ESKİ ÇENGELKÖY DOLMUŞLARI VE MEŞHUR ŞOFÖRLERİ
ESKİ ÇENGELKÖY DOLMUŞLARI VE MEŞHUR ŞOFÖRLERİ
Sevgili Çengelköy, “Çengelköy Haber Sitesi’nin yeni formatında yine birlikteyiz. Efendim bu yazımızda 1970–75 yıllarının Çengelköy’ünden söz edeceğiz. Evet, eski Çengelköy ve onun Üsküdar-Çengelköy arası çalışan dolmuşları ve bu harika, bakımlı, temiz ve mis gibi kokan dolmuşların haklı bir şöhret almış ve tüm İstanbul’da nam salmış şık giyimli, konuşmasını bilen, bakımlı ve kültürlü şoförlerini anlatmaya çalışacağız.
Efendim, yukarıda sözünü ettiğimiz yıllarda, iskele meydanı Çengelköy’ün en işlek ve hareketli bölgesiydi. Kadıköy’e o zamanlar henüz otobüs çalışmadığı için Üsküdar’a sadece Üsküdar-Beykoz belediye ve halk otobüsleri veya Üsküdar-Çengelköy dolmuşları ile gidilebilirdi. Üsküdar tarafına gidenlerin otobüs durağı, iskele meydanında ki tarihi çeşmenin hemen yanında, Beykoz tarafına gidenlerin ki ise yine şimdiki yerindeydi. Sabah okula giden erkek öğrenciler bir durakta, Kandilli Kız Lisesine giden kız öğrenciler ise karşıki durakta bakışır dururlardı.
O tarihlerde deniz ulaşımı çok kullanıldığından, sabahları ve akşamları Çengelköy iskele meydanı mahşeri kalabalık olurdu. Yoğun vapur trafiği ile otobüs durağının ve Çengelköy dolmuşları durağanın burada olması dolayısıyla bu bölgeyi daha da merkezi kılıyordu. Çengelköy iskelesinin hemen bitişiğinde gazete bayisini Niyazi amca ve oğlu Simon Taner işletirlerdi. Buraya gazeteler saat 05.30’da gelirdi ve bütün Çengelköy’e buradan dağıtılırdı (şimdilerde saat 08.00’de geliyor). Çengelköy postanesi ve bu postanenin Müdürü sevgili Cihan ve kız kardeşinin babaları İrfan Erduran, vali odası gibi odasında buraya özel bir hava verirdi. İçerde bir şehirlerarası telefon ve dört beş görevli çalışırdı. İskelenin yanında ise, iki adet şehir içi telefon kulübesi vardı. Buradan telefon etmek için, ilk önce Kandilli santralını arar, telefon numarasını verir ve bağlanmasını beklerdiniz.
Bu sokaktan başlayarak, terzi Tevfik, berber Süleyman ve kızı kuaför İrfan hanım, Ziya Hekimbaşı’nın eczanesi ve Denizcilik bankası, daha ileride sırayla pırıl pırıl altın sarısı tezgâhlarıyla, ayakkabı boyacıları, az ötede odun ateşinde kaynayan mısır kazanları, yanlarında gençlere bisiklet kiralayan “enişte”, şoförlerin kahvesine doğru, üç tekerlekli camekânlı, tertemiz arabasıyla kuruyemiş satan “Duman Amca”, Yener’in ayakçı meyhanesi ve berber Dursun, deniz kıyısında Menan abla ve eşi Mehmet amcanın işlettiği “İskele Meyhanesi”, karşısında Kel Mahmut ve oğlu Balbadem Nuri’nin işlettiği meyhane bu meydanın renkli taşlarıydılar.
Sevgili Çengelköylüler, Çengelköy dolmuşları deyince, şöyle bir durup düşünmek gerekiyor..! Çünkü Çengelköy dolmuşları, öyle Kadıköy yönüne çalışan dandik, strapanteli, eski püskü arabalar değillerdi. Gerçekten tıpkı şoförleri gibi bu arabaların da şöhretlerini bütün İstanbul’da duymayan kalmamıştı. Çengelköylü şoförlerin her biri, görmüş geçirmiş, kültürlü ve kendilerini iyi yetiştirmiş, anlayışlı, terbiyeli, konuşmasını bilen, efendi, şık giyimli ve güzel insanlardı. Bu şoförlerin, kendileri gibi, arabaları da ün salmıştı. Hepsi birbirinden gıcır, pırıl pırıl nikelajlı, içleri mis gibi kokan, geniş ve ferah arabalardı. Bu şoförler, bu arabalara gözleri gibi bakar ve temizlerlerdi. Hiçbir araba göremezdiniz ki, boyası sıyrılmış veya nikelajı kaybolmuş olsun.
Sevgili Çengelköy, o yıllarda Çengelköy’e büyük motorlarla iskeleye ve büyük otobüslerle iskele meydanına her gün 300–400 yabancı turist gelirdi. İskele meydanının normal kalabalığına bir de bu yoğunluk eklenince, varın gelin siz çıkın işin içinden. Bu kadar turisti sadece Seval Pastanesi ve Mehmet abinin sahibi olduğu, Çınaraltı gazinosu ağırlamaya çalışırdı. Şimdiler de Çengelköy’ün turizm potansiyeli yükseldi, ancak yabancı turist terini yerli turiste bırakmış durumda.
Efendim Çengelköy dolmuşları ve onların güzide şoförlerinin çoğu rahmetli olsa da, biz yine de onların bazılarının isimlerini zikretmen geçemeyeceğiz. Ayrıca bu isimleri hatırlamamızda bize yardımcı olan, Deli Hacı Kemal, Sarı Selim, Tahtabacak İhsan, Ferhat ve Haydar ağabeylere teşekkürlerimizi sunarız.
ÇENGELKÖY’ÜN ESKİ ŞOFÖRLERİ ve ARABALARI: Yaşar abi 59 Plymouth, Anten Necati 54 Dodge, İsmail, Hüseyin ve Abdurrahman Çakmak kardeşler 64 Chewrolet, Fantoma Yılmaz Buick, Mastori Mazhar 49 Plymouth, Şişko Ali ve Kont Bekir 59 Plymouth, Deli Kemal 56 Dodge ve 51 Dodge, Sarı Selim 58 Chewrolet, Romalı Halit 64 Chewrolet, Kel Sabri 48 Plymouth, Hulki Baba 51 Plymouth, Deli Jilet Ertuğrul 56 Plymouth, Mükerrem ve Nejat abiler 59 Fort, Galeksi Eyüp 51 Deseto, Anadol Ömer, Gogocu Kamil 48 Plymouth, Tilki Feridun 48 Dodge, Faysal Abi 59 Chewrolet, Sucu Zeki 54 Plymouth, Köse Kamil 55 Chewrolet, Co Cengiz 64 Plymouth, Olgun ve Oktay abiler 56 Plymouth, Manav Necip 48 Plymouth, Coşkun abi 55 Plymouth, Baş Çavuş Nusret baba 54 Chewrolet, Bakkal Yaşar 58 Chewrolet, Şarapçı Doğan 48 Chewrolet, Ahmet abi 48 Plymouth, Hacı Hayri 48 Plymouth, Besim Abi 56 Rampler, İstafo-Takarov, Güngör Işık, Edip Abi, Erdoğan Ürkmez Osman ve Nuri Ayanoğlu, Sucukçu Mustafa ve ortağı Ayı Muharrem 48 Plymouth, sevgili Nemci ve Naci’nin babaları Lütfü Amca 54 Plymouth. Ayrıca Havuzbaşın’da oturan ve Kadıköy yönünde 54 model Deseto dolmuşuyla çalışan, siyah deri pantolonlu bir bayan şoförümüz de vardı. Ayrıca iki otobüs işleten Jangıl Mıstık Sarıhasan’da köyümüzün ilk otobüsçüsüydü....
Bu şoförlerimiz arabalarını iskele meydanında ki tarihi çeşmenin sularıyla yıkarlardı. Kimselere zarar vermeden, temizce. Ancak Çengelköy karakolunun önünde ki tarihi “Lahana Çeşmesi” ni kullanmazlardı, çünkü bu arazi namı değer “Can Baba”ya aitti. Kimsecikler onun dellenmesini göze alıp, o çeşmeyi kullanmazlardı. Can Baba orada balık tezgâhını kurar ve balık satardı. Ancak dellendimi oradan tüymekle en akıllıca bir iş yapmış olurdunuz. Çünkü satırı kaptımı, onu dellendireni Havuzbaşına kadar kovalardı.
Sevgili Çengelköy, bu yazıyı, sitemizin yeni formatında, Çengelköy’e ait, Çengelköy’e özgü, üstelik tüm İstanbul’da yayılmış bu konunun, Çengelköy’ün sosyo-kültürel mirasına ışık tutması açısından önemli mesajlar verebileceğini düşünerek yazdık Bundan böyle de Çengelköy’e özgü, benzer konuları, gerek röportaj, gerekse bir yazı dizisi olarak yayınlamayı düşünüyoruz… Bu köyün insanlarının sıkça söylediği bir söz vardır. ”Ey Çengelköy… Boğazın akıntısına kapılmadım… Sana kapıldığım kadar”, doğru söze ne denir… Teşekkürler Çengelköy… Teşekkürler Çengelköy Haber Sitemiz… Saygılarımızla hoşça kalınız efendim.
Hüseyin A. Tuna
T U N A C A N
YORUMLAR
Sn. Hüseyin A. Tuna, Tarihe not düşmüşsünüz. Yazınızı ilgiyle okudum, ne güzel anlatmışsınız. Sözünü ettiğiniz lakaplar, amca, ağbey gibi saygı/hürmet sözcükleri benim için değerli olan ayrıntılardır. Ama asıl ayrıntılar araba markaları, şöförlerin beyefendiliği ve o bölgedeki toplumsal barış...
"Gerçekler ayrıntılarda gizlidir," derler. Yazı kültürü olan eski Mısır, eski Yunan, Çin uygar toplumlarda birçok ayrıntının yanı sıra kralların, askerlerin, din adamlarının, sanatkarların, jkölelerin, vb ne giyindikleri, elbiselerinin rengi, boyutları, dümelerinin sayısı; nasıl beslendikleri, vb ayrıntılar onlardan kalan kitap, kabartma, resim, mumya, heykel, vb yazı ile ilintili kaltlarla günümüze kadar gelmiştir.
Arkakik (göçebe/yazısız) toplumlar olan Türk/Moğollarda söz konusu bu olgular bilinmez. Türklerin tarihinde çok dramatik toplumsal olaylara neden olan "Kızılbaş" adının kaynağı bile tam olarak bilinmez. İlgilenenler için bu konuda bir link vereceğim: http://www.sivaslilar.net/forum/showthread.php?t=31832