15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1287
Okunma
Şiir ölüyor dostlar! Onu sadece acemi şairler öldürmüyor. Şiir sanatını bilmeden biliyormuş gibi yorum yapanlar da ortak oluyor. Çünkü eline kalemi alan, bir şeyler karalıyor, birbirinden anlamsız cümleleri alt alta diziyor ve yazdığı bu şiirlerin(!) iyi mi kötü mü olduğunu öğrenmek istiyor. Önce birkaç arkadaşına okutturuyor, onların görüşlerini almak istiyor. Eğer sevilen biriyse kesinlikle mükemmel şiir yazmıştır zaten. Onun gönlünü almak, sevindirmek isteyen arkadaşları şiirden anlamadıkları halde başlarlar boş methiyelere; “ne kadar güzel yazmışsın”, “Valla bu güne kadar okuduğum en harika şiir”, “sen zamanın Necip Fazıl’ısın.” Arkadaşlarından tam not alan şair adayları yazdığı şiir denmeyecek yazıları, (hele birde âşıksa) çoğalttıkça çoğaltıyor. Dergilere, gazetelere ve internet sitelerine yolluyor. Eğer onlarda da yayınlandıysa, üstelik birde şiirlerin beğenildiğine dair yorumlar yazıldıysa artık şiir kitabı yazmanın zamanı gelmiş demektir onun için. Şairim diyecektir ünvanını soranlara… Yani hülasa-i kelâm şiir gerçekten ölüyor, ama onu sadece acemi şairler değil acemi yorumcular da öldürüyor.
Şiir ölmesin dostlar! Neden bir mana ifade etmeyen, saçma sapan sözleri dizmekle kendine şair diyen birinin o saçma sapan şiirlerini okuduktan sonra, kendimizi güzel yorum yazmaya mecbur hissediyoruz? Neden hatalarını kibar bir dille de olsa yüzlerine vurmaktan çekiniyoruz? Biz şiirleri övmekle Şair’e(!) iyilik yaptığımızı ve onun gönlünü aldığımızı zannediyoruz, ama gerçekte şiir katliamına destek veriyoruz. Evet, şiir ölüyor, fakat onu bizler öldürüyoruz; hem şiir yazmasını bilmeyenler hem de yazılan anlamsız dizelere övgüler dizenler.
Şiir ölüyor dostlar! Ne olur şiirleri öldürmeyelim. Şiire merakımız mı var? İlk önce gidip güzel bir dil bilgisi eğitimi alalım. Oda mı olmadı? Şiir yazmanın inceliklerini öğreten kitaplar var, onları okuyalım. Zirve şair ve yazarların zirve eserlerini tekrar tekrar gözden geçirip en meşhurlarını ezberleyelim. Abdulkadir Akkündüz’ün dediği gibi; “Artık karagözlü, melek yüzlü, elma yanaklı, kiraz dudaklı” gibi binlerce hatta milyonlarca kez tekrarlanan benzetmeleri bırakıp Karakoç gibi lâmbada alevi üşütelim. “Başımdan bir kova sevda döküldü!” diyebilelim. Göreceksiniz; şiir bilgisini öğrendikten sonra daha doğrusu usta bir şair olduktan sonra önceden yazmış olduğunuz şiirlerin hepsini çöpe atacaksınız, bazı site ve dergilerde yayınlanan şiirlerinizi bile beğenmeyip çekmeye çalışacaksınız. O, kalemi elinize aldığınız zaman dökülen mısralar artık olmayacak, bir şiir yazmak için saatlerinizi belki de günlerinizi harcayacaksınız.
Şiir ölmesin dostlar! Artık açık olalım. Şiirden anlıyorsak yorumlarımızda genç şair adaylarına inceliklerini öğretelim. Boş sözlerle hem kendimizi hem de onları kandırmayalım.
Şiir ölüyor dostlar! Bu katliama bir son verilsin. Ya sahte şairler kendilerini eğitsin, ya da kenara çekilsin. Onların yüzünden şiir çarmıha gerilmesin, şiir zevkimiz körelmesin. Ne olur artık onları öldürmeyelim, şiirler ölmesin…