- 1026 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BU HAYAT SENİN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu Hayat Senin
…Uzun yıllar sonra tam da unuttum demişken yağmurlu bir akşam çıkıp geldin. Gelip kapıma dayandın. Senin gidişinle ölmüştüm ben. Hani sensiz nefes almam diyordum ya. Yaşamak o kadar zordu ki sensizliğinde. Gece gündüz demeden çıkıp seni aradım kuşe bucak. Belki bir umutla bulurum diye. Oysa giderken ardında çıkan fırtına temizlemişti; gidiş yolundaki bütün ayak izlerini. Ne adres ne de bir iz vardı elimde. Yolunu kaybetmiş bir çocuk gibi düşmüştüm seni aramaya.
Şimdi yağmur mu getirdi seni bana? Yoksa gidişinin bir hata olduğunu mu anlayıp geldin bana? Dışarda gürül gürül yağan yağmur seni hem yormuş hem de çok ıslatmış. Hadi geç içeri, ben bakayım şu kar dolabına belki atmadığım bir parça elbisen vardır hala. Bilmiyorsun sen tabi ki; senden sonra bu evde ne izin varsa hepsini sildim. Atılacakları attım, yakılacakları yaktım. Tek şu odamda olan resmini atmamıştım. Uzun bir ara ona bakar geceleri öyle yatardım. Senin izini tamamen kaybettikten sonra, duvardan indirim çerçevesini kırıp fotoğrafını da yakacaktım ama bir türlü yapamadım bunu. Kırıp ta yakamadığım resmini yine duvara asıp üstünü kara bir çarşafla örttüm bir daha o gül yüzlü yüzünü görmeyeyim diye.
Uzun yıllar geçti yokluğunda. Hasretin bir kül alevi gibiydi. Sigaram yoldaşım oldu. Gece yalnızlığım, ağlayışım esirliğim oldu. Neyse ben bakayım şu kar dolaba da sen ıslanmışsın gir banyoya güzelce sine temizlen. Ben de sana giyecek bir şeyler hazırlayıp getireyim. Sonra uzun yılları ayrığını bir bir konuşuruz.
Biliyorum yolun uzundu yorulmuşsun. Gel otur yemeğini ye. Ellerimle yaptım, ayrıca ne tesadüftür ki; senin en sevindiğin yemektir. Bilmem hala seviyor musun? Sen neden hep susuyorsun? Yoksa geldiğine sevinmedin mi? Kolay değil anlıyorum seni, bırakıp ta gidip yıllar sonra belki de istemeye istemeye geri dönmek. Ben seni biraz yalnız bırakayım sen yemeğini yerken ben de odanda yatağını sereyim yarın tekrar konuşuruz her şeyi. Tabi ki; sabahın erken saatlerinde çıkıp ta gitmesen tekrardan…
…
Gece yorucuydu hasret içinde kalmak ve sen ne yaparsan yap, yine sen odanda ben de odamda yatacağım. Birlikte yatmayacağız. Ne olur sus fazla ısrar etme. Yeter artık birlikte yatıp ta dokunmam sana. Her nasıl geldiysen bana öyle kalacaksın ta ki; her şeyi anlatana kadar. Eğer hala kimse dokunmadıysa tenine, kimse tutmadıysa elini o zaman yine benimsin tıpkı eski günlerdeki gibi. Yok, biri koklamışsa tenini, tutmuşsa elini, öpmüşse yanaklarında o zaman sen benim için tamamen yok olmuş olacaksın. Bak sana git demiyorum. Hadi sen gir yatağına. Ben üstünü örtüp, elektriği söndüreyim. Uyu kendine derin derin rüyalara dal. Hadi güzel gecelerin olsun sana iyi geceler.
…
Sen uykuya dalarken ben de odamda seni düşünüp gördüm. Yüzün hala aynı güzellik içindeydi, gözlerin kap kara derin derin bakıp duruyordu içine çeker gibi. Saçların kumral telleri hala dalgalıydı, her ne kadar da kumral saçlarına beyaz teller düşmüşse de yine hiçbir şey kaybetmemiş güzelliğinde.
Uzun bir hayalden sonra toparlanıp odana geldim. Sen bir şeyler sayıklayıp duruyordun. Uyanıksın diye düşündüm ama yanılmıştım rüyadaydı bu konuşman. Gelip oturdum yatağına aldım ellerini ellerime uzun uzun yüzüne baktım. O kadar güzel uyuyordun ki kıyamadım seni uyandırmaya.
Tekrar bir şeyler sayıkladın ama anlaşılmıyordu ne demek istediğin. Uykunda ağladın… Ellerimle gözyaşlarını silip, yüzünü avuçlarımın içine aldım. Uzunca bir ağladın. Sen ağlarken ben alnından öptüm. Seni uykunda öptüm… Öperken teninin kokusunu derin derin içime çektim. Biliyorum seni son kez ve korkusuzca öptüm.
Ben heybemi toplamışım ve çok yorgun düştüm bu hayatta. Azrail birazdan gelip canımı alacak besbelli. Seni son kez öpüp te kokluyorum. Belki; birazdan ölür başım göğsüne düşer. Bu hayat senin ister gidersin, istersen gelirsin. Sana bunu söylemek için seni uykunda uyandıramam. Her ne kadar sesinle uyuyup, dokunmadıysam sana bil ki seni çok sevdiğimdendir.
…
Şimdi ağlayarak vedalaşıyorum seninle sen gidip döndün bana, ben gidip dönmeyeceğim sana bunun için beni affet. Ben seni zaten çoktan affettim. Seni uykunda uyandırıp rahatsız etmek istemiyorum. Bu hayat senin… Ve senin için bir şey yapmadığım için yapayalnız bıraktığım için ÜZGÜNÜM sevgili.
…
Bu hayat senin, uyandıramam seni uykunda.
Uyandırıp ta vedalaşamam seninle.
Ben seni yıllarca bulmak için aradım,
Sen arayamazsın beni bunun için rahat ol.
Giderken öbür dünyaya,
Azrail alırken bu canımı düşer göğsüne cansız bedenim.
Seni uykunda uyandıramam.
Çünkü bu hayat senin,
Senin için bir şey yapmadığım,
Ve yapayalnız bıraktığım için,
Affet beni sevgilim.
Affet her ne kadar da seni unutmaya çalıştıysam da tek bir an bile unutmadım.
Yapayalnız hayatında;
Kuşlar yoldaşın, çiçekler kokun, kelebekler umudun
Ve bahar güzel geleceğin olsun sevgilim.
Maşuk Gültekin
YORUMLAR
Şimdi dinle aşkın sesini...
Gerçek aşklar ölmez...Bazen toprak kapatır onu yalnızlığa. Gerçekten çok duygu yüklü satırlara imza atmışsınız...Tebrik ederim...Yazınızı çok beğendim...:)