Çay saati
Aylar sonra ilk kez kareli öykü defterime yazıyorum.
Sanıyorum Ağustos’un beşinde bugün başladı güz esintileri. Gerçi dünde bir hayli esmiş ve
yağmur yağmıştı sonunda. Bu yüzden önceki gün plânladığımız parkta oturup çay içip
börek yemek suya düştü. Kızım tavuklu, mantarlı börek yapmıştı hazır yufkadan. Yufka
kalın diye söylendi biraz. Bende boşver, o da iyi olur diye teselli etmiştim. Dünkü yağmur
yüzünden plânımız gerçekleşmedi.Evin balkonuna oturup gökgürültüsü,şimşek çakması ve
yağmur eşliğinde böreğimizi vişne suyuyla birlikte yedik.
Bu sabah hava günlük güneşlikti. Beyaz ve beyaza yakın tombul kadınlar gibi yuvarlak
hatlı bulutlar vardı ara ara. Kızıma bunlar yağmur bulutu değil, bugün yağmur yağmayacak
dedim. Kızım, bugün parka gitmeyi öğleye aldık, yağmur yine ikindi yağmur yağarsa diye
dedi. Dün geceyarısına değin teyzesindeydiler, orada plânlamışlar. Oyuna dalmışlar, geç geldiler bu yüzden.
Sabah börek tenceresini açıp baktım ne kadar börek kalmış diye. Bir hayli azalmıştı. Kızım böreğin birazını da teyzesigile götürmüş. Bugün börek yapma sırası bende deyip kolları sıvadım.Hem onlar buraya geleli beri mayasız,her zaman yaptığım börekten başka
özel bir börek yapmamıştım. Kızıma patatesli, kıymalı dolama böreği yapayım dedim. Olur dedi sevinerek hem Barış da sever.
Bulaşığı şarkı söyleyerek bitirdim."Bulaşık yıkamak da olmasa,şarkı söylemeyi unutacağım"
Dilime bir de arabesk bir şarkı dolandı. Kaç gündür zevkle söylediğim ilâhi bugün yerini şarkıya bıraktı.
Bu bölüme patatesli böreğin tarifini yazmışım ama şimdi gereksiz olduğunu düşünerek buraya yazmıyorum. Bu tarifi İzmir’den gelen yeğenim Jülide’nin kuzeni Ege çok beğendi. Buna çok sevindim. Ege aşçılık okulunda okuyor.
Böreği fırından almıştık ki, kızıma babası telefon etti. Aşağıya gel bir şey getirdim diye.
İçimden hayrola dedim ama kızıma bir şey söylemedim. Kızım,babam arkadaşlarıyla bir yere gidecekmiş
yere gidecekmiş.Bana bi şey vereceğini söyledi dedi. Az sonra kızım elinde getirdiği paketi
açtı. Daha güzel bir şey sanıyordum, lokummuş. Hiç sevmem. Okutmuştur falan, atalım gitsin dedim. Hâlâ mutfakta masanın üstünde duruyor. Onu atmalıyım.
Adamın adı bile bana yaptıklarını hatırlatıyor. Gördükçe dinim titriyor. Dilime binlerce küfür gelse, saysam da çektiklerimin acısını unutturamaz.Sürekli bana yaklaşmayı deniyor.
günüme geldi, kapkara bir bulut gibi oturdu..
Öğleden sonra kardeşlerimle haberleşip aşağıya indiğimizde hava rüzgârlıydı. Rüzgârlar bulutları dağıtır, yağmur yağmaz dedim. Hem de öyle oldu. Kaç gündür bizi yakıp
kavuran sıcak havadan sonra bu esintiler çok hoşumuza gitti. Birde uğultusu olmasa.Her
güzelin bir kusuru vardır elbet. Çubuk çayı kıyısında parkta esintili, güzel saatler geçirdik. Kardeşlerim de börek pasta
Kardeşlerimde pasta, çay birşeyler getirmişti. Ben çayı açık içtiğim için çayın suyunu biz götürdük.
Çayın doğallığı tamamen kaybedilmişti. Çay yatağına bir de beton dökmezler mi. Ne
kurbağalar ne balıklar, ne de güzelim açan mor çiçekler ve diğer bitkiler yok artık. Çayın
içinde bir zamanlar var olan kaynağı konuştuk. Bahçeden bir koşu gider tertemiz, fokur fokur kaynayan suyu kana kana içtikten sonra getirdiğimiz su kabımıza doldururduk. Çay
bendinin hemen üstünde ya da aşağılarda Çubukluların diktiği söğütler de yok artık.
