- 1257 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirler Ölmesin
Şiir ölüyor dostlar! Onu sadece acemi şairler öldürmüyor. Şiir sanatını bilmeden biliyormuş gibi yorum yapanlar da ortak oluyor. Çünkü eline kalemi alan, bir şeyler karalıyor, birbirinden anlamsız cümleleri alt alta diziyor ve yazdığı bu şiirlerin(!) iyi mi kötü mü olduğunu öğrenmek istiyor. Önce birkaç arkadaşına okutturuyor, onların görüşlerini almak istiyor. Eğer sevilen biriyse kesinlikle mükemmel şiir yazmıştır zaten. Onun gönlünü almak, sevindirmek isteyen arkadaşları şiirden anlamadıkları halde başlarlar boş methiyelere; “ne kadar güzel yazmışsın”, “Valla bu güne kadar okuduğum en harika şiir”, “sen zamanın Necip Fazıl’ısın.” Arkadaşlarından tam not alan şair adayları yazdığı şiir denmeyecek yazıları, (hele birde âşıksa) çoğalttıkça çoğaltıyor. Dergilere, gazetelere ve internet sitelerine yolluyor. Eğer onlarda da yayınlandıysa, üstelik birde şiirlerin beğenildiğine dair yorumlar yazıldıysa artık şiir kitabı yazmanın zamanı gelmiş demektir onun için. Şairim diyecektir ünvanını soranlara… Yani hülasa-i kelâm şiir gerçekten ölüyor, ama onu sadece acemi şairler değil acemi yorumcular da öldürüyor.
Şiir ölmesin dostlar! Neden bir mana ifade etmeyen, saçma sapan sözleri dizmekle kendine şair diyen birinin o saçma sapan şiirlerini okuduktan sonra, kendimizi güzel yorum yazmaya mecbur hissediyoruz? Neden hatalarını kibar bir dille de olsa yüzlerine vurmaktan çekiniyoruz? Biz şiirleri övmekle Şair’e(!) iyilik yaptığımızı ve onun gönlünü aldığımızı zannediyoruz, ama gerçekte şiir katliamına destek veriyoruz. Evet, şiir ölüyor, fakat onu bizler öldürüyoruz; hem şiir yazmasını bilmeyenler hem de yazılan anlamsız dizelere övgüler dizenler.
Şiir ölüyor dostlar! Ne olur şiirleri öldürmeyelim. Şiire merakımız mı var? İlk önce gidip güzel bir dil bilgisi eğitimi alalım. Oda mı olmadı? Şiir yazmanın inceliklerini öğreten kitaplar var, onları okuyalım. Zirve şair ve yazarların zirve eserlerini tekrar tekrar gözden geçirip en meşhurlarını ezberleyelim. Abdulkadir Akkündüz’ün dediği gibi; “Artık karagözlü, melek yüzlü, elma yanaklı, kiraz dudaklı” gibi binlerce hatta milyonlarca kez tekrarlanan benzetmeleri bırakıp Karakoç gibi lâmbada alevi üşütelim. “Başımdan bir kova sevda döküldü!” diyebilelim. Göreceksiniz; şiir bilgisini öğrendikten sonra daha doğrusu usta bir şair olduktan sonra önceden yazmış olduğunuz şiirlerin hepsini çöpe atacaksınız, bazı site ve dergilerde yayınlanan şiirlerinizi bile beğenmeyip çekmeye çalışacaksınız. O, kalemi elinize aldığınız zaman dökülen mısralar artık olmayacak, bir şiir yazmak için saatlerinizi belki de günlerinizi harcayacaksınız.
Şiir ölmesin dostlar! Artık açık olalım. Şiirden anlıyorsak yorumlarımızda genç şair adaylarına inceliklerini öğretelim. Boş sözlerle hem kendimizi hem de onları kandırmayalım.
Şiir ölüyor dostlar! Bu katliama bir son verilsin. Ya sahte şairler kendilerini eğitsin, ya da kenara çekilsin. Onların yüzünden şiir çarmıha gerilmesin, şiir zevkimiz körelmesin. Ne olur artık onları öldürmeyelim, şiirler ölmesin…
YORUMLAR
Üstad bu konuya değindiğin için gerçekten aydınlanmak isteyenlere etüd niteliğinde bilgiler vermiş oldun.Geçtiğimiz günlerde benzer bir konuyu yazı sayfama aldım...Yorumlar üzerine konuşalım başlıklı yazı..ben de aynı hususlarda muzdaribim.Şiirin ilk ve saon satırını okuyan yorumluyor a ..çok güzeldi...harika vs.zaten belirtmişsiniz üstelik bazı yorumlar şiirle uzaktan-yakından alakasız laf olsun diye sayfalarımıza uğruyorlar ki,dönüp kendilerini okuyarak yorum yapmamız için ve istedikleri oluyor.Ama ben bu tür
yazan ve yorumlamalarda bulunanlara karşı olduğumu belirttim ve de engelleme hakkımı da kullanıyorum.Kalemine sağlık bu konuların gün ışığında konuşulup,tartışılmasının zamanıdır.Ne tesadüf 2 gün ara ile benzer konuyu irdelemiş olmamız....
