- 819 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SİNEK SAÇMALIKLARI
Haziran sıcağında misafir gittiğim şehrin çarşısında yeni ayakkabı almak için dolaşıyordum. İndirimi kaçırmamalıydım. Gideceğim mağazaya varmam için aşağı yukarı üç-dört kilometre yol var. Şu ileriye kadar yürüyeyim, oraya kadar otobüs gelmezse zaten birkaç kilometre kalır-ellerim de boş- otobüs parası vermeye değmez; yürürüm diyorum. Belirlediğim noktaya hızlıca yürüyorum ve ardından kalan yolu da bir saatte bitiriyorum. Birden karın guruldamamı işitip sabahtan, arkadaşın evinden ayrıldığımdan beri bir şey yemediğimi hatırladım. Arkadaşın evine de daha var, nefsin isyanını bastırmak için ne yapmalı? Pratik olması yani biraz da ucuz olması sebebiyle tavuk döner yapan bir dükkânın önünde buldum kendimi. İyi, burada ayakkabılarımı dinlendirir ve su içerim.
-Yarım ekmek arası döner yapabilir misin?
-Abi yarım yapmıyoruz, zaten ekmekler çok küçük.
-Kaç liraya yapıyorsun?
-Sadece iki lira abi.
-Hımm, napalım ondan olsun. Ha, bir bardak su getirebilir misin?
Üç dakikaya kalmaz tavuk ekmekle birlikte bir hazır su getirdi. Tüh! Cebimdeki en büyüğü 1 lira ya da 50 kuruş olan bozuklukları karıştırıyorum. Benim hesap yapmakta özel bir yeteneğim vardır. Mesela beş tane 50 kr, yedi tane 25 kr, dört tane 10 kr ve yedi tane 5 kr tamı tamına 4 TL yapıyor. Bu arada benim gibi elit bir insanın burada ne işi var diye yoldan geçen insanlar garipserler mi diye etrafıma bakıyorum. Hayret kimse farkında bile değil. Bunda altı yıllık gömleğimin bir payı var diye gelecek sene gömlek almaya inşallah karar verdim. Belki o zaman ayakkabıyı da alırım.
Ekmeği büyük bir iştahla ısırırken karşı masada oturan, yemeği benden daha iştahlı yiyen oldukça şişman bir adam dikkatimi çekiyor. O göbeği büyütmek için kaç dürüm, kaç lira harcadığı bir merak olarak kafama takılıyor. Neyse, ekmeğimin bitmesine tam dört-beş ısırık kala birden ekmeğin içindeki domatesin üstünde bir karaltı dikkatimi çekti. Ateşte yanmış bir parça et olabilir mi? Aman Allah’ım! Diş ısırıklarımın kestiği yerde uzanmış, altın sarısına yakın, dolar yeşiline çalan, canın boğazdan çıktığının bariz bir kanıtı olarak bir karasinek duruyordu. İşin kötüsü yarım bir sinek olması. Kalan lokmaları yiyeyim de heder olmasın diye sineğin olduğu bölgeyi kopartıp atacaktım ki ‘’lokantada yemeğinden sinek çıkan adam fıkraları yani kıssaları ’’ aklıma gelip beni caydırdı. Acaba adama söylesem mi, söylemesem mi diye bir tereddüt… ‘’Usta!‘’ diye seslenecekken içimdeki ses: ‘’Sen ne yapıyorsun, görmüyor musun adamın elindeki döner bıçağını? Burası basit bir yer, itibarlı bir lokanta değil ki düşündüğün olsun. Adam, anlayışlı çıkmazsa ne olur biliyor musun? Hem başına gelecekleri düşün. Hayatın, çocukların hele bir de hastane masrafları falan filan ‘’derken kafama dank ediyor. Etraflıca düşünmem gerektiğini anlıyorum. Ne olacağına dair birkaç senaryo düşünüyorum:
1-Usta bakar mısın, bu ne ya? - Ha ne olmuş! Bunlar buralı sinekler değil, lan kesin sen getirdin. -Ama abi, benim ne işim olur sineklerle? -Bana bak, döner bıçaklarının kirli şöhretini bilirsin herhalde. Bu bıçakla şimdiye kadar sadece tavuk kestiğimi hatırlıyorum. Ama bundan sonrasını bilmem. -Öyle rezalet olur mu? Sinek çıktı diyorum. Sizi şikayet edeceğim. ( Hesabı ödemeden kaçıyorum.) – Hayt lan! (Beni yakalıyor.)
2–Usta, domateste bir şey var gibi. –Hımm, bunun diğer yarısı nerede? – Şey, emin değilim ama yemiş olabirim. – Tanımıyorum, diğer yarısı olsa belki sana yardımcı olabilirdim. -Ama sinek ekmekten çıktı. –Arkadaşım ne istiyorsun? Sinek dahil dürümün tamamına yakınını bitirmişsin bile. Hani yemeseydin değiştirirdim, artık uzatma! – Sinir krizine girdim, dışarıda bir sigara içip geliyorum. – Lann ağzını burnunu dağıtırım ha!
2–Abi, lütfen bakar mısın? – La havle… Bugün bunu yapan kaçıncı kişisin biliyor musun? Sizde haysiyet yok mu be? -Abi vallahi içinden çıktı. -Yemeğinden sinek çıkan adam prosedürünü uygulamamı mı istiyorsun yani? -Abi yemin ediyorum… -Tamam, üç lira değil mi? Bizden olsun ama Allah bunun hesabını sorar. (Oradan hesap ödemeden çıkarım. Ama yolda adamın ahı tutar, on lira kaybederim.)
Pek karlı görünmüyordu. Kenarlardan birkaç ısırık daha alıp hiçbir şey söylemeden hesabı ödedim. Adam, ‘’Afiyet olsun.’’ deyip beni uğurladı. Yolda dilenen yaşlı bir adamın yanından geçerken içime bir sıkıntı girdi. İnanın acayip merhametli adamımdır. Birden aklıma cebimi yoklamak geldi. Cebimde azalan o tatlı maden sesini dinlerken ‘’Keşke gelişimi cömert arkadaşım Yılmaz’ın gelişine denk getirseydim de beraber dolaşsaydık.’’ diye iç geçiriyorum. Ne hesap ödeme derdim olurdu ne de dönerken otostop çekme. Sonra karnımda bir bulantı hissettim. Sanırım sinektendir. Evet evet sinekten…
Yahya OĞUZ
YORUMLAR
Güzel hikaye.
Ders verici.
Yarın bir gün başımıza böyle bir olay geldiğinde,
Karadenizlilik damarımın esiri olup,
hemen parlamayayım dönerciye.
Döner bıçağı hep aklımın bir köşesinde olsun.
Hastane masrafları da tabi ki.
Üniversitedeyken,
staj için Gölcük'e gitmiştim.
Oradaki bir lokantada yemek istediğim bir sabah çorbasında başıma geldiydi böyle bir olay.
Bir tek sinek değil ha,
sürü halinde çorbanın içindeydiler.
Güzel bir çalışma olmuş.