- 1914 Okunma
- 14 Yorum
- 5 Beğeni
HOCA KIZI (ŞUBATLARI SEVMEM )
saat 10:00 da ki mahkemeye bir kaç saat kalmıştı. Gerginlikten iki gündür uyku tutmamıştı.
gözlerimin altı şişmişti. Kuaför olan arkadaşım haydi seni almaya geldim diye zorla beni dükkana
götürdü. ’kaçırdığı ne görsün’ yapma etme demelerim fayda etmedi saçlarımı boyadı, fön çekti makyaj
yaptı. Sanki düğüne gidiyorum olur mu dediğimde hepsi birden senin ikinci doğuşun bu eziyet zulum
bitecek dediler.
Gözlerimi uzaklara diktim. Düşünmeye belkide yalnızlığa ihtiyacım vardı. Ama anlamıyordu kimse konuşanlara
kulaklarım sağırdı dudakları kımıldıyordu herkesin ama ben hiç bir şey duymuyordum. Görüyordum ama kim var kim
yok farkedimiyordum.
Merdivenlere doğru adım attığımda yanımda beliren şahıs....Eşimmiydi...Yıllarımı verdiğim tam tamına ömrümün yarısının
beraber geçtiği kişimiydi ? İki evladımın babasımı bumuydu...Neden bu kadar yabancıydı yanımdaki.Oysa kokusundan gölgesinden
tanırdım . Attığı adımı bilirdim ...Dudağımın ucuna hayali bir gülümseme yerleşti...
’çiçeğim gelsene çiçeğim sevsene yine bana eskisi sen aşkımsın desene’
dengemi kaybedip düşüyordum elimi bir el kavradı soğuk bir el olmalıydı bu diye düşündüm. Oysa gözlerinde yakaran bir bakış
çakır gözleri....yeşil ile ela karışımı her baktığında içimde fırtınalar koparan bir zamanlar herşeyi silerek peşinden gittiğim o gözlerdeki
bakış ne kadar yabancıydı...
Elimi hızla çektim birden irkildim. Ağlamayacaktım . Ağlaması gereken oydu.
Asena’nın gözlerinden süzülün göz yaşını düşündüm ’artık benim babam yok mu ?’ nasıl bir cevap verebilirdim ki bu soruya
analı babalı anasız babasızlığı benden iyi kim bilebilirdi ....
Mahkeme salonuna girdiğimizde teker teker davalar görülüyordu... Hakime kilitlenmiştim. Hulusi Kentmen gibi babacan hakim herkese soruyordu
teker teker dinliyor ikna etmeye çalışıyordu...
Saatler durmuş zaman akmıyordu konuşanları dinledikçe irkiliyordum. Hepsi kavga diyor çeşitli bahaneler üretiyordu...
Peki ben ne diyecektim...Benim tek suçum hayatla mücadele etmeye çalışmak ve bu arada yuvamı ayakta tutmaya çalışmak....
Gözlerim doldu bir an hakimle göz göze geldim...Baba gibi bakıyordu. Boynunu büktü...Senin davayı en son göreceğim dedi.
Saat 12:00 geçmişti kimse kalmamıştı salonda gelin diye işaret etti.. evrak işleri tamamlandı . Eşime söz verdi....
’Hakim bey bu kadınla evli kalınır mı ?’
ölmek istedim o an...Hakim gözlerini gözlerime dikti evet haklısın oğlum sana yıllarını vermiş iki tane pırlanta gibi evlat vermiş
bir kadınla evli kalınmaz :)
protokol maddelerini okuduğunda ise o tombul yanakları alev topuna döndü gözlerinden şimşekler çıkarak bağırdı...
Sen bu kadını boşuyorsun bunlar nasıl maddeler insan haklarına aykırı
Ne demek evine erkek girmeyecek !
Ne demek evlenmeyecek !
Ne demek kimse ile seyahate gitmeyecek !
Ne demek çocukları görmek istemiyorum nafaka vermem !
Eşşek gibi nafaka vereceksin...
ve kızım sana sormuyorum bile sizi boşuyorum!
o babacan hakim gitmiş yerine hiddetli bir hakim gelmişti...Eşime saydığı laflar bununlada bitmedi
Gözlerimden artık yaşlar fışkırıyordu...Bana bakıp ağlama ...
Davacı diyorki bu kadınla yaşanır mı oğlum sana tek cevabım şu bu kadınla değil ama senle yaşanmaz...
Onun içinde eminmisiniz demiyor sizi tek celsede boşuyorum...
Hayatım avuçlarımdan kaymıştı...
Tüm direnişlerim bitmişti. Artık hürsün diyorlardı neye hürdüm...Dulluk damgasını yemiştim... Artık elimi uzattığımda
tutanım yoktu...
imzayı nasıl attım hatırlamıyorum başım dönüyor gözlerim kararıyordu.. Hakimin gürlemesini duydum tutun düşecek....