Bir şair ve yeğenin hikâyesi anlatılır da, şu an şairin ismin anımsayamadım(bilen varsa hatırlatsın)... Dönemin Edebiyat Kitablarına girmiş şairin, eseri hakkında Edebiyat Öğretmeni ödev verir öğrencilere... Bu öğrencilerden biri de şairin öz yeğenidir... Öğrenci sevinerek eve gider... Dayıma sorarım ve güzel bir ödev hazırlarım diye düşünür... Eve gelir... Ve dayısına hemen şiir hakkında öğretmenin verdiği ödevden bahseder... Dayı başlar... Şiirin yazılış hikâyesini anlatır... İmgesi... Kafiyesi ... Ölçüsü... Noktası, virgülü her şeyini anlatır... Yeğeni bütün bunları yazıya döker ve ertesi gün ödevi öğretmenine sevinçle teslim eder... Ve en yüksek notu kendisi alacağını düşünür ... Nasıl olsa birinci kaynaktan şiirle ilgili bilgileri almış ve tam bir ödev hazırladığını düşünmektedir... Öğretmen ödevleri toplar... Öğrencilere konuyu kim anlatmak ister deyince, şairin yeğeni el kaldırarak... Dayısından öğrendiği şiirle ilgi her detayı anlatır... Lakin öğretmen öfkeye kapılarak... Otur yerine sıfır aldın diyerek, öğrenciyi yerine yollar... Akşam eve gelen şairin yeğeni şaşkındır... Dayısı sorar ? yeğenim ne oldu diye .... Ne olacak dayı senin yüzünden sıfır aldım der... Şair şaşkın biçimde yeğenin yüzüne bakar ...
Bu hikâye niye mi anlatıldı ? ...
Onu da sizler yorumlayın... saygılar...
gözyaşı tarafından 5/31/2008 8:09:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
gözyaşı tarafından 5/31/2008 8:11:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Söylediklerinize katılmak isterdim ama üzgünüm....
Şiir ölmez dostum ölürse şair ölür bazıları zamanla ölür bazıları doğarken ölür ama ; şiir ölmez
O öldü dediğiniz yazılar ve ya anlamsız beğenilerle donatılmış niteliksiz şiirler yine de makul karşılanmalıdır çünkü unutmayalım ki o da bir duygu aktarması o da bir gönül sızısı o da bir göz nurudur. Saygılarımla şiirle kalın ...
Göreceksiniz; şiir bilgisini öğrendikten sonra daha doğrusu usta bir şair olduktan sonra önceden yazmış olduğunuz şiirlerin hepsini çöpe atacaksınız, bazı site ve dergilerde yayınlanan şiirlerinizi bile beğenmeyip çekmeye çalışacaksınız. O, kalemi elinize aldığınız zaman dökülen mısralar artık olmayacak, bir şiir yazmak için saatlerinizi belki de günlerinizi harcayacaksınız.
Şiir ölmesin dostlar! Artık açık olalım. Şiirden anlıyorsak yorumlarımızda genç şair adaylarına inceliklerini öğretelim. Boş sözlerle hem kendimizi hem de onları kandırmayalım.
Şiir ölüyor dostlar! Bu katliama bir son verilsin. Ya sahte şairler kendilerini eğitsin, ya da kenara çekilsin. Onların yüzünden şiir çarmıha gerilmesin, şiir zevkimiz körelmesin. Ne olur artık onları öldürmeyelim, şiirler ölmesin…
ders niteliğindeydi
şiir adına...
kutlarım
...
"Buralarda yormayın beni artık...Yoruldum...Yaşlandım..."
yaşadığınız hayatın nihayetinde kazanç olarak görebileceğiniz ne var elinizde ?
Size kalanı nedir ömrünüzün ?
ışığınızdan vazgeçmek haksızlık değil mi biraz da kendinize ?
