- 711 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Gördüklerince
Masaldan yapılmış bir şalı omuzlarına örttü kadın. Kadının gözleri, fırtınası dinmeyen denizlere benziyordu. Elleri gurbet yorgunu, yüzü soluk bir düş kıvamındaydı.
Nereye oturacağını bilemeden öylece bakınıyordu boş koltuklara. Avucunun içinde buruşturulmuş bir kâğıt parçası ve öteki avucunda da az önce kirli sakalı, kirli gömleği, kirli elleriyle kadının yanına yaklaşan adamın kirli öyküsünün bedeli olarak ödediği parayla satın alınma bir otobüs bileti vardı.
Herkes valizlerini kolilerini bagaja yerleştirilmek üzere görevliye teslim ederken, kadın bütün o valiz koli kutu çuval yığınına bakıyordu dikkatle. Sanki içlerindekileri bilmek ister gibiydi.
Bir zamanlar uzun seyahatler için hazırlanmalarını düşünüyordu belki. Akvaryumu, kafesdeki muhabbet kuşlarını, begonyaları yan komşuya emanet edip, vanaları, elektrik panelinin düğmesini kapatışını düşünüyordu belki.
Kirli sakallı kirli gömlekli kirli elleri olan adam, kadını pencerenin öteki tarafından iştahla izliyor, bir dahaki buluşmalarında onunla yapmak istediklerini kuruyordu kafasında. Kadın üzünçlü bir filmin en çok ağlamış karekteri gibi durağan, hüzünlü, öylesine oynatıyordu başını sağa ve sola. Adamın parmaklarıyla işaretlediği yöne bakıp gülümsedi. Otobüsün tekerlekleri dönmeye başlayınca daha da gülümsedi. Ardında bıraktığı kirli sakallı kirli gömlekli kirli eleri olan adamı, koca bir şehri yok sayıp gülümsedi. Bir daha hiçbir yere, ama en çok da içine yolculuk yapmak istemediğini düşündü. Otobüs koltuklarının dizilişine, bu dizilişdeki ahenge, birinin sırtı ötekinin yüzü biçimindeki oturma planına bakdı kadın. Herkesin bakıp da göremediği, ama bazılarının bir bakışda tanıdığı görüntü sağanaklarını hissediyor ve yazıyordu içinden içini ve içine. Susmasaydı eğer, hepimizden çok daha fazla şey söyleyeceği kesindi. Fakat susmak öğretisiydi kadının, ona bu öğretilmişdi.
Oval bir karanlık gelip yerleşince otobüsün koridoruna, herkes uyudu. Karanlığı dizlerinde uyutmaya alışkındı kadın, uyumadı. Zaten hiç uyuyamazdı. En son deliksiz uykusunun üzerinden kim bilir kaç tarihsiz yıl geçmişdi. Toprak parçaları, su birikintileri, ağaç kümeleri otobüsün ardında kaldıkca, kirpikleri değmeye başlamışdı birbirlerine. Ne kadar da özlemişlerdi ve özlenmişlerdi bir o kadar da...
YORUMLAR
Leylin surlarında, omuzlarına kuşandığı hüzünle hemhal bir kemankeş gibi, mehtabı yakamozlarla meşgul, sitâresi bulutlara saklanmış o sessiz karanlığın dizdarlığını yapmak ne güzeldir..
Sadaktan çekilen bir tîr-î-müjgan ile, müjgana uğramak üzre yola revan olan hâb-ı gafleti nişanlamak ne güzeldir..
Leylim geceyi yelda eylemek için, rebâbı yegâhta karar kılmış Leylâ olmak ne güzeldir..
-----------------
Ne de güzel dökülmüştü oysa yazınızın bütünü gözlerime, ve fakat nedendir bilmem, son paragrafında takılı kaldım..
Yüreğinize, kaleminize sağlık..
Güzeldi.
Bir tutam bal misali,
çalıp gitti yazar güzelliği gözlerimize, duygularımıza.
Ne olacak şimdi?