- 856 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Fikre Ziyan
Hangimiz koruyabildik ki sakındığımız gözü çöpden? Kuleler, mağaralar, sığınaklar yapdık ya ne fayda. Hattâ haddimizi aşdık, baht yapmaya bile soyunduk. Hemen bildirildi haddimiz.
Üzerine titredik sevdiklerimizin. Nezleden gripden koruduk onları ya, amansız mikrop salıcıları boş durmadılar. Sıkı sıkı giydirip gönderdik okullarına, tembihler sıraladık bitmek tükenmek bilmeyen. Devrik cümleler kurmasınlar diye uğraşdık, oysa her cümlemiz devrildi yaşamımızın orta yerine.
Anlaşıp uzlaşalım diye icat edildi belki de kelimeler, ne yazık ki susuşları getirdi peşisıra. Yol almak içindi yolculuklarımız, fakat varışsızdık çoğunca.
Cymadık vazgeçmedik hiç güvenmekden yarına. Umut türeyip boy verdi içimizde hep. Aheste revan, bir senkron tutturup yaşadık alabildiğine. Sudaki balığa, daldaki kuşa, gökdeki dönencelere çevirdik başımızı. İyiden güzelden yana olmakdı muradımız.
Çoğaldıkca azaldık, azaldıkca çoğaldık. Saman alevi gibi parladık kimi zaman. Çünkü korkduk yitirmekden, yitirilmekden de korkmak istedik yalan yok. Sezince acının yakınlarda olduğunu, kaçıp saklandık. Tümseklere takıldık düşdük örselendik. Kalkıp yerimizden doğrulduk, kalıp savaşdık. Ürperdik ölüm soğukluğuyla. Ve öğrendik aslında bize rağmendi hayat denilen muamma. Fakat sevdik, sevmeyi seçdik. Uğur böcekleri kondu omuzlarımıza sonra. Her yandığımızda, sayılmaz deyip yeniden dahil olduk oyuna. İşte şimdi tam vaktidir yeniden yeşermenin. Seviyle kucaklaşmanın tam vaktidir şimdi. Eğer an kadar dahi kalmışsa şu ahir ömür, onu gücendirmemelidir. Hepimiz içindir toprağın özü, suyun kalbi, taşın sabrı. İklimlerden iklim beğenip taşınmalıyızdır kahırsız akşam üstlerine. Dönüşmeden önce siyahdaki beyaz karanlığa, bulup kavramalıyızdır benliğimizi. Hadi ras gele. Kaşığımızdakine razı olmakla birlikde, iyisini edinmeyi ihmal etmeden...
YORUMLAR
Cok hoş bir yazı okudum Fırat Bey.
Ancak affınıza sığınarak, gördüğüm çok bâriz bur hatayı belirteyim istiyorum.
p, ç, t, k sert sessizleriyle biten bir sözcüğe b, c,d, g ile başlayan bir ek getirilirken ekin başındaki bu yumuşak ünsüzler de sertkeşerek p, ç, t, k' ya dönüşür. Bu olaya " ünsüz benzeşmesi" diyoruz.
Yazınızda bu kurala uyulmadan yazılmış olan bircok sözcük var. Meselâ çöpden değil çöpten olmalı.
Tekrar affınızı diliyor tebrik ve selâmlarımı gönderiyorum.
Fırat Avcı
Kurşunî Zaman
Benim hangi sözcükte imlâ kurallarına uymadığımı da belirtirseniz çok sevinirim. İnternet bağlantımı telefondan yaptığım için belki noktalı harflerde sıkıntı doğmuş olabilir; ancak onun dışında bir hata göremedim ben.
Açıkçası çok üzüldüm size kötü duygular hissettirdiğim için. Emin olun bir daha yorum yapmayacağım yazılarınıza.
Esen kalın.
Uzak iklimleri aşıp gelir mi, kanadında iflah olmaz ümitler taşıyan o yorgun kuşlar?
Yeniden yalazlanır da vücuda gelir mi, evvelinden yedi bucağa savrulmuş o küller?
Yeşerir mi bir daha, yağmur hasretinden değil de üstüne basılmaktan solmuş o çöl çiçekleri?
Böylesi müphem bakınca ''yarın'' denilen o muammaya, gücenir de küser mi acep şu ahir ömür?
Siz ne güzel demişsiniz de.. anlayana sanki..
Bir daha okusam..kimbilir, belki..
Tebrikle, selam ve sevgiyle sayın yazar..
Nihavend Şarkı tarafından 8/27/2014 4:43:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bende yazınıza, daha önce yazdığım bir yazıyla eşlik etmek isterim....
'Akıl Çıplaklığı' böyle düşünmeye, yazmaya başlayınca ortaya çıkar(mış)
Maziye bak....Hayat leş kargalarının kanatları altında süregelirken, inadına inadına uğraş vermek, her gün tutunacak bir dal ararken, tuttuklarını hiçe saymak, sahte gülücüklere aldanıp mutlu olmak, nereye kadar?
İnanmadığın hayalleri kurup, kendini zamanın dışında tutmak, dinlediğin melodileri gerçek hayatta bulamamak, kırmızı gülü severken kokusunu hissetmemek nereye kadar?
Her gününü bir önceki gününe satmak, kaybettiğin kelimeleri bulup azarlamak, kendini başkasında arayıp, kendinle dalga geçmek, vicdanla aklını yan yana getirirken kalbini sürgün etmek, nereye kadar?
Son sözleri söylemeden kaçmak, aydınlığı geceye terk etmek, doğruları söverken yalanlarını azat etmek, ölümlü dünyada, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak, birileri gider, birileri gelir diye düşünmek nereye kadar?
İnsan şımarmayı sever ;fakat hayat şımarık insanlardan hiç hoşlanmaz. Biz hayatı ne kadar ciddiye alırsak,karşılığını da o denli alabileceğimizi unutmamalıyız.
Bir gün kelebek gibi düşünmeyi öğrenirsek, belki de onun gibi yaşamayı bırakacağız. Hayat kendini ne kadar uzun sunarsa bizlere, işte o zaman yapılan her şeyin insan için yapılması gerektiğini ve yaşadığımız hayatınsa bir hayal olduğunu anlayacağız.
Saygılar,Sevgiler
Fırat Avcı
CaNMaYBuLL
Kim bilir,ilerde yazıların yorum alma ve uzun yorum sıklığı,yazarı da yoracaktır.Çünkü okudukça sorgulamalarda,sorularda artacaktır :)
Saygılar Değerli Dost
Hayat,
ancak bu kadar güzel tarif edilebilirdi.
her şeyi ile, her cümlesi, her kelimesi, her hecesi, her noktası ile harika bir yazıydı.
Keşke,
hayata hep bu pencereden bakmayı becerebilse insanlar.