Kaynaktan az ilerde çay kıyısında incecik kumlar vardı. Buraya, kadın erkek bacakları
ağrıyan insanlar gelir, kuma gömülürlerdi. Çocukluk işte! Bizlerde onlar gidince kumları
eşer, para arardık. Öyle büyük para değil, bozuk üç beş kuruş. Bir kez bulduğumuz paralarla tuz almıştık. Sonra hep yaptığımız gibi bahçeden fazla kızarmamış domatesleri
koparıp, her zaman yaptığımız gibi tuzlayarak yemiştik. Üstünde tüneklediğimiz salıncak kurup şarkılar söyleyerek sallandığımız o güzel elma ağacımızda. Ne yazık ki şimdi o elma
ağacının bulunduğu yerde dört katlı bir binada oturuyorum, karşıdaki parkı seyrederek, Halı sahada futbol oynayan gençleri, çocukları seyrederek.
Bahçemizden az ilerdeki kum bentin ardındaydı çayımız. Çay kıyısında söğütlerin altında
oturulup çay içilirdi, çayda yıkanan çamaşır faslından sonra. Bir şenlik yeri gibi cıvıl cıvıldı
çay. Çoluk çocuk sanki eğlenmeye gelinirdi. Bazı anneler çocuklarını orada yıkardı. Tokaç
sesleri hiç bir zaman eksik olmazdı.Yünlerimizi, halılarımızı,çamaşırlarımızı orada yıkardık. Yorulduğumuzu hiç hatırlamıyorum. Sular tertemiz akardı kumların üstünden. O zaman da baraj vardı ama yeterli su akardı çaydan. Şimdi kıyılardaki borulardan atık sular çaya
akıtılıyor. Yine ortada geniş bir beton kanal var. Su var mı yok mu belli değil. Şöyle doyası
yağmıyor yağmurlar. Evlerin musluklarından gelen sular artık çamur kokuyor. Sularımız azaldı. Ne yapılması gerektiğini düşünen pek yok. Olsa da sanıyorum dikkate alınmıyorlar.
Doğayı katlediyoruz. Bu durumu düzeltmek için bir plân ve proje üretilmiyor. Bizler de
yapay parklarda soluk almaya çalışıyoruz. Doğal ortam öldürülüyor. Bir elma ağacımız yok artık torunlarımıza salıncak kuracağımız.
Birey olarak ta bir şeyler yapmanın çabası içinde olmalıyız. Karşı tepeler ağaçsız, bomboş.
5. 8. 2014 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Güzeldi yine.
Anılara ve geçmişin sıcacık günlerine götürdü bizi yazı.
Çayımız yok ama, bizim de denizimiz var aynı durumda.
Geçenlerde yüzmeye gittik bizden sonraki nesille,
çok güzel sohbetlerle döndük.
Bunu da sonra kaleme alırız artık.
İnsanın, doğup büyüdüğü yerde devamlı yaması da zor iş gerçekten.
Değişimi gün be gün yaşıyorsunuz, üzüntünüz daha katmerli oluyor.
Uzaklardaysanız, bir gün dönüyor bakıyorsunuz ki,
her şey değişmiş.
hatıralarınız yok olmuş.
Üzülüyorsunuz ama, bir kez oluyor işte.
Bir de, bu ayrı yaşama işi üzüyor insanı.
Keşke anlaşmazlıklar olmasa ve aileler asla parçalanmasa.
glenay
Karadeniz harika.
Kızımın görevi nedeniyle gittim oraya. Yemyeşil bir doğa ve deniz. Oranın
da ortasından bir çay dökülüyor denize. Kıyısı kokuyordu atıklardan,
bırakılan çöplerden. Son gittiğimde biraz temizlenmişti..
Güzel anılarınızı okumak her zaman zevk. Çok güzel ve detaylı anlatıyor,
yazıya doyuruyorsunuz.
Çok teşekkürler..
selâmlar..
Nazik hanım ellerine sağlık
Sene 1968 yıllarında çubuk barajına bizde tüm mahalle
olarak pikniğe gitmiştik
aklıma birden o güzel günler geldi
sağolasın.
glenay
Çubuk 1 barajı şimdi daha güzel. Ağaçlar büyüdü. Güzel bir doğa parçası.
Ne yazık ki bu yıl gitmek kısmet olmadı. Kızıma bizi götürmesini söyledim ama, biraz kalabalık olunca gidemedik.
Çok teşekkürler,
selâmlar..