9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
934
Okunma
Başlığa bakıp da ‘’Eyvah kıyamet iyice yakın galiba. Sami Hoca da Bir devrim Hikayesi anlatmaya başladıysa çok yakında kıyamet kopacak demektir’’ Diye telaşa düşmeyin. Olay farklı…
Efendim…
Geçenlerde arkadaşlar dan birisi ‘’ Hocam sizden yine mizah yazıları bekliyoruz ‘’Diye yazmış. Ben de ona ‘’ Bu günlerde dışarı çıkamıyorum o yüzden de mizah için malzeme sıkıntısı var. Dışarı çıkmaya başlayayım yazacağım yine ‘’ Diye cevap vermiştim.
Yahu ‘’dışarı çıkamıyorum’’ Dediysem mecazi manada değil. Yani kabız mabız değilim. Öyle dışarı çıkamamak değil olay. Bildiğiniz evden dışarı adım atamıyorum. Bunun hikayesi acıklı olduğu için anlatmıyorum. Bu yazının havasını bozmayalım.
Neyse…Bu gün artık mecburen Kadıköy’e inmem gerekti. Önce duşa girdim. Yok yok. Kadıköy’e gitmeden önce mutlaka duş alınır diye bir kural yok. Hava oldukça sıcak ya. Ben soğuk suyun altına girdim sonra da kurulanmadan öylece bir ince tişort, bir de diz altına kadar uzanan Bermuda mı Madagaskar mı her ne halt ise işte öyle isim verilen pantolonumu ve dahi yazlık ayakkabılarımı giyerek kendimi caddeye attım. Eh ben evden dışarı adımımı atayım da macera başlamasın. Hiç görülmüş şey mi?
Bir kaç dakika sonra bir minibüs geldi ama tıklım tıklım. Bindim mecburen. Yüz metre ya gittik ya gitmedik kadının biri ‘’ Şoför bey inecek var’’ Dedi. Yani bir popoluk yer boşalıyordu. Yavaş yavaş kadının boşalttığı yere doğru benim tamponu iskele alabanda yapmaya başladım. Lakin on altı-on yedi yaşlarında bir kız çocuğu benden daha atik davranarak o boş yere konuşlandı. Normal şartlarda yaşlı bir Buldog olarak bu bir lokmalık Şivavayı anında çarpanlarına ayırmam gerekiyordu ama kızın önündeki bayan öyle bir laf etti ki gel de o kıza ‘’ Kızım sen kalk da ben oturayım. Bak yaşlı, yorgun ve hasta birisim ben ‘’ ya da ‘’ A benim eşşek kızım. Sana hiç toplu taşım araçlarında yaşlılara ve sakatlara yer verilir diye öğreten olmadı mı’’ Diye sor.
Şimdi diyeceksiniz ki ‘’ Kızın önünde oturan kadın ne dedi?’’ Aynen şunu dedi ‘’ Kızım sen kalk da adam otursun. Bak senden daha yaşlı görünüyor’’ Yani ben on altı yaşında bir kızdan biraz yaşlı görünüyorum)))))))))) E şimdi ayıp yani yirmi- yirmibeş yaşalarında bir delikanlının ( O ben oluyorum ) - o kızdan bir kaç yaş büyüğüm diye- böyle şirin mi şirin, sevimli mi sevimli bir yavrucağı yerinden kaldırması di mi ama? Zaten kızın da öndeki bayanı salladığı filan yok.
Bu minval üzere Optimum Outlet Center’e kadar geldik. Yok yahu yabancı bir ülke filan değil. Hâla E-5 teyiz. Orada minibüs adeta boşaldı ki bu çok normaldir. Bizim ezilen ve sömürülen kadınlarımız, dokuz yaşında kocaya verilen kızlarımız hep stres atmak ve de girdikleri depresyonlardan kurtulmak için işte bu AVM ye gelirler. Evet o AVM ye gelenlerin neredeyse alayı kadın-kızdır. ‘’ E-5 Üzerinde AVM ye hayır’’ derler önce , sonra da en çok kendileri gelirler o AVM ye ya neyse…
Nihayet Kadıköy’e vasıl oldum. Kadıköy’e iner inmez baktım ezan yakın hemen Haydarpaşa Camiine daldım. ( Yahu o Camiye belki yüz defa gitmişimdir ama asıl adı neymiş biliyor musunuz? Haydarpaşa Protokol Camii…Vay beee demek ki biz de protokol mensubuymuş da haberimiz yokmuş. ) Caminin içine dalamadım tabii ki. İçinde nereden yer bulacaksın Cuma günü… Dışında serili hasırların üzerinde hocanın vaazını dinliyoruz. Hoca da haftada bir yakalamış ya bu kadar kalabalık cemaati ‘’ Ulan ben size sormaz mıyım zındıklar ‘’ dercesine uzatıyor da uzatıyor. O değil de günde beş vakit kılanlar da arada kaynıyor. Onların suçu günahı ne?
