- 647 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ANDREİ'YE "SİVAS 93"
Yağmurlu ve soğuk bir günde gidiyorum Şinasi Sahnesi’ne. İçim dışardan daha da soğuk. "Sivas 93" izleyeceğim oyunun adı. Genco Erkal’ı izlemek her zaman zevk verdi bana. Ama Sivas 93... Tanrım, bir katliamı izlemek....
En sevdiğim şairlerden biri orda katledildi. Oyunda öyle çok anılıyor ki adı. Adı ve dizeleri... Gözlerim yaşarıyor. Sana en çok ondan şiirler okurdum Andrei, ve o şiirlerdeki imgelerin senin dilindeki karşılıklarını bulmaya çalışırdık... Hep onun dizeleriyle seslenirdim sana: "Sevdiğim akarsuları unutma, sevdiğim akarsuları unutma, sevdiğim akarsuları unutma"
Oysa benim ülkemde öyle çok insan vardı ki akarsuları unutan, derinlere sevdalanmaktan yoksun öyle çok insan, kafasında cehennemi taşıyan... Taşıdığı cehennemi 93 Temmuzda Sivas’a getiren onbinler vardı ve şimdi milyonlar var...
Genco Erkal ve diğer beş oyuncunun arkasındaki büyük ekranda an be an katliamın görüntüleri... Ekran bir an Madımak’ın merdivenlerinde oturan üç şairi gösteriyor. Biri o, Metin Altıok...Gözlerinde her renkten hüznü taşıyan ve bir acıya kiracı yaşayan şair... Hissetmiş miydi Sivas’ta yaşayacaklarını. "Donmuş kentlerden geldin, sen bu kavruk yangın yerlerine/Ürperen yalnız yüreğini, kızgın gurbete bandın bir zaman" dizelerini yazarken hissetmiş miydi sonunu... İnsanların, cehennem beyinli insanların o gün etrafını saracaklarını hissetmiş miydi?....
Öylesine bir duygu yoğunluğu içindeyim ki o an bırakıp çıkmak istiyorum oyunu. Yüreğim kaldırmıyor. Karşımda çıplak gerçeğin ta kendisi... Yalın, imgesiz... Biliyorum tüm acılar yalın... Ama burda olsaydın Andrei, şu anda yanımda... Belki daha güçlü izleyebilirdim oyunu.
Merdivendeki diğer bir şair, Behçet Aysan... İşi yaşatmak olan bir şair... Doktor bir şair... "Sen bu şiiri okurken/ben başka bir kentte ölürüm" diyen şair, milyonları yaşatmak için uğraşırken onbinler tarafından yakılan şair...
En acı olan şeyse sanırım Andrei ve de en korkuncu, en çelişkilisi, insanların Tanrı adına öldürmeleri birbirlerini. Birilerinin kendi inandıkları doğrunun tek doğru olduğuna inanması... Aynı gökyüzünün altında hoşgörüyle yaşama becerisinden yoksun olmaları...
Bir gün üşüyen bir ruhla sorgularken insandaki yıkıcılığın temellerini bana Fromm’un kitabından bir bölüm okumuştun: "Önceki gece yaşam sevgisi üzerinde yoğunlaşan bir nevi yakarış kaleme aldım. Bu atom savaşının önlenmesinin hemen hemen hiçbir olasılığı olmadığını bana hissettiren umarsız bir ruh halinden ve insanların savaşın tehlikelerine karşı bu denli pasif olmalarının nedeninin aslında çoğunluğunun yaşamı sevmemesinden kaynaklandığını hissettiğim ani bir kavrayıştan doğdu. Barışı sevmelerinden ya da savaş korkularından çok, yaşam sevgilerine hitap etmenin daha etkili olabileceğini düşündüm."
Evet Andrei, o gün Sivas’ta onca insanı katleden onbinler sevmiyordu yaşamayı, sevmiyordu yaşatmayı...Asıl unuttuğumuz buydu yaşamayı seven yaşatırdı da Andrei...
Ve sen Andrei, YÜREĞİMDEKİ ÜLKEM, TOPRAĞIM olan SEN... "Gel" diyorsun.... Gelemem Andrei, Gelemem sevdiiğim... Bu geceden sonra hiç gelemem... Sana şiirlerini okuduğum ve okuyacağım başka şairler yakılmasın diye, yaşamın yaşatmanın güzelliğini hatırlatmak için, dünyama kattığın tüm güzellikleri paylaşmak adına gelemem. Yavaş yavaş ortaçağ karanlıklarına gömülen ülkemi, insanlarımı bırakamam. Bir gün kafasında cehennemi taşıyan onbinler tarafından yakılmak pahasına olsa da sevdiğim, gelemem....
CEREN UMUR 2008
YORUMLAR
Taşıdığı cehennemi 93 Temmuzda Sivas’a getiren onbinler vardı ve şimdi milyonlar var...Gözlerinde her renkten hüznü taşıyan ve bir acıya kiracı yaşayan şair
milyonları yaşatmak için uğraşırken onbinler tarafından yakılan şair... gerçekten çok hoş cümleler.imgelerin ve benzetmelerin ve de çağrışımların çok güzel