ASUDE
Asude sevgilim,
Oturduğum evin karşısında sakat bir kadının zihinsel engelli bir çocuğu var. Adı her gün bir başka oluyor, Bir gün Mehmet, bir gün Ali, hatta bazen Caner. Ne garip değil mi o bunu açıkça ve yüzüme gülümseyerek her tarafı samimiyete bürünmüş bir vaziyette söylüyor, ya insanlar?
O çocuk işte sevgilim, her gün işten eve döndüğümde bana “yalnızlığın kaç köşesi var, umudun kilosu kaça, ölüm diye bir çiçek var mı dünyada, anneler en çok hangi okyanusun adıdır, çocuklar anneleri için dilek ağacı mıdır?…” kabilinden sorular soruyor, susup kalıyorum, senin bir fikrin var mı sevgilim? Bir gün onu karıncalarla konuşurken buldum, keyfini bozmamak için bir iğne sessizliğinde geçtim gittim yanından. Ertesi gün elimde elma şekeri onu bekledim, biraz sonra geldi kendine büyük gelen bir terlik giymişti, başında yeşil melon bir şapkası ve dahi haşindi, onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. bu defa “Karıncalar düşman hep bana, çünkü annem dedi ki dost başa düşman ayağa bakarmış, onlar hep ayaklarıma bakıyorlar benim, kahrolasıca kirli ayaklarıma” dedi. Ben de onun dilinden konuşabilmek hevesiyle “Onları elime alıp şapkanın üstüne koymamı ister misin? Hem böylece onlarda artık senin başına bakmış olur ve dost olursunuz” dedim. Saçmalıyorsun der gibi baktı yüzüme, vakit kaybetmeden elimdeki şeker elmayı uzattım, evine doğru seğirtti ardına bile bakmadı… Utandım sevgilim, çaresiz kaldım, halime acıdım neden sonra düştü elimden elma şekeri. Eve gittim yaşadıklarımı sana mektup olarak yazdım, ne yapayım, başka bir şey gelmedi aklıma. Ertesi gün iş dönüşü yine o çocuğu gördüm, dünden kalma, elimden düşün elma şekerinin etrafına üleşen karıncalarla konuşuyordu. Dünkü halinden eser yoktu,
Mutluydu.
.
.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.