Namaz bitti. Rıhtımdaki bankalara doğru ilerliyorum. Bana doğru yürüyen bir göğüsler fora, mini şortlu bir hanım kız elinde tuttuğu üç adet DVD paketinden birini yere düşürdü. Eğildim hemen yerden aldım. Doğrulduğumda baktım kız benden en az on adım ilerideydi. Uçuyor müberek adeta. Arkasından ‘’ Hanımefendi ‘’ Diye bağırdım lakin o yürümeye devam eti. Bir başka vatandaş da adeta yırtınırcasına ‘’ Hanımefendi DVD nizi düşürdünüz ‘’ Diye bağırdı ama kız aldırış etmiyor. Ya kendisine ‘’ Hanımefendi ‘’ Diye hitap edilmesine alışkın değil, ya kulakları duymuyor ya da pek çok genç kızımız gibi onun da kulaklarında kulaklık var. E şimdi o sıcakta arkasından koşturamam. Diğer bağıran vatandaşın da öyle bir niyeti yok. Velhasılı kelam durduk yerde bir DVD sahibi oldum.
DVD ye baktım sonra…’’ Çoban Ateşi ‘’ yazıyordu üzerinde. Hemen altında da ‘’ Bir devrim Hikayesi… Tam benlik anlayacağınız. Beni okuyanlar bilir devrim demek ben demek, ben demek devrim demek.)))))))
DVD nin arka yüzünde ise
‘’On yıllık savaş bittiğinde kurucu kadro imkansızlıklardan bir mucize yaratma peşindeydi.Eğitimde, sağlıkta, imarda, tarımda…Her alanda yaratılacak bir mucize…
Dahası…Yeni insanı yaratacaklardı. Yüzünü batıya dönmüş,modern, eğitimli, erdemli bir yeni insanı…
Oysa bunun için ne paraları vardı ne gelişmiş sanayileri, ne de önderlik ettikleri halkın morali…
Sığındıkları tek şey inançlarıydı…
Anadolu Bozkırının ortasında küçük bir çoban ateşi yaktılar.
Bu filmde anlatılan:
29 Ekimde yakılan çoban ateşinin hikayesidir.
Ateşin alevlenmesine tanıklık edenlerin ağzından
Türklerin devrim hikayesi’’
Yazmaktaydı.
‘’ Bir insan yaratmak?’’
Amerika ve Avrupa bile henüz ancak insan kopyalama aşamasındayken doğrudan doğruya bir insan yaratmanın hikayesi ilginç olacaktı doğrusu. Yok yok merak etmeyin yukarıdaki sözlerin ne anlama geldiğini biliyorum. Sadece ‘’ Yaratmak ‘’ Kelimesinin böyle uluorta kullanılmasından oldum olası irrite olmuşumdur.
Kadıköy’deki işerimi tamamladıktan sonra eve geldim. Önce ve DVD yi benim PC ye yerleştirdikten sonra Medya-Player, sound effect ayarlarını filan da yapıp ( Ne muazzam Türkçe değil mi ?) Seyretmeye başladım.
İşin doğrusu ortada ne insan yaratma ne de 1923te yakılan çoban ateşi vardı. DVD nin tamamı CHP sevgisi üzerinde toplanmış, en yaşlısı 1933 doğumlu olan dört amca ve bir de Bülent Ecevit’e ‘’ Karaoğlan ‘’ Adını vermiş olan Karslı bir teyzenin anılarından ibaretti. CHP Propagandası yapılmakta arada , Cumhuriyet Gazetesinin ne kadar iyi ve doğru bir gazete olduğu, Köy Enstitülerinin kapanmasının yanlışlığı, Halkevleri, Kuran ve ezanın Türkçeye çevrilmesinin faydaları gibi konulara da dokunmaktaydı. Bu Arada Selda Bağcan da 1976 larda söylediği ‘’ Oyana dönder beni, Bu yana dönder beni, sağ yanımda Sülo var, Eco’ya dönder beni ‘’ Türküsünün hikayesini anlattı kısaca
DVD de neler olduğunu yazdım ama bunların lehinde ya da aleyhinde bir şey yazmayacağım çünkü bu yazı bir siyaset yazısı değildir.
Öğretmenlik yaptığım yıllarda okul müdürü bize bir şey tebliğ ettiği zaman altına ‘’ Okudum bilgi edindim ‘’ Yazar imzalardık.
Ben de şimdi herhangi bir siyasi polemiğe girmemek için ‘’ Okudum, seyrettim, bilgi edindim ‘’ Diyor ve konuyu kapatıyorum. Kapatmasına kapatıyorum da gözlerimi nasıl kapatacağım. İçime bir kurt düştü şimdi. Bu DVD bana haram mı helal mi? Para verip almadım. Bulmadım da...Ama öte yandan sahibine vermek için o kadar uğraştım… Haydi. Uyuyabilirsen uyu şimdi.
Siz ‘’ Bir Devrim Hikayesi’’ni filan bırakın da biricik aşkım Samime Sanay’dan ‘’ Bir gönül hikayesi’’ Dinleyin. Öf ülen öffff. Kadın söylüyor azizim.
Aha da linki: www.dailymotion.com/video/xqqj5l_samime-saney-bir-gonul-hikayesi-anlatirdi-gozlerin_music
NOT
Merak edenler için. Bir belgesel olan bu DVD nin yönetmeni Gürkan Hacır...