- 828 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Türkü
Aslanım eller eller
Kokuyor güller güller
Ne bilsin eller eller
Perişan haller
...
-Neşet Ertaş-
Türkülerde ölüp ölüp dirilen anlarım var.
Kimi zaman durup durup gülümsüyorum.Bazen de gözbebeklerimde fırtınaların sinyallerini alıyorum. Kalabalıksa bulunduğum yer, yalnız kalacağım bir bucak; aradığım.
Bazen de sayısızca yaşanmış an geliyor gözlerimin önüne.Bazısı çokca özlediklerimden, derlediklerim çoğu da hatırlaması bile acı verici.
Her şey bir kenara da,iyileşiyorum.
Bam teline vurunca ozan, şair de şiirine başladığı vakit.
Nerde parmaklarıyla bağlamasını titreten eller, oraya sürükleniyorum.
Çeken şeyi bulamadım henüz.
Etraflıca düşündüğümde sayısız sebeplerimle kalıyorum gecenin bir vakti.
Çoğu kendime itiraf edemediklerimden.
Ama güzel şey, gözlerini kapattığın vakit o sesi duymak.
Tarifsiz.
Türkü...
Her şeyi bizden, katıksız.
Acısı da saf sevinci de.
Ve sızısı miras kalmış bir başkasına,
hepimiz ortak olmuşuz.
Türkülerde ölüp ölüp dirildiğim anlarım var.
Dönüp dönüp tekrarladıklarım.
Dirildikçe tekrar tekrar öldüğüm.
Susup susup ağladıklarım.
Türkülerde dinledikçe aradıklarım var.
Kaybolmuş ,Kimsesiz.
Bir daha bulamayacağım.
Kimliksiz.
N.K
Ağustos-2014
YORUMLAR
bir milleti anlatan türküleridir, onun için türküleri dinlerken ölüp ölüp dirilmelerimiz.
Tebrikler
Sihirli Kalem
Onlar olmayınca yok olmaya başlıyoruz.
Türkü dolu nice güzel günlere.
Sağ olun,
sevgimle...
Neşet Ertaş çok severim. ilgiyle beğeniyle okudum..
özümüz türküler olsada ,malesef ben 3 yıldır türkü dinliyorum.
pc' mde turkulerden oluşan en sevdiğim sanatçıların eserlerini dosyada topladım.
sık sık dinlerim.cengiz özkan başta olmak üzere,
Sevgimle. yüreğin üşümesin.
Sihirli Kalem
Öğrenecek çok gerçeğimiz var onlardan.
Gönül dolusu teşekkürler,
Sevgimle...
Ne güzel bir çalışma.
ne hoş aktarılmış duygular yazıya.
Her cümlenin nihayetinde,
bir solukluk duraklıyor insan, kendine dair bir tutam duygu derliyor sunulandan.
Evet...
Gerçekten güzeldi.
hayatımızın basit mutluluk anlarının,
usta bir el tarafından yakalanması ve aynı ustalıkta resmedilişi.
Benim çocukluğumda televizyonlar yoktu.
Radyo, evimizin tek ve en önemli eğlence kaynağı idi.
Akşama kadar açık olurdu radyo.
Ne çalar, ne söyler ise dinlenirdi.
O zamanlar, radyodan kulaklarımıza yansıyan bir ses çok ilgimi çeker,
tüm uğraşımı, oyunlarımı bırakır, dikkatimi ona yöneltirdim.
Hoş bir saz, kalın ve yanık bir ozan sesi,
inanılmayacak kadar güzel türküler çalıp söylerdi.
Mahmut Erdal idi ozanın adı.
Sonraları kaybolup gitti radyodan, hayatımdan ama,
sesi ve adı aklımdan hiç çıkmadı.
Sizin bu yazınızı okuyunca o düştü aklıma yine.
Arayıp buldum internetten.
Yorumu yazdıktan sonra gidip okuyacağım, dinleyeceğim.
Çocukluğumun güzelliklerine döneceğim bir bukle.
Bir de neşet Ertaş var tabi ki.
Onu da anlatmaya kalsak, kocaman bir sayfa ayırmamız gerek diye düşünüyorum.
Çok hoş, anlamlı bir yazıydı.
tebrik ediyorum.
Sihirli Kalem
Her defasında da şükran duyuyorum her cümlenizden.
Biz 90'lı yılların çocukları olduk, aslında şartlara baktığımızda radyolara da renkli televizyonlara da erişme şansına sahip olduk.
Ama o kadar isterdim ki sadece o türkülerin sesine tutunup gözlerimi kapatıp türlü hayalleri kendi yarattığım zamanlarda bir kez olsun yaşamayı.
Dinlemek çok iyi hissettiriyor.Ve ne mutlu ki bana benim gibi düşünen böyle değerli güzel insanlar var.
Bu arada şuan Mahmut Erdal'ın türküleriyleyim.
Sonsuz teşekkürlerimle, hep var olun.
Sonsuz saygım ve sevgiyle...