Gözlerimi açtığımda Mehmet başımdaydı gözlerindeki hüzün hala gözlerimde...
Neden dedim sadece neyim eksikti....
Cevap veremedi...Hoş verse ne farkederdi ki...
Ayaklarım dolaşırken inmeye çalıştım merdivenlerden dışarda sevgilisi benim aldığım borcunu senelerce ödediğim ve ödeyeceğim
arabamın kenarında duruyordu . Gözleri gülüyordu ..
Yarabbim o kadın çok mutluydu....
Yeterrr !!!!
diye bağırmak istesemde tek kelime edemedim.
Hadi evle baya mesafe var gel bırakıyım . Elini ittim...
Parmağımdaki alyansı çıkardım ’ Sen ikinci eli seversin al bunuda ona tak ’ dedim...
Ve
Özgürlüğün acı yoluna adımımı attım...
Artık yalnızdım ama ne zaman yalnız değildim ki aslında dedim.
Şubat ayını oldum olası sevmeyişim işte bundandır...
( MAZİ KALBİMDE YARADIR...ŞUBATLARI SEVMEYİŞİM ONDANDIR)
YORUMLAR
Gerçekten etkili bir yazı okudum...Hayatın çirkin yüzü de var işte...Çok derin yaralar açan acılar bazen de bir kurtuluş olabilir insan için...Aslında sıkıntı veren gitmişse bunda da bir hayır mutlaka vardır. Güzel günlere gebe olabilir hayat..Her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim sevgilerimle...
Nurefşan.
Bence bu işte şubat ayının bir kabahati yok sanırım, inadına sevmelisin şubatı, seni özgürlüğüne kavuşturdu.
. Ve ayakları üzerinde durup diğer hemcinslerine güzel örneek olmalısın.
Gerçi kocanı çalan da hemcinsimizdi ya (!) neyse...
Tebrikler
sevgimle
Nurefşan.
teşekkür ederim yıllar geçti ama bir kitapta toplanacağı için bunları anektot olarak yazıyorum
sevgilerimle teşekkürler ederim
Sevgili Kızçem.
Bu hikayeyi de bunun devamını da biliyorum. Bi erkek yıllarca aynı yastığa baş koyduğu ve ona iki çocuk vermiş olan bir kadın için '' Bu kadınla yaşanır mı?''diye düşünebilir. Böyle düşünmesi için kendince sebepleri de olabilir ki kendince sebepleri vardır mutlaka ama bir mahkemede böyle bir söz söylerse işte ona erkek değil eşşoğlu eşek denir.Hele hele de o kadın kendi ayakları üzerinde durmayı bilmiş, çocuğunu en iyi şekilde yetiştirerek bu gün topluma bir öğretmen adayı olarak hazırlayabilmişse, o çocuğu bazen kucağında, bazen sırtında defalarca ameliyetlera tek başına taşımış, ona adeta hayat vermişse ve bütün bunları yaparken o erkek müsveddesi o kadının yanında, kadını vazgeçtim öz kızının yanında olmamışsa ona artık eşşek demek eşşeklere hakaret olur.
Büyük bir musibetten kurtulmuşsun aslında . Bence Şubatları sev o yüzden. Hatta 2015 Şubatında bir kurban kestirip fakir fukaraya dağıt ve bir pay da o ite gönder üzerine de senden kurtuluşumun 8. sene-i devriyesi münasebetiyle diye yaz.
Kazanan sen olmuşsun..Hüzünlenme..
Selam ve sevgilerimle.
Nurefşan.
ve iiyiki babamsın
sevgilerimle öpüyorum ellerinden nanaklarından
varlığın her zaman güç bu fakire...
senin için hayırlısı olmuş canım benim dul kalmak kötü bir şey değil yaşamın tadını çıkar bence kolay olmayacak tabi ama öyle biriyle yaşasaydın hayatın zehir olurdu iyi ki boşanmış sın değer vermeyen biriyle
yaşamak kolay olmasa gerek iki yavrun var allah bağışlasın zaman her şeyin ilacı derler çok doğru yüreğini bizlerle paylaştığın için teşekkürler yolun aydınlık huzurun daim olsun sevgiler
Nurefşan.
sevgilerimle teşekkür ederim
Arkadaşım, görünen o güçlü imajın altında neler saklı neler...
Şu hayatta her şey başına geliyor insanın. Ne yazık ki; güven ve sevgi denen iki kıymetli mefhum çoktan anlamını yitirmiş. görünen ve yaşanan... Yaşanan ve görünmeyen...
Tek başına mücadele vermek ve gücünü yitirmemek adına verilen o uğraş. Bir yanda anlaşılmazlığın girdabında yitip gidenler bir yanda onurunu korumaya çalışan bizler. İnsan olmanın hakkını vermeye çalışırken süren o kıyım.
özel ve güzel bir varlığın olduğuna hep kani olmuştum. Hak etmediğimiz onca davranışa maruz kalıyoruz ki. Sürekli çekişiyoruz hayatla. Ama şu bir gerçek ki; değerlerimiz hep bizimle.
YÜREĞİN DERT GÖRMESİN.
Yaşamın kıyısından sana sonsuz selam ve sevgimi gönderiyorum...
Nurefşan.
sevgilerimle teşekkürler ederim candan yorumun için
Nurefşan.
Sevgine hak etmeyen bir adammış demek ki, ondan kurtulduğunu gün gelir sevinirsin inşallah! zor tabii ki kolay değil. Allah kimsenin yuvasını dağıtmasın.. Ama ne yaparsın ki, günümüzde evlilikler çocuk oyuncağına döndü. Kendinize iyi bakın hayat devam ediyor.. her şey dilediğinizce olsun!
Nurefşan.
İlgincti büyük gecmiş olsun keşke olmasaydı keşke mutlulukla evlilik devam etseydı diyoruzz ama yapılacak fazla birşey yok saygılar
Nurefşan.
teşekkürler ama artık keşkelerin zamanı çoktan geçti...
Dün okusaydım eğer, yani aylar önceki bir dün, kendimden pek uzak hissedeceğim bu yazı bu gün, yani aylar yıllar sonra bu gün öylesine tanıdık ki. Doğallığı da ayrı bir tanışlık. Kötüyü çağırmadan da gelir oturur bazan yaşamların ortasına. Sonsuz, sınırsız sanılan şeyler de bitip gider ömür gibi. Yeniden değil de, yine mi demeli başlangıçlar için acaba? Eşiğinde durduğum bir kapının aralığından süzülen karanlık sesi duydum yazıyı okurken. En fazla da emek diyor insan ve yaşanmışlıklar tabi bir de. Fakat hayat, tüm olağan dışılıklara rağmen sürüyor. Tebrikle.
Nurefşan.
Başlangıçlar ...
Aslında biten bir hayalin üzerine asla kurulamıyor... Nedense erkek hayatını sürdürüyor ama kadın heleki çocuklarına sahip çıkmak zorunda ise onlara gölge olmak onları korumak adına kendinden veriyor ...
Sonsuz asla hiç bir şey olamıyormuş bunu yaşayarak kanayarak acıyarak öğrendim...
Hayat sürüyorda ah abim nasıl sürüyor hala gözlerinde hüzün evlatlarımın ve tek çabam o hüznü silmek...
onun için karar verirken hep onbeş yirmi yüz binlerce kere düşünmeli...
kapı aralığından bakmadan yaşanacakları tartmalı...
teşekkür ederim içten yorumun için
Oy!...
Çok acı bir yazı olmuş.
Oldum olası sevmem bu boşanma işlerini.
Boşananlara da öyle çok sevimli gözle bakmam aslında.
Ama,
işin derinlerine nüfus ettiğinizde,
durumun vahametini daha iyi kavrayabiliyorsunuz.
Ne evler,
ne aileler var...
Ya da,
yaşatmaya çalışılan vahim yuvalar...
Doğup büyüdüğüm yörede, böyle boşanma olaylarına pek rastlanmazdı.
Sonuçta, ataerkil aile düzeni hüküm sürmede, erkek ailenin reisi, tez söz hakkı olan...
Analar da eli silahlıdır ama, evde kuzuya dönerler, erinin dizi dibinden ayrılmazlar.
Anacığım,
çok dayak yemiştir babamdan, çok sabahlamıştır kapı önünde soğuk gecelerde.
Köylü diye çok aşağılanmıştır gelin geldiği ilçede.
Ama,
yine de çekip gitmemiştir baba evine. Gidemezdi zaten.
Gelenek, görenek öyle...
Şimdi,
kendi ailemi düşünüyorum.
Eşim de ev hanımıdır.
Eğer,
ekonomik bağımsızlığı olsa idi,
hiç şüphem yok çoktan boşardı benim gibi huysuz birini.
Hayat böyle işte.
Okuduğum bu hikaye, içimi acıtmadı desem yalan olacak.
Kim ister bir yuvanın dağılmasını?
Yazık!...
Evli iken sevgili edilenlere...
Yazık, yuvayı dağıtanlara...
Yazık!...
Çocukları annesiz, babasız kılanlara...
Ne demeli?
Üzdü bizi hikaye. hayatımızın acı bir gerçeği idi maalesef.
Yazarının hüzünlü anlatımı,
biraz daha mı ne acımasına neden oldu yüreğimizin?
Nurefşan.
beni her zaman çok iyi tahlil eden yüreğine selam olsun....
bir yuvanın yıkılmasından çok o evlatların boynunun bükük kalması insanı üzüyor....
inan diyeceklerim daha çoktu ama acıtasyon gibi algılanır korkusu ile çok ama çok yüzeysel anlattım...:(