- 545 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
olmalı!!!!!!!!!
babalarım zamanında Eskiler sessiz, sakin, ağzı var dili yok, elinden iş gelen, hamamda aile büyükleri tarafından beğenilen ve hanım hanımcık duran kızları seçerlermiş eş almak için yada anne ve babalarının akraba eş dost tanıdıklarının önerdikleri yada seçtiklerini seçerlermiş.
şimdiler de modern hayat herkes için pek çok kolaylık sunuyor. Teknoloji her şeyi ayağımıza getiriyor ancak maddi gücümüz de düşüyor. Artık yaşamak için daha çok çalışmak ve daha çok kazanmak zorundayız. Eskiden evin erkeği çalışır ve 5-6 çocuğa, eşine bakardı. Şimdi şartlar değişti! Bir erkek tek başına bütün yükü kaldıramıyoreşininde maddi manevi desteginie ihtiyac duyuyor
O zaman hayatın müşterek kısmı devreye giriyor. İyi bir yaşam istiyorsanız, siz de çalışacaksınız. Maalesef artık şartlar ancak iki kişinin çalışmasıyla, bir evi döndürmeye yetiyor. Ancak ben sadece çalışan kadını değil, kimlik olarak güçlü olan kadınları seviyorum.
genelde Erkekler, içgüdüsel olarak erkekliğini ispat etmek adına hep yumuşak başlı kadınlarla birlikte olmak isteseler de ben aksine güçlü kendini tanıyan kadınları tercih ediyorum, şartlar her ne kadar içgüdülerin önüne olsada ve hayatla sorununu halledebilmiş, kişiliği güçlü kadınlar daha cazip geliyor bana ...
Evlilik kurumu da göstermelik yerine daha sağlam temeller üzerine oturtulmalı bence şimdiki gibi bir çeşit ortaklık olmamalı,şimdilerde evliklik görsel ve ortaklıktan ibaret gözüküyor kişilikler sanal aleme taşınmış,suan nasıl bir işi yönetmek için iki ortağın güçlerini birleştirmesi gerekiyorsa, evlilik kurumunda da erkekler artık bütün sorumluluğu tek başlarına götürmek istemiyorlar. Daha doğrusu sorumluluklar arttıkça, erkeklerin omuzların çöküyor.
Güçlü kadınları seçen erkekler, evliliklerinde ve yaşamlarında daha mutlular, yaşamın onlar için daha kolay oluyor çünkü bireyler kendi hak ve sorumluluk bilincindeler . Her şeyi erkekten bekleyen kadın modeli yerine, ayaklarının üzerinde duran ve yaşam mücadelesinde birlikte yol alabileceği kadını hayat eşi olarak tercih etmek başlıca yaşam kaynağı bana göre
Elbette bu bir genellemedir ve daha çok büyük şehirlerde yaşayan, iş hayatındaki merdivenleri rakiplerinin arasından sıyrılarak çıkmaya çalışan ve bir evliliğin sorumluluğunu tek başına kaldırmanın ağır geleceğini düşünen erkekler için geçerli degildir.
İstisnalar elbette kaideyi bozmaz, ayrıca bu genelleme de herkese uymaz. Ancak modern çağda erkeklerin de kadına, kadınında erkeklere ve evliliğe bakışının değiştiği su götürmez bir gerçektir yaşadığımız asırda.
Modern hayat, teknolojik gelişmeler ve çağın ihtiyaçları arttıkça, teknolojik gelişmeler ve gereksinimler bizi hep daha çok tüketmeye yönelttikçe, kadın ve erkeğin arasında bulunan mesafe daralmış oluyor. Kadının sosyal hayatta ve iş hayatındaki yeri arttıkça, erkeğinde kadına bakışı değişmemesi mümkün degil gibi gözüküyor bana göre.
Modern çağ, kadının dişiliğini korumasını zorlaştırırken, erkeğin yanında duran kadına daha fazla sorumluluk ve yük bindiriyor. Çalışan, doğuran ve çocuğa bakan, evin sorumluluğunu taşıyan kadın, bütün bunların yanında ruhsal ve kimliksel olarak akıllı ve güçlü olmak zorunda kalıyor.
Eh kim olsa, bu dört başı mamur kadını görüpte, tanıyıp da istemeyen erkek var mıdır varsa aklı başında mıdır. ben böyle güçlü kadınlara saygı duyar önünde dik durulmasını düşünürüm hem evlenilir hem yaşanılır
hem paylaşılır bence hayatın tek değişmez gerçeğidir , öyle değil mi?
YORUMLAR
Maddiyat ve paranın gücü... Her ne kadar yadsısam da ne yazık ki gerekli bir mefhum. Hakimiyet kurmak da o kadar mümkün. kadın ve erkek: Harcanmış yaşantılar gözlemlediğim ve ne yazık ki sizin de belirttiğiniz üzere pek çok kavram yön değiştirdi. Çalışma hayatının su götürmez gerçekleri de ayrı bir köşede avaz avaz bağırıyor.
Güçlü olmak...Pek çok kişinin kanaatine göre ne yazık ki para denen o kağıt parçası güçle eş güdümlü bir çağrışım yapmakta.
Bir o kadar pek çok duygu ve kutsal addedilen kavram da anlam kaybına uğramış vaziyette. Günü birlik ilişkiler, yiten sadakat duygusu ve dürüstlüğün ve namusun bozuk para gibi harcanmış olması. bazen insan kendinden bile şüpheye düşüyor: Ne varsa koruyup kollanan kimsenin umurunda değil. Hele ki hassasiyet ve naif bir kişilik söz konusu ise uyumsuzlukla eş değer ne yazık ki... Ne varsa hak etmediğimiz (hak etmediğim belki de)...
Evlilik kurumunun saygınlığı neyle eş değer ya da bunu ayakta tutan nedir?
çevremizdeki insanları, yakınımızdakileri sevmekten acizken hatta kendimizi bile neye ya da kime inanıp güvenmeli?
Tam bir kafa karışıklığı.
Konuyu da dağıttığıma göre son noktayı koyuyorum.
Tebriklerimle.
ve şu bir gerçek ki: Sınanıyoruz bu alemde hem de en değer verdiğimiz ve önemli addettiğimiz değerlerle.
selamlar...
Çok güzel ve anlamlı bir yazı.
İlave edeceğimiz tek cümle olabilir.
Bu tür evliliklerin %90'ı boşanma ile sonuçlanıyor maalesef.
Hayat müşterek deyip,
her şeyi ortak paylaşmak,
insanlarımızın işine pek gelmiyor nedense.
Eğer,
bu tür bir evlilik başarı ile yürütülebiliyor ise,
gerçekten de her iki bireyi de gönülden kutlamak gerekir.
İlginç bir yazıydı.
Doğruluk payı yüksekti.