Zamanın birinde bir tiyatro oyunu izlemiştim o geldi yazınızı okurken " Bataklıkta açan orkideler "
Bila ve kezlerce yinelenecek bir şeyse yorgunluğa meylimiz neden ?
Not : Tamam proplemi bulduk işte şurada duruyor . alternatifini nasıl üreteceğiz ?
ozanozgur tarafından 5/31/2008 11:40:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bir aralar organ nakli yapar gibi yorumlar yapılırdı...
"Yüreğine sağlık" "Ellerin dert görmesin" "Kalbinde çiçekler solmasın" gibi...
Yaklaşık On yıl gibi uzun bir süredir edebiyat sitelerinde şiir-deneme tarzı çalışmalarım olmuştur...Son bir yıldır -bir kaç gün öncesine kadar- neredeyse hiç girmedim gibi bir şey..
Çünkü bu dokuz yıllık aktif üyelik dönemlerimde bu sitelerde şiirden başka bir çok alt organizasyonların varlığını fark ettim...
Nasıl mı? Anlatayım... :)
Önce bir şiir yazar ve siteye asarsınız...Sonrasında takriben 10-15 şiire her gün istinasız olarak 10-15 yüreğine sağlık, muhteşemdi, harikaydı, sizi okumayı seviyorum gibi yorumlar ekler ve tekrar şiirinize dönüp bunlardan kaçı size yorum yazmış diye bakarsınız...Size dönmeyen yorumlardan bir kaçına daha yorum yazıp kesin ve devamlı sayıyı elde etmeniz en fazla 15 gününüzü alır...
Elde etmiş olduğunuz bu yorumcu alt yapısı zamanla sizin sitedeki popülaritenizi arttırmaya başlar ve siz bıkmadan usanmadan aynı yorumları yapmaya devam edersiniz...Bu süreçte kurulan arkadaşlıklar bir süre sonra sizi gruplaşmaya götürür ki bunun savaş alanı tam olarak forumlardır...Forumlarda konu ne olursa olsun bir kaç ismi bir tarafta karşıt gruptaki bir kaç ismi diğer tarafta görürsünüz...Ve şiir adına edebiyat adına yapılan -soytarı muhabbetleri-nin en berbat en hakaret dolu seviyesi en düşük tarzlarını izlemeye başlarsınız...
Bazıları hakareti edebi üslupla yaparken bazıları ne kadar uğraşırsa uğraşsın edebi alt yapısı eksik olduğu için işi küfürleşmeye kadar götürür...
Mesela ben çok az forumda konunun aslına sadık kalınabildiğine şahit olmuşumdur...Konu başlığıyla yapılan yorum ve yorum esnasında girişilen kavgaları okudukça ister istemez şu soruyu sormaya başlarsınız...Eğer ki amacınız sadece edebiyat ise...
"Benim bu ortamda ne işim var?"
Deniz bey şiirinize yorum yazdım ama siz benim şiirime yorum yazmamışsınız nedenini öğrenebilir miyim acaba? diyecek kadar düşük kaliteli ruh halleri bilirim...
Tık tıkçı şairlerimiz meşhurdur...
Siteye girdiğinde ilk yaptığı hareket kaç kez okunmuş kaç yorum yapılmış'tan ibaret olan şiirine eleştiri aldığında adam gibi bir eleştiri yapsanız dahi bunu sülalesine küfür sayan ve size demediğini bırakmayan hastalıklı ruhlar bilirim...
Bir diğer aktivasyonu şiir sitesinde partner aramak olan arkadaşlar içinde bulunmaz bir av sahasıdır şiir ve edebiyet sitelerimiz...
İsmimin Deniz olması sebebiyle erkek olmama rağmen daha ilk üye olduğu gün beni bayan sanıp kaba bir tarif olacak ama kusura bakmayın "sulanan" maganda sayısını söylesem şaşarsınız...
"Adım Sedat, tanışalım mı?"
"Bursa'dayım üniversite öğrencisiyim adım Tolga ve şiirinizi çok beğendim.Benimle arkadaş olur musun?"
Bayanları kırmamak için onlar tarafından yapılan tacizleri söylemek istemiyorum...Zaten az çok hepsi duymuş görmüş ve yaşamıştır böyle hadiseleri...Ama erkek nesli olarak genel tavrımız bu oluyor maalesef...
Bunları yazdığım zaman beni aforoz etmek isteyen çok bilmiş kimlikleri de tanıdım, yavuz hırsızı oynayanları da...
"Şiir çöplüğü" tabirini ilk kullandığım zaman küfür etmedikleri bir "kedim" kalmıştı onu da haberleri yok diye kurtarabilmiştik bu kendini "aydın" sanan budalalardan...
Sonuç?
Farketmez...ben şiir yazmaktan vazgeçtim hatta şiir yazmaktan tiksinir hale geldim ve uzun bir süre uğramadım bu taraflara ama...
Onlar hala çok bilen olmaya devam ediyorlar:))
Bunları neden mi yazdım?
Çünkü her fırsatta bunu dile getirmeye devam edeceğim...
Çünkü her fırsatta, edebiyatı gerçek anlamda seven insanlarla, edebiyatı cinsel, ruhsal ve hatta hatta uzun vadede bedensel tatmin yolu olarak gören bunun kılıfı olarak algılayan ayak takımı arasındaki farkın bilinmesini istiyorum...
Yadırgamadığım tek bir yön var ki, bunun gerekçesi bile bizim ne kadar acınacak hale düştüğümüzü gösteriyor...
Siyasette, basında, sporda, dinde, ideolojik akımlarda aklınıza neresi gelirse...Baktığımız zaman bu çürümüş ve kokuşmuş yapıyı hissedebiliyoruz...Hatta o kadar yoğun alıyoruz ki buna alıştığımızdan bunun iğrençliğini bile farkedemiyoruz...işte bu noktada edebiyat alanında aynı kokuşmuşluk ve çürümüşlük beni hiç şaşırtmıyor...
Bu yüzden hemen hemen hiç yorum yazmıyorum...bu yüzden kolay kolay kimseyle yorum diyaloğuna girmiyor ve bundan özellikle kaçıyorum...Bu yüzden sayfamda ne olup bittiği umurumda bile değil çünkü şiir yazmaktaki tek amacım onu seviyor olmam.
Bu yüzden kızılsa da kızılmasa da bir gün boyunca "Şiir" olarak bulup rastlayabildiğim şiir sayısı onlar hatta yüzler içinde ortalama üçü geçmiyor...
Oysa gerçekten yetenekli, gerçekten asli amacı şiir yazmak olan, gerçekten bu konuda kafa yorup çalışan araştıran genç arkadaşlarımız var...Onları bu hengamede görememek çoğu zaman farkedememek beni üzen yegane ve tek konudur...
Ama o kadar şiir otoritesi var ki, despot ruhlarına dokunmak şöyle dursun yanlarına yaklaşmak bile mümkün değildir:))) Onlar kibirlerini sevmeye devam etsinler ben inadına şiiri seveceğim efendim...
Neyse yine duramadım ve yazdım aklımdakileri...Bakalım akbabalar üşüşecek mi yine bu yazının başına...Bir yıl öncesine kadar öyleydi...Bir yılda değişen nedir diye bakarsanız...
Seyredelim...
Görüşmk üzere...
Ha bu arada...Birileri kalkıp bu yazıdan dolayı "Bu adamın yazısında hakaret var" gibi saçma sapan bir yorum yapacaksa direkt özelime yazsın da sayfaları kirletmeyelim.
Çünkü yazı genele ve isim vermeden yazılmıştır...
Buralarda yormayın beni artık...Yoruldum...Yaşlandım...
Sevgilerimle...
DenizUlkegul tarafından 5/31/2008 7:54:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
ben şair de değilim eleştirmen de değilim.
eğer okuduğum bir şiir hoşuma giderse hoşuma gitti diye bunu belirtirim. eğer gitmediyse yazarını eğitmek amaçlı bir çabaya girmem. zira burada bunun yapılabileceğini sanmıyorum. eğer olumsuz eleştirim olursa da mesaj atar bildiririm.
ama bırakın insanlar eğer bu yolla kendilerini iyi hissediyorlarsa şiir yazsınlar. bunu siz şiir kabul etmeseniz de yazsınlar. burada şiirleri yayınlananların pek çoğunun da kendisini şair olarak lanse etme hevesi içerisinde olduğunu sanmıyorum.
oldu olacak müzik adına banyoda şarkı söylemeyi de yasaklayalım. ya da daha öncesinden müzik eğitimi almayı şart koşalım.
ayrıca "anlamsız" cümleler diye kasdedilenlerin muhakkak yazan için anlamı vardır.
"Şair artıp şiir azaldı." diyordu adını anımsayamadığım biri.. Bir diğeri de "Bir gün asıl şair çıkıp gelecek ve gerçek şiirin nasıl yazıldığnı gösterecek hepimize."
İtikadımca, bu iki söz konuyu özetlemeye muktedir; zira, o asıl şairi beklerken şiir sanatına zarar vermek hepimizin büyük bir korkusudur.. Fakat şiir malzemesi itibariyle -ki bu dildir- kolay olduğu için insanlara bu sanatı icra etmek de kolay geliyor.. Hep sorarm kendi kendime "Neden bu insanlar resim yapmıyorlar, heykelle uğraşmıyorlar, bir müzik aleti çalmıyorlar, tiyatroyla uğraşmıyorlar da şiir yazıyorlar?" Sanırım tüm bu sorularun cevabı yukarda bahsettiğim ayrıntıda gizli. Az buçuk Türkçeyi konuşan -ki anadilini bedava öğreniyor herkes- , eline ucu açılmamış bir kalem alan, çağın mekanik çarkları arasında sıkıştırılmış birkaç arabesk hissi tanıyan, şiir üstüne düşünmeyen, şiir okumayan, büyük şairlerin adını bile duymayan, şiiri bir "Ben yaptım oldu" yaklaşımıyla algılayan birçok müteşair pervasızca bu işe yelteniyor.. Malûm sonuç ortada, uzun söze ne hâcet..
Değerli kardeşim Ahmet, dünya gömlek değştirirken şiir sanatı da bundan payını alıyor; bizler yeniliklere karşı değiliz ancak yenilik kisvesi altında başta Türk diline olmak üzere şiir sanatına ve dolayısıyla insanın ve doğanın ruhuna da zarar verenlere karşıyız.. Büyük halk ozanlarını, usta divan şairlerini ve çağdaş Türk şiirine yön veren o üstadları düşündükçe içten içe kendimi yiyor ve Türk dilinin gelişmesi ve aslını koruması için çırpınan biri olarak korkuya kapılıyorum..
İnsanlar duygularını elbette anlatacak, hayat denen bu girift yapı varolduğu müddetçe insanlar yaşayıp anlatacaklar; ancak bunu neyle ve nasıl yapacakları noktasında aşılamayan engeller -belki kolaya kaçma çabaları- var.. Demem o ki, sel gider kum kalır; zamanın tozlu raflarında yitip gitmeyenler elbette şiir sıfatını alacaklardır; fakat bu süreçte şiirin derin vadisini çakıl taşlarıyla, işe yaramayan şeylerle doldurmak hem bu sanata hem Türk diline kapanmayan yaralar açacaktır..
Bu işi layıkıyla yapan insanlara asla diyecek bir lafım yok ve önlerinde saygıyla eğilmeye hazırım; ama bunun tam tersi bir durumda olanların bir dilci olarak bizzat karşısındayım..
Ben bu düşüncelerimi "şiir yazan bir adam" sıfatını adımın önünden atarak yazıyor, bir dilci hassasiyetiyle olaya yaklaşıyorum..
Hassasiyetinizden ötürü sizi kutluyor ve düşüncelerinizi bu şekilde dile getirmenizi anlamlı buluyorum.. Kalın sağlıcakla..
(Mete)
zemheri84 tarafından 5/31/2008 2:25:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
zemheri84 tarafından 5/31/2008 2:26:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
zemheri84 tarafından 5/31/2008 2:29:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Siir herseyden evvel sabir ister... Sair kendi siiri hakkinda en siddetli tenkitleri kendi verebilmeli, siirden anlamayanlara siir begendirerek kendini sair zannetmeye baslarsa gönül verdigi bu alanda pek yol kat edemez... Bende egitim diyorum ancak sizin yazdiginiz gibi sahte sairlere seslenmek istemiyorum, gercekten sairane bir ruh tasiyanlara seslenmek istiyorum! Sairane bir ruha sahip olmadiktan sonra istedigimiz kadar kendimizi egitelim... Sonucta bu bir yetenek bahsidir...
Ders alinacak nitelikte bir yazi kaleme almissiniz!
Kutlarim!
Okumadığımızı hele hele yazmadığımızı sürekli kendi kendimize itiraf edip dururken,insanımıza yazmayın,okumayın mı diyelim....
İyi şiirin ölçüsünü kim koyacak.....iyi kötüden nasıl ayıklanacak....
Dediğiniz zor be kardeşim.İyiyi zaman bilir ve geleceğe taşır.
Divan şiiri,Yunusu unutturdu da şimdi o yok bu var.Şöyle desek daha yerinde olur bence.Dil yanlışlarını atlamayalım,atlatmayalım.
Bırak yazsınlar....bırak okusunlar....Edepsiz olmasınlar yeter.
Saygılarımla.