Canım teyzeciğim...
Bugün ku ziyaretim de yine herzamanki gibi çok sıcak karşıladın ama yine beni tanımadın. İyi gördüm seni tatlı dilin, nur yüzün insanın içini ısıtıyordu. Yatağında inci gibi bakan gözler, dili tatlı, yüreği sevgi dolu. Önce beni süzdün herzaman ki gibi, ilk defa geliyormuşum gibi. "Açım" dedin getirdiğim sıcak çorba sana bir şifa olacağını düşündün, bir iki kaşık yedin ve şükrettin. "Allah yine bana rızkımı gönderdi" dedin. Sonra başladın yine sorularına. Adımı, mesleğimi, vs. bu sefer kendimi sana tanıtmak istemedim. İlk defa gelmiş gibi sorularını cevapladım. Her cevabım da sana anılarını hatırlatıyordu. Geçmişi çok iyi hatırladığını söyleyerek 12 yasına geldik. Çok heyecanlandım, bugün yaşanmış hangi güzel anılarını ve hikayelerini dinleyecektim. Heyecanım gittikçe arttı. Başladı anlatmaya:
Orta okula gidiyordum. Benden hariç üç kardeşim daha vardı ve ben en büyükleriydim. Babam çalışırdı, annem ev hanımı, evimiz kira, güzel bir yuvamız vardı. Kader ağlarını ormuştu. Babam çok genç yaşta vefat etti. Annem çok genç yaşta dul kaldı ve kardeşlerim de çok küçüktü. Ben de küçük yaşta olmama rağmen bir karar aldım. "Çalışmalıyım, babamın yerini almalıyım" dedim. İlk başta bu durumu okulda müdüre bahsettim ve okulu bırakmam gerektiğini söyledim. Müdür bana baktı ve "sen çok başarılı öğrencilerimizdensin!" dedi. "Babam vefat etti ve benim çalışmam gerekiyor, kardeşlerime ekmek götürmem gerekiyor, evimiz kira nasıl geçineceğiz" dedim. Okumak bu durumda çok zordu. Ben kardeşlerime babamın eksikliğini hissettirmemeliydim. Bu isteğimin üzerine bana yardımcı oldular ve ilk başta mahkeme kararıyla yaşımı büyüttüler. Mahkemede hakim beyin sorduğu ilk soru: Evlenecek misin? " Hayır" dedim ve babamın vefatından dolayı çalışmam gerektiğini söyledim hakim beye. Hakim beyin gözleri doldu ve bir talimatla yaşımı büyüttü.
Bu arada teyzeceğimin biraz soluklanması için "çorban soğuyor" dedim. "Evet tatlım zaten çok yiyemiyorum midem çok küçük hemencik doyuyorum" dedi. Bir yudum daha içti. Biraz soluklandı, çok yaşlı sayılmazdı ama hastalığından dolayı çok zayıf ve bitkindi vücudu ve nefeside zor yetiyordu. Ama anlatmaktan vazgeçmiyordu ve devam etti:
Bankada iş talebinde bulundum. Büyüklerimde sağolsun çok yardımcı oldular ve iş talebimi hemen kabul ettiler. Küçük yaşta iş hayatına atılmıştım. Çok kısa sürede üst kademelere yükseldim. Haketmediğimi düşündüm, okumadan. Bende sözünü balla keserek "senin yaptığın fedakarlığın karşısında oda Allahın sana hediyesi olmuş" deyiverdim. Durakladı "evet rabbim bana yardım etti" dedi. Haftanın bir günü izin alırdım kardeşlerimin okullarını gezerdim, durumlarını öğrenirdim ve takip ederdim. Aldığım maaşım çok değildi ama yüce rabbimin sayesinde her ihtiyaçlarını karşılayabiliyordum. Bende bu isimde çeşitli illerde görev aldım, diyar diyar gezdim. Ben okuyamadım ama diğer üç kardeşim okudular, üniversiteyide bitirdiler.
Bugünkü ziyaretim bitmek üzereydi teyzemide daha fazla yormak istemiyordum. "Canım teyzeciğim hikayenin devamını bir daha ki sefere dinleyeceğim" diyerek gitmem gerektiğini söyledim. Her zaman ki tatlı vedalaşmamızdan sonra dalgın, düşünceli bir şekilde kapıdan çıktım.
Değerli okuyucularım bu yaşanmış gerçek hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim çünkü yapılan fedakarlığın büyüklüğü beni çok büyülemişti. Bu yürekli insanın yüreğini ölümsüzleştirmek istedim ve buna eminim ki sizler gibi değerli, yürekli insanlar onu yüreklerinde yüceltip ölümsüzleştirecekler ve dualarını eksik etmeyeceklerdir. Allahımdan acil şifalar diliyorum... Saygılarımla ve sevgiyle kalın.