye rağmen sadece Allah'ımın sayesinde.
Yazarken çok çok çok mutluyum, mutluydum. Bırakırsam ki niyetim bu yönde biliyorum ki; yüzüm asla gülmeyecek.
İnşallah düze çıkarım.
Zaten anneme çok şey borçluyum. Umarım bir gün onun yüzünü güldürürüm. Bu gidişle zor. Hiç bir zaman desteğini esirgemedi. Kadıncağızı hep hayallerimle boğdum. Hayal kurmadan da yaşanmaz ki.
Böyle garip bir kulum işte...
Sonsuz teşekkürler.
sağlıcakla kalın.
kasım yağmuru
Saygılarla tekrar..
Gülüm Çamlısoy
sanırdım ki zorluklar ve imkansızlıklar isyankar bir ruh yaratır. tam tersi inancım pekişiyor her geçen gün.
O'nun haricinde hiç bir kuvvet yok yardımcı olan. Aslında her bir yenilgi yeniden doğmak adına daha da güçlendiriyor.
ne istediğimi biliyorum artık. Hatta eminim.
umarım ve dilerim ki; gücüm tükenmez. tevekkülü de elden bırakmamalı.
şükredecek çok şey var hem de görünenin çok ötesinde.
Çok şey borçluyum aslında muhalif düşüncelere daha da inanıyorum doğrularıma ve yürüdüğüm yola.
Bana ait bir yol: İnandığım ne varsa...
teşekkür